Cemaatlere ve hükümetlere dair

  • GİRİŞ23.02.2012 07:02
  • GÜNCELLEME23.02.2012 07:02

Niye cemaattekiler açık kimlikleriyle konuşmuyorlar?”

Bu soruyu soranlar hangi kantonda yaşıyorlar bilmem, ama bu ülkede sosyolojik bir realite olan cemaatler ve tarikatlar hala yasak. Yunus Emre Cumhuriyet Türkiye’sinde yaşasaydı, İstiklal Mahkemesi tarafından asılır ya da en azından tarikatçılıktan hapse atılırdı. Dini ayin yapıyor diye Mevlana’yı da jandarma basardı. Mevlevilik Tarikatı -bugünkü “turistik cevaz” da olmasa- hala yasak. Alevi Dergahları da öyle.

Dolayısıyla kabahat kitabın ortasından konuşamayanda değil, konuşturmayanda...

Hukukun egemen olduğu bir sosyo-politik düzende, cemaatlerin varlığı normal, faaliyetleri meşrudur. Onu yasaklamak anormal ve gayrimeşrudur.

Gülen Cemaati için de geçerlidir bu, laik cemaatler için de.

Yarın havanın değişmesi halinde, ki bu ülkede çok sık olur bu, “gel bakalım” denmeyeceğinden emin değiller. Bu yüzden de aidiyet atfetmek yerine, kendilerini daha çok “yakın olarak bilenen” şeklinde tanıtıyorlar.

Anlaşılabilir bir kaygı bu.

Ama yine de bu durum, sivil toplum için “muhatap bulma” ihtiyacının önemini kaldırmıyor. Özellikle de bugünkü krizde olduğu gibi, Gülen Cemaati adına konuştuğu düşünülen bazılarının, sosyal medyada fazlasıyla iddialı laflar ettikleri bir ortamda...

***

Cemaatlerle devlet ilişkisine gelince...

Devleti babalarının malı olarak görüp ona “Fethullahçı sızma”dan şikayet edenleri geçelim.

Bugün modern devlet, en demokratik formuyla dahi, içinde yer aldığı toplumdaki güç ilişkilerinden bağımsız değildir. Tersine, o ilişki ve dengelerini bünyesinde taşır ve ondaki değişmelerden etkilenir.

Yeni gelişen sosyal güçler, demokratik kanallar açık olduğunda o koalisyonda kendilerine yer bulur, taşlar yerinden oynar ve sonra yeniden oturur. Bugün de yaşanan bu.

Devleti “ele geçirme”ye gelince...

Köşe yazısının tamamını okumak için bu linki kullanabilirsiniz


Berat Özipek / Star

Yorumlar1

  • Mütebessim 12 yıl önce Şikayet Et
    Teşekkür. Berat Özipek hem gerçekçi hem de sağduyulu bir analiz yapmış. Teşekkürler. Bu süreçte, çok şaşırtıcı bir şekilde, adeta yangına körükle giden Yeni Şafak ve Star gazeteleri çok ayıp etti. Sebebini hala anlayabilmiş değilim. Berat Bey, Star'daki bu yazısıyla sağduyunun sesi olmuştur.
    Cevapla
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat