Suriye’de yeni bir operasyon olacak mı?
- GİRİŞ14.12.2025 09:20
- GÜNCELLEME14.12.2025 12:44
10 Mart’ta Şam yönetimiyle SDG arasında varılan mutabakatın sahada bir gerçekliği bulunmuyor.
Halep’teki Şeyh Maksud mahallesinde devriyelere ateş açılıyor. Deyir Hafir bölgesinde taciz atışları yapılıyor ve başta petrol sahaları olmak üzere bir teslim, entegrasyon sürecine hazırlık, sınır kapılarının teslimi gibi bir gelişme yaşanmıyor.
Amerikalıların Suriye’deki üslerinden zaman zaman Kuzey Irak’a malzeme taşımasını köpürterek, “Birleşik Devletler SDG’yi yalnız bırakıyor” haberleri yapılıyor ancak bu durum da gerçek değil. Çünkü aynı üslere daha sonra yeniden ikmaller gerçekleştiriliyor. Yani aslında bir ilerleme yok.
SDG FEDERASYON NİYETİNİ AÇIKLADI
Rusya’yı Ukrayna savaşından vazgeçirmeyen şey ne diye düşünürsek, aklımıza aslında insan ilişkilerinde de olan bir gerçeklik gelecektir. Moskova yaptırımları bir şekilde aşıyor, cephede de durum yavaş da olsa kötü gitmiyor. Bu savaştan yaralar aldılar ancak caydırıcılık noktasında yeterlilik sağlanamadığı için savaş devam ediyor.
Şimdi farklı bir denklemden, SDG’nin durumuna bakalım. Suriye’nin enerji sahalarının %70’ine yakını ellerinde. ABD’nin hava desteği -Türkiye ile olan çatışmalar haricinde- aktif. Bunun dışında daha iyi bir altyapı için gösteri yapan sivillere ateş açılsa bile sözde demokratik yaklaşımları ile Batı için iyi bir alternatif olarak görünmeye devam ediyorlar. Dolayısıyla, SDG’nin anlaşmaya uymak ve Şam yönetimine bağlanmak için bir nedeni yok aslında.
CAYDIRICILIK OLMADAN SONUÇ BEKLEMEK HAYAL OLUR
Türkiye’nin Suriye içinde düzenlediği başarılı operasyonlarda, önemli bir kıstas, Amerikalıların bu operasyonlarda bölgede ittifak olarak gördüğü SDG’ye yardımda bulunmaması idi. Çünkü büyük ortağını kaybetmek demek daha kötü bir senaryo olurdu.
Dolayısıyla SDG’nin Akdeniz’e açılma hayali çöktü. Ancak istediğinde masayı terk etme özgürlüğüne sahip bir örgütün varlığı askeri olduğu kadar diplomatik anlamda da dikkate alınması gereken bir durum. Bütün bunlar göz önünde bulundurulduğunda, SDG’nin federasyon haricinde bir yönetim şeklini kabul edeceğini düşünmek iyimserlikten öte olmayacaktır.
SDG’NİN YENİ BİR MÜTTEFİKİ VAR
ABD’nin SDG’ye olan desteği yıllardır malum. Filistin ve Suriye denkleminde değişen Türkiye-İsrail ilşkileri ise tarihinin en kötü dönemlerinden birini geçiriyor. Tel Aviv, Esed’in gitmesinden memnun. İran bölgeden uzaklaştı. Ek olarak Hermon Dağı’na erken uyarı sistemler yerleştirildi. Güneyde Dürzi kartları var, Şam’a batıdan 25 km mesafeye kadar işgali genişletmiş durumdalar.
Ankara’nın Suriye yönetimiyle ilişkisi ise oldukça iyi durumda. Bu durum Amerikalılar için büyük bir problem olmasa da İsrail için öyle. Dolayısıyla, Türkiye’ye karşı dengeleyici bir unsur olarak SDG ile iyi ilişkiler geliştirme niyetindeler. Ve örgütün pasifize olmaması için çalışmalar yürütüldüğünü düşünmek yanlış olmayacaktır. SDG’ye önceki dönemlerde Körfez’den de maddi yardım geldiğini de unutmamak gerekiyor.
Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol