Türkiye’nin ırkçıları ve istihbarat destekli küresel çeteler
- GİRİŞ20.09.2023 08:19
- GÜNCELLEME20.09.2023 08:19
Ortada çok büyük bir tezgâh görüyorum.
Ve bu büyük oyunda; fitili ateşlemeyi başarabilirlerse bir darbeden çok daha vahim sonuçlar doğabilir.
Zaten amaçlanan da bu!
Türkiye, dış politikada çok aktif bir süreci yaşıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, eylül ayında yoğun bir diplomasi atağı gerçekleştirdi.
Önce Rusya, sonrasında Hindistan ve G 20, ardından da ABD’de BM Genel Kurul toplantılarında çok çeşitli konular kapsamında görüşmeler yürütüyor ve açıklamalar yapıyor.
Savaşların, göç yollarının, ticaret ağlarının tam merkezinde olan Türkiye, ırkçıların bahane olarak kullandığı “yabancılar” konusunda, sadece göç yollarının üzerinde bulunan köprü bir ülke değil, ekonomisi canlı ve gelişen bir ülke olarak da bizatihi cazibe merkezi konumuna gelmiş durumda.
“YABANCILAR” KONUSUNA BAKIŞ
Mesele çok kapsamlı ve çok tuzaklı bir konu.
Suhulet ve mantıkla konuya bakmalı ve değerlendirmeli iken mevzuya kestirme ve ezber bakış açılarıyla yorum yapanlar, ülkenin geleceğine katkı yapmak yerine toplumu aşağı çekmektedirler.
Bir kere şunu net bir şekilde ortaya koyalım.
Türklük hiçbir yere gitmiyor! Bu konudaki korkutma söylemlerine aldırmayın. Dün Kürtler üzerinden matematik hesabı yapanlar bugün başka ırkları kendine hedef seçtiler. Dertleri de Türkiye sevdasına hizmet değil, Türkiye düşmanlarına yandaşlık etmek.
İmparatorluk mirasçısı bu topraklar, mozaik diyebileceğimiz çeşitliliği, düşmanlık tohumlarıyla değil de kardeşlik düsturunda sürdürdüğü halde ayakta kalabilir. Aksi takdirde etnik kökenler arasında yakılan fitne ateşi; bu ülkenin sonunu hazırlar.
Türkiye kaynayan dünya konjonktüründe, ‘güvenli liman’ olarak değerlendirilmekte.
Savaştan kaçan da açlıktan bıkan da en yakın güvenli limana sığınmak eğiliminde.
Bu yeni bir olgu değil.
ABD’den Almanya’ya tüm gelişmiş ekonomiler, savaşların ve yoksulluğun pençesindeki insanların kurtuluş reçetesi gibi görülür.
Türkiye ise istihdam olanakları ve huzur atmosferine sahip olması nedeniyle insanca yaşam arayışına girenlerin odağına girmiş durumda.
Bu noktada sadece Suriyeliler değil, diğer göçmen kesimler noktasında da toplum olarak yeni bir vizyon ortaya koymalıyız.
Kapalı bir Türkiye olmayı seçmedik.
Dün de böyle değildik.
Atalarımızdan bu yana hep kuşattık, hep kucakladık.
Bu bir vizyondur. ‘Büyük ülke’ olmanın gereğidir.
Düşmüşü yerden kaldırdık.
Mazluma destek olduk.
Ağlayanın yarasına merhem olduk.
Bu topraklar hep hoşgörünün otağı oldu.
Kötü niyetli mihrakların kin pompalamasına sakın izin vermeyin.
Peki doğru tutum nedir? Tüm toplum kesimleri olarak, var olan insan potansiyelini nasıl yönetebileceğimize dair kafa yormamız gerekli. Konuşmalı, tartışmalı ve araştırmalıyız.
Bağıranları, laf atanları, agresyon pompalayanları susturmalı, suhulete davet etmeliyiz.
‘Aklıselim’ bu toprakların sigortasıdır. Alanı, aklıevvellere bırakırsak yazık olur.
Farklı etnik kökenli insanların ülkemize dâhil olması bizleri endişeye sevk etmemeli. Önemli olan, entegrasyon süreçlerine odaklanmaktır. Bu kapsamda göç deneyimine sahip ülkelerin mevzuatlarına iyi düzeyde hâkim olmalı. Almanya’nın altmış yıllık göçmen politikası bize önemli düzeyde veri sağlayacaktır. Çeşitli deneyimleri gözden geçirip kültür ve yaşam tarzımıza uygun entegrasyon faaliyetlerini inşa edebiliriz.
