Skandal büyüyor..
Polis, kaseti hazırlayan ve şantaj yapan 6 kişiyi gözaltına aldı..
Böyle de olması gerekiyordu..
Etraftaki FETÖ artıkları da temizlenmeli..
İfadelerden iğrenç olayın nasıl gerçekleştirildiğini de öğreniyoruz..
Ev önceden hazırlanıyor..
Kamera ve ses kayıt sistemi yerleştiriliyor..
Ardından da CHP’den istifa ettirilen vekil Teoman Sancar davet ediliyor..
Sonrası karanlık..
Teoman Sancar o evde uyuyakaldığını söylüyor..
Anlatılanlara göre çekimler de bu sırada yapılmış..
Aradan bir hafta geçiyor..
Teoman Sancar’ı arayan bir kişi elinde kaset olduğunu belirtiyor..
Şantaj yapıyor ve görüntülerin karşılığında 1 milyon dolar istiyor..
 
POLİS, OYUNU BOZDU
 
Ama asıl ilginç olan ise CHP Genel Merkezinin tavrı..
Görüntüler CHP Genel Merkezine kadar geliyor..
Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun, Teoman Sancar’ı "acil" koduyla Ankara’ya çağırıyor..
Genel Merkeze gelen Teoman Sancar’a kasetinin olduğu söyleniyor..
Görüntüler Seyit Torun tarafından Teoman Sancar’a izlettiriliyor..
Odada Seyit Torun’la birlikte Engin Özkoç’un da olduğunu öğreniyoruz..
Teoman Sancar’a istifa etmesi gerektiği söyleniyor..
Teoman Sancar görüntülerin kendisine ait olmadığını söylese de Seyit Torun geri adım atmıyor..
Tartışmaların ardından Teoman Sancar önceden hazırlanan istifa mektubunu imzalamak zorunda kalıyor..
Olay kısaca böyle gerçekleşmiş..
Ama sorulması gereken birçok soru var:
1-CHP ve Seyit Torun neden şantaj kasetini polise teslim etmedi?
2-Seyit Torun görüntüleri getirenleri tanıyor muydu?
3-Teoman Sancar’ın kendini savunmasına izin verilmemesinin sebebi imar vurgunu mu?
Olayın önü de arkası da karışık ve karanlık..
Herhâlde CHP Genel Merkezi kamuoyunu fazla merakta bırakmaz..
Sorulara cevap verir..
Bir yerlerde hep hata yapılıyor..
Ne güzel olacaktı değil mi?
Teoman Sancar istifa ettirilip konu kapatılacaktı..
Ama olmadı..
Bomba CHP Genel Merkezinin elinde patladı..
 
GERİ KAFALILAR
 
Öğrenilmiş çaresizlik yaşayanlar ve kifayetsiz muhterisler yine ön planda..
Öğrenilmiş çaresizlik kısaca “başarısızlığı kökten kabullenme” anlamına geliyor..
Bu o kadar yıkıcı bir etki ki;
Başarısızlığa neden olan etkiler ortadan kalksa bile bir şey değişmez..
Kifayetsiz muhterisler ise ‘cahil ve niteliksiz’ insanlar demek..
Kültürlü ve nitelikli insanlardan daha fazla kendilerine güvenirler..
Her şeyi çok iyi bilirler..
Ne kadar aptal olduklarını fark etmezler bile..
İşte bu tipler son dönemde ekranlarda yeniden boy göstermeye başladı..
Biden’ın yönetime gelmesiyle cesaretlendiler..
Bunlara göre Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sonu geldi!
Ekranlarda ‘ABD değerler sistemine geri döndü’ diyorlar.
Kaşıkçı cinayeti konusunda hazırlanan raporu örnek gösteriyorlar..
Hâlbuki ABD medyasındaki eleştirileri görmüyorlar:
-“Veliaht prens aklandı.. Selman’a neden yaptırım getirilmedi?”
ABD Dışişleri medyadaki eleştirilere cevap vermek zorunda kaldı:
-“İlişkileri sıfırladık. Yeniden tasarlıyoruz..”
Yani;
-“Trump’ı fonladın. Bizi de fonla.. Pandemi yüzünden ABD ekonomisi küçüldü.. Seçimlerde söz verdik.. Altyapı yatırımlarına para lazım” demeye getiriyorlar..
Bu geri kafalılar;
-Hulûsi Akar'ın S-400 mektubuna ABD'den cevap gelmemesi..
-Biden’ın göreve başlamasının ardından Erdoğan’ı aramaması üzerinden de çıkarım yapıyor..
ABD’nin Türkiye’yi ve dolayısıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı hizaya getireceğine öyle inanmışlar ki..
Ama bilmiyorlar..
-Türkiye 15 Temmuz'dan bu yana kendi gündemini kendi belirleyen..
-Kendi sorunlarını kendisi çözen..
-Terörle kendisi mücadele eden..
-Dış politikasını ulusal çıkarlarına göre kendi belirleyen..
-Gücünün farkında olup, kapasitesini sürekli arttıran bölgesel güç hâline geldi..
Bu demek değil ki; Türkiye kimseyle görüşmeyecek, konuşmayacak..
Ayrıca ‘herkesle düşman olalım’ diye de çabası yok..
Yıllarca ihmal ettiği ‘yerli ve millî’ kavramını içselleştirmesi gerekiyor..
Bu da biraz zaman alacak..

Türkiye Gazetesi