Bazı tespitleri net ortaya koyalım.

Birincisi; Bu topraklarda İslam karşıtlığı yapılıyor. Yerli İslamofobiklerin sayısı azdır ve fakat sesleri çok çıkıyor.

İkincisi; Ve yine bu topraklarda İslam düşmanları cezasız kalıyor. Verilen cezalar caydırıcı değil!

Bakınız şöyle söylemler alenen çok izlenen TV kanallarında ifade edilebiliyor; “Türkiye bir Müslüman ülkesi değildir.”

Ne demek bu! Türk milletini, Müslüman ahaliyi, tüm iddialarımızı, değerler sistemimizi yok saymaktır. Azınlık olmalarına rağmen psikolojik üstünlük kurma ve muktedir olma heves ve girişiminin bir tezahürüdür.

Türkiye, Müslüman bir ülkedir. Bu cümleyi herkes beynine kazısın.

Ülke nüfusunun yüzde 99’u Müslüman’dır ve bunun yaklaşık yüzde 77,5’i Sünni, Hanefi mezhebine mensuptur.

Türkiye Anayasa’sında İslam ibaresi yazmaz ama İslam için can vermeye hazır milyonlar bu yolu baş koymuştur. 15 Temmuz gecesi reflekslerimizin ne kadar canlı olduğu görülmüştür.

Türkiye’de yaşayan Siyonist, Yahudi ve Hristiyan köklere sahip bazı dönme çevreler, Müslüman gibi görünüp medya, siyaset ve sivil toplum çevrelerinde halkımıza operasyon çekmekteler.

Son yapılan operasyonu yazalım. Leman Dergisi gibi bir paçavranın aşağılık yayınını ele alalım.

Türk halkının sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (SAV) Efendi’mize olan sevgisi, tüm İslam coğrafyasında meşhurdur. İslam eserlerinde yer alan Efendi’mize (SAV) yönelik yazılan tüm övgü-nât, aktarım, inceleme ve analiz külliyatının yüzde sekseni bizden çıkmıştır. Bunun anlamı nedir? Hz. Muhammed (SAV) bizim kırmızı çizgimizdir. Bu Milletin en büyük tutkusu ve sevdasıdır.

O nedenle kimse reflekslerimizi test etmesin, sınırlarımızı kontrol etme girişiminde bulunmasın.

Şimdi Leman paçavrasının karikatürü karşısında kim nasıl pozisyon aldı, ona bakalım.

Öncelikle tepki için Taksim-İstiklal Caddesi’nde namaz kılan gençleri kutluyorum.

TBMM’de AK Parti Vekili Yücel Arzen’in mikrofondan Itri makamında Salavat okumasını tebrik ediyorum.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ise her zamanki gibi Milletinin değerlerinin yanında durdu ve tepkisini en yüksek perdeden ifade etti.

CHP ne yaptı peki? Ne beklenirse onu!

Özgür Özel, karikatürün Efendimiz Aleyhisselam’ı kast etmediğini, Muhammed isminde bir Arap çocuğu yansıttığını ve verilen tepkilerin çok fazla ve ötekileştirici olduğunu söyledi. Yani dergiyi içine düştüğü zorluktan kurtarmak ve tepki veren Müslümanları eleştirmek için nefesini tüketti. Dergiye sahip çıktı, Müslümanları karşısına aldı.

Öyle olsun bakalım, yine not ettik bunu da.

Biz işimize bakalım.

İktidarda kim var? Müslümanlar. Halkımızın çoğunluğu kimlerden oluşuyor? Yine Müslümanlardan. O halde yetişmiş insan kaynağımız devreye girmeli ve bir daha bu tarz hakaretleri yapmaya cesaret edemeyecekleri zemini oluşturup, gereken adımları atmalıyız.

Hukuk bağlamında kanunlarımız, değerler sistemimizi her türlü hakaret ve aşağılamaya karşı korumak için yeterli değildir. Cezalar çok sınırlı. İslam düşmanlarının sesi bu şekilde yüksek çıkamamalı. Cezalar meşru ve legal çerçevede hakkıyla verilmeli ki caydırıcı olsun ve sokağı provoke etmeye çalışanların elinde malzeme kalmasın.

Bu iktidar döneminde kalıcı olarak bu hamle hayata geçirilmeli ve bir başarı olarak bu adım kaydedilmeli.

Hukuki çerçeve sağlam zemine oturtulmalı!

Bu adıma paralel olarak, Milli Eğitim de gerekli önlemleri almalı. Bu nasıl olacak? Gençlerimizi sağlam iman ve inançta yetiştirmek elzem görevlerimizdendir. Bu bizzat devletin görevidir. CHP’li Genel Başkan’ın dediği gibi bırakın din derslerini kaldırmayı daha da fazla tahkim etmeliyiz.

Gençlerimizi her türlü bozucu etkilerden