ABD Venezuela'yı işgale mi hazırlanıyor?
- GİRİŞ21.08.2025 09:13
- GÜNCELLEME21.08.2025 09:13
Trump yönetimi Venezuela karasularına üç savaş uçağı, denizaltılar ve 4 bin deniz piyadesi gönderme kararı aldı. Washington’un resmi gerekçesi uyuşturucu kartelleriyle mücadele oldu. Ancak Maduro’yu bir kartel lideri gibi gösterip, başına 50 milyon dolar ödül koymak ve ülke varlıklarına el koymak, tahmin edileceği üzerine yalnızca uyuşturucu operasyonu değil. 21. yüzyılın yeni tip darbe girişimi..
Maduro sahnede uzun süredir yalnız. Rusya ve Çin desteği var ama sahadaki yük Venezuela halkının omuzunda. ABD’nin hamlesine cevabı, 4,5 milyonluk milis gücünü silah altına çağırmak oldu. Maduro, bu mobilizasyonu barış planı olarak ifade etti. Fakat herkes biliyor ki, Latin Amerika’da barış kelimesi çoğu zaman silahın gölgesinde telaffuz ediliyor. Bir yanda disiplinli deniz piyadeleri ve sınırsız hava desteği öte yanda silah kullanmayı yeni öğrenen milisler. Bu tablo yalnızca Venezuela’nın değil, tüm bölgenin geleceğini belirleyecek.
BÖLGE LİDERLERİ ENDİŞELİ
Meksika Devlet Başkanı Sheinbaum, “egemenliğe müdahale” diyerek Trump’a karşı çıktı. Kolombiya Devlet Başkanı Petro, sınır güvenliğinin tehlikeye gireceğini söyledi. Çünkü herkes biliyor:
ABD Venezuela’ya girerse, savaşın alevleri yalnızca Venezuela'yı yakmayacak. Kolombiya, Brezilya, Meksika da bu yangından payını alacak. Büyük oranda da ekonomik anlamda olcak bu yıkım. Bu yüzden Latin Amerika, diplomasiye sarılıyor. Ama diplomasi, Pentagon’un bombardıman uçakları karşısında bu güne kadar ne kadar dayanabildi? Bu da dünyanın geçemediği sınavlarından biri diyelim.
Venezuela yalnızca petrol ülkesi değil, aynı zamanda Latin Amerika’nın ideolojik kalesi. Chavez’in mirası sokaklarda yaşıyor. ABD’nin askeri müdahalesi başarılı olsa bile, Venezuela halkının hafızasına kazınacak olan şey "demokrasi elde etmek" değil "yeni bir işgal” olacaktır. Bu da Amerikan karşıtlığını katlayarak büyütecektir. Washington’un kısa vadeli zaferi, uzun vadeli bir yenilgiye dönüşebilir.
WASHINGTON VENEZUELA'DAN NE İSTİYOR?
Trump yönetimi, olası bir Maduro sonrası dönemde petrol rezervlerinin küresel pazara açılmasını ve özellikle ABD şirketlerinin erişim sağlamasını istiyor. Yani konu aslında her zaman olduğu gibi ekonomik... Tıpkı daha önce petrol ve diğer kaynakları millileştiren ülkeler gibi. ABD için liberal bir diktatörlük, devletçi bir demokrasiden iyi. Venezuela ayrıca Latin Amerika’nın direniş ekseninin parçası. Küba, Nikaragua ve Bolivya ile birlikte ABD karşıtı hattın simgesi. Washington, bu hattı kırmak istiyor, bu da başka bir amaç.
Venezuela, Karayipler ve Güney Amerika’nın kuzeyinde stratejik bir geçiş noktası olarak da önemli bir konumda. Buraya ABD’nin askeri varlık yerleştirmesi, hem Karayipler’de hem de Amazon havzasında üstünlük anlamına gelecek. Trump yönetimi, Maduro’yu bir “narkoterörist” olarak tanımladı. Bu, aslında bir meşruiyet zemini. ABD için bu söylem iki işe yarıyor: Müdahaleyi uluslararası suçla mücadele adı altında meşrulaştırmak ve Venezuela’yı Kolombiya’daki FARC veya Meksika kartelleriyle aynı kefeye koymak, böylece iç kamuoyunda da destek toplamak.
RUSYA VE ÇİN MADURO YÖNETİMİNİ DESTEKLİYOR
Rusya, 2000'lerin ortasından buı yana Venezuela’ya yaklaşık 11 milyar dolar değerinde silah sattı. Sukhoi savaş uçakları, helikopterler, tanksavar sistemleri ve hava savunma bataryaları bunların arasında. Karakas, Latin Amerika’daki en büyük Rus silah müşterisi oldu. 2018’de Rus bombardıman uçakları Venezuela’ya iniş yapmış, bu Washington’da ciddi rahatsızlık yaratmıştı.
2019’da ise yaklaşık 100 Rus askeri danışman Venezuela'ya gönderildi. Bu danışmanların hem Maduro’nun güvenliğinde hem de elektronik savaş sistemlerinde kritik görevler üstlendiği biliniyor. Rosneft üzerinden Venezuela’nın petrol sektörüne milyarlarca dolar aktarıldığı da biliniyor. ABD yaptırımları sonrası bile Rus şirketleri Venezuela’dan petrol çıkarmanın yollarını arıyor.
Moskova için Venezuela, ABD’nin arka bahçesine yapılan stratejik bir çıkarma konumunda. Ukrayna krizinde NATO’yu kendi kapısında bulan Rusya, Washington’a “ben de senin mahallene girerim” mesajı veriyor.
Çin ise Venezuela’ya 2007’den itibaren 60 milyar doların üzerinde kredi verdi. Bu krediler, çoğunlukla petrol karşılığı anlaşmalarla geri ödeniyordu. Ancak halen yaklaşık 20 milyar dolar borç açık durumda. Çinli CNPC ve Sinopec şirketleri, Venezuela’daki petrol ve doğalgaz sahalarında ortaklıklar kurdu.
Yani Venezuela’nın enerji altyapısında Pekin’in doğrudan çıkarı bulunuyor. Çin için Venezuela, hem enerji güvenliği hem de Latin Amerika’da ABD’ye alternatif “eksen” oluşturmanın yolu. “Kuşak ve Yol” projesinin bir uzantısı olarak görülüyor. Dolayısıyla ABD'nin olası bir müdahalesi durumunda karşısında yalnızca Venezuela ordusu ve milisleri bulmayabileceği değerlendirilebilir.
Bartu Eken / Haber7
Yorumlar5