Bayram yaklaşırken İslam coğrafyası acı içinde
- GİRİŞ05.06.2025 09:16
- GÜNCELLEME07.06.2025 10:59
Bir Kurban Bayramı’nın daha arefesindeyiz. Nasip olursa, bayramı kutlayacağız. Kutlayacağız kutlamasına ama bir de bayramın bayram olamadığı coğrafyaları hatırlatmak, okuyuculara ulaşan bizlerin borcu.
Önce Filistin’e bakalım. On binlerce kişinin hayatını kaybettiği, halkın sürekli olarak göç etmek zorunda bırakıldığı, enkaz yığınları arasında, yardım girişlerine engel olunan, sağlık hizmetlerinin yetersiz olduğu bir bayrama girecek Gazze. Bayram gününde yeni saldırıların olması da muhtemel.
Yani aslında her gün olduğu gibi, bayramda da canlarının, evlatlarının, mallarının her an kendilerinden ayrılması korkusuyla geçirecekler Kurban Bayramını. İsrail’in saldırılarına “dur” demeyen bir dünya olduğu için.
Sudan’daysa iç savaş var. 2023’te başlayan Hızlı Destek Kuvvetleri’nin isyanı devam ediyor. Sudan ordusu son dönemde önemli kazanımlar elde etmiş olsa da çatışmalar son bulmuş değil.
En az 15 bin kişinin hayatını kaybettiği çatışmalarda 9 milyondan fazla kişi de evinden edilmiş durumda. Kurban kesemeyen milyonlar, kurban edilen binlerle aynı sokaklarda yaşıyor. Türkiye arabuluculuk rolü üstlense de henüz taraflar ateşkese ulaşmadı.
Yemen’deki çatışmalar 2015’te başladı. Bugüne kadar can kayıpları 377 bin’i geçti. Ateşkes sağlandı Yemen’de. Ancak açlık var, salgın hastalıklar yayılmaya devam ediyor ve sağlık hizmetlerinin büyük bir bölümü çökmüş durumda.
Bir zamanlar İlsam’ın ilim ve şiir merkezlerinden biri olan Sana, şimdi zor günler geçiriyor. Yemen, Kuran’da adı geçen tek Arap ülkesi olmanın yükünü taşıyor ama yalnız.
Afganistan’a bayram senelerdir uğramıyor aslında. Çünkü önce Sovyet tankları geçti bu topraklardan sonra Amerikan jetleri. Taliban kontrolü ele alırken kendi tarihinin gölgesinden başka hiçbir şeyi olmayan bir halkla baş başa kaldı. 1979’da Sovyetler “Kurtarmak” için geldiğinde 1 milyondan fazla sivil öldü.
Köyler yakıldı, tarlalar bombalandı, eğitim sistemi yok edildi. 2001’de ABD uçakları Kurban bayramı arefesinde “özgürlük” getirmek için bomba bıraktı… 20 yıl süren işgalde demokrasi gelmedi ama dronlar, özel hapishaneler, faili meçhul cinayetler her zaman oradaydı..
Irak’ta bayram bir travmanın hatırlanması gibi. Çünkü artık hiçbir şey 2003’ten önceki gibi değil. Saddam’ın düşüşüyle biten bir diktatörlük, bir ulusun kolektif hafızasında yerini işgalle gelen parçalanmaya bıraktı.
Amerikan işgali sadece bir rejimi değil, bir kimliği ve hafızayı yerle bir etti. Irak ordusu dağıtıldı, kamu yapısı çökertildi, mezhepsel fay hatları derinleştirildi. Ebu Gureyb’te işkenceler, mezhep savaşları, bölücü ve köktendinci yapılanmalar güçlendi.
Bugün Irak’ta ailede tutuklu, kayıp ya da mezarda olmayan bir fert bulmak zor. Felluce’de çocuklar halen fosfor bombalarının mirasıyla doğuyor. Basra’da halk zengin petrol rezervlerinin üstünde yaşıyor ama elektriksiz.
Kuzeyde fiilen bağımsız hareket eden hareketler, güneyde İran destekli milis gruplarının hakimiyeti, merkezi hükümetin zayıflığı bayramı olması gerektiği gibi bir birlik bayramı değil, ayrılığın resmileştiği törenler haline getiriyor.
Arap Baharı’nın Suriye’ye uğradığı günler, buz gibi bir kışa dönüştü. Esed rejiminin açtığı ateş halkı on yıldan fazla sürecek bir savaşın içine sürükledi. Yarım milyondan fazla insan öldü, 7 milyondan fazlası ülke içinde yerinden edildi.. 6 milyon kişi de ülkeyi terk etti. Bayramda en çok ziyaret eidlen yer hala toplu mezarlar.
Suriye’de her şey oldu. Kimyasal silahlar, varil bombaları, kamplar, göç, esirler, tecavüzler. Ama İslam dünyası bu sınavı da başarıyla geçirmedi. Çıkarlar ve bloklar arasında Esed’in katliamların ses çıkarmayan ülkeler, Türkiye hariç neredeyse tüm mültecilere kapılarını kapayan hükümetler, diplomasi salonlarında vicdanlarını unuttu. Suriye, ümmetin vicdan testiydi.
Acı devam ediyor İslam dünyasında. Ancak umutsuzluk da Müslüman ahlakına yakışan bir durum değil. Dolayısıyla ne gerekiyor? Evet. Çok çalışmak… Allah ibadetlerimizi kabul etsin.
Bartu Eken / Haber7
Yorumlar8