Aylardır süren bombardıman, abluka, son olarak Gideon'un Savaş Arabaları 2 isimli kara operasyonu. Dünyadan kınama mesajları art arda geliyor, birçok ülkenin yönetimi Netanyahu hükümetine tavır alıyor. Habercilerin ve sosyal medyanın etkisiyle özellikle son dönemde Batılı ülkelerin halklarında da ciddi bir Filistin sempatisi oluşmuş durumda. Fakat bütün bu gelişmeler İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarını durdurmak bir yana, operasyonlarını Katar'a kadar genişletmesine engel olmadı.

TEKNOLOJİ FARKI VE AĞIR BOMBARDIMAN

Kuşatma altındaki Gazze'de Kassam Tugayları'nın güçlü bir direniş gösterdiğini söylemek mümkün. Çatışmaların ilk gününden bu yana tünellerden çıkarak operasyonlar düzenliyorlar, ağır ve hafif silahlarla, el yapımı patlayıcılarla, özellikle sokak savaşında İsrail askerlerine kabus yaşatıyorlar. Öldürülen ve yaralanan askerlerin haricinde psikolojik tedavi gören binlerce asker var. Ancak ellerindeki teknoloji sınırlı ve bu sebeple ciddi problemler var.

Gazze'nin büyük bir bölümü yıkılmış durumda. Ağır hava saldırıları devam ediyor, tüneller imha ediliyor ve Hamas'ın komuta kademesinin neredeyse tamamı İsrail'in düzenlediği saldırılarda hayatını kaybetti. Bu durum bağımsız Filistin düşüncesine zarar  vermiyor elbette. Hatta belki daha da güçlendiriyor gelecekte. Ancak bugüne bakıldığında, teslimiyet olmasa da operasyonel kabiliyet olarak İsrail'i savaştan vazgeçirecek bir askeri güç, Filistin'de yok.

İran'ın İsrail'e yönelik füze saldırıları etkili olmuş olsa da ABD'nin etkisiyle sürekli hale dönüşmediği için bu noktada bir tehdit hissedilmiyor. Zira Tahran yönetimi altyapıyı vurma konusunda başarılı olsa da İsrail'de tek bir sivil veya askeri can kaybı yaşanmamıştı. Bunun da altını çizmek gerekiyor.

Öte yandan İsrail yönetimi kendilerine yapılacak doğrudan bir saldırıda Amerikan savunmasına güveniyor. 

EKONOMİK YAPTIRIMLAR CAYDIRMIYOR

Savaşın bir maliyeti olduğu artık aşırı sağcı İsrailli bakanlar tarafından bile kabul ediliyor. Maliye Bakanı Smotrich geçen gün, Amerikalılarla görüştüğünü ve Gazze'yi ele geçirdikten sonra önemli emlak yatırımları yapacaklarnı söyledi. Bunu ifade ederken de savaşın maliyetine dikkat çekti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "İsrail'in ekonomik olarak da sıkıştırılması gerekiyor" çıkışı önemliydi. Erdoğan, son 1.5 senede İsrail ile tüm ticari işlemlerin durduğunu açıkladı. Ve maliyetin 9.5 milyar dolar olduğunu söyledi.

İspanya silah satışını durdurduğunu ilan etti, Slovenya da tam bir silah ambargosu kararı aldı. Fakat özellikle silah ambargoları bir anlam ifade etmiyor. Zira İsrail'in bu ülkelerden aldığı silahlara ihtiyacı yok. Diplomatik temasların kesilmesi de caydırıcı bir önlem değil.
İsrail'in saldırılarını kınayan Çin, ülkenin en büyük ticaret ortaklarından biri. Almanya, ABD hatta düşüş gösterse bile Körfez Ülkeleri'nin ticareti de sürüyor. 

Sonuç olarak, İsrail'i ne askeri ne de ekonomik olarak şu an için caydıracak bir tablo gözükmemekte. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda yapılması beklenen kınamalar da bunu değiştirecek gibi gözükmüyor.

Bartu Eken / Haber7