SURİYELİLERİN ENTEGRASYONU
Şimdiye kadar iyi bir sınav verildi. Suriyeli sığınmacıların suç eğilimleri oldukça düşük. Türk vatandaşlara kıyasla daha az suç içeren vakalara karıştıkları görülmekte.
İş hayatına entegrasyonu konusunda oldukça iyiler. Sahadaki gözlemim; Suriyeli çalışanlar olmasa pek çok sektörün işleyişinin sekteye uğrayacağı yönünde.
Suriyeli çocukların Türkçe’ye hakimiyetleri oldukça iyi. Fitne çıkaranlara izin vermezsek Arap kökenli, Türkçe konuşan, Sünni, dindar ve Türkiye sevdalısı bir kesim, ülkenin zenginliğine katılmış olacak.
GETTOLAŞMAYA ÇÖZÜM BULUNMALI
Dünya ve bölge konjonktürünün, çağın ve realitenin önümüze getirdiği bir konudur, Suriyeli sığınmacılar.
Her zaman altını çizerim. Tarih ve insanlık nezdinde Türkiye, kendine yakışanı yaptı ve ateşten kaçanlara kapı açtı.
Peki, Suriyeli politikasında hiç sorun yok mu?
Pek çok husus ele alınabilir ama bendeniz en kritik öneme haiz olanı belirtmek isterim.
Gettolaşmaya izin verilmemeliydi. Elbette, iş işten geçmiş değil. Yine çözüm bulunabilir ve hayata geçirilebilir.
Yabancı insan toplulukları, azınlık psikolojisiyle gittikleri ülkede kendilerine benzer insanlarla yaşamak isterler. Bu Almanya’da da Fransa’da da Türkiye’de de aynı.
Fakat bu durum, ülkelerin entegrasyon politikalarını zorlayıcı bir zemin oluşturur.
İstanbul özelinde hassaten de sur içi, Fatih bölgesinde Suriyeli nüfusunun ciddi anlamda arttığını gözlemlemekteyiz.
Payitahtın sembolü olan bir ilçenin medeniyetin asli kodlarını taşıması, ‘tarih’ nezdinde bir sorumluluktur diye düşünüyorum. Aksi takdirde sonraki nesiller, bizleri emaneti koruyamamakla suçlayabilir.
Sembol ilçe Fatih’te yaşayan çoğunluk nüfusun Türk, Sünni ve dindar kesimlerden oluşması yerleşim yerinin doğası gereğidir.
Fatih’in müstesna bir anlamının olması nedeniyle altını çizdim. Fatih ve diğer tüm yerleşim yerlerimiz…
İskân politikaları kapsamında tüm Türkiye gözden geçirilerek yeni ve akılcı bir aksiyon alabiliriz.
Özellikle Doğu’da terör sorununun olduğu alanlara, Türkiye sevdalısı Arapların yerleştirilmesi ve o alanların da ıslahı, bir fikir olarak öne sürülebilir.
TÜRKİYE’NİN IRKÇILARI HİÇ BU KADAR CÜRETKÂR OLMAMIŞTI
Şimdi ırkçılık bağlamında son güncel gelişmelere bakalım.
Karadeniz’de Arap turistler şiddete maruz kaldı.
Uçakta sığınmacıları savunan bir tivit yazması nedeniyle bir gazeteci, yanında oturan kadın yolcudan şiddet gördü.
Neler oluyor?
‘Türkiye’nin ırkçıları’ diye bir gerçeğimiz var ne yazık ki…
Bu yeni bir şey değil.
Dün Kürt, Alevi ve gayrimüslim düşmanlığı yapanlar; bugün hadsizce taşkınlık yapıyor, topluma zehir saçan yalan ve iftira paylaşımlarda bulunuyor ve ırkçılığı siyasi propagandaya dönüştürüp toplumu isyana teşvik ediyor.
Millî güvenlik sorunu haline gelen bu kişilerin, sosyal medyada ve toplumun içinde hassasiyetle tetkik edilmesi ve yargıya intikalleri elzem görünüyor.
Ülkeyi iç savaşa götürme heveslisi, dış istihbarat odaklarıyla temaslı, küresel çetelerin fonladığı bu kişilere dikkat kesilin ve provokasyonlarına asla izin vermeyin.
Ülkenin selameti ve halkımızın geleceği için.
DİRİLİŞ POSTASI
Yorumlar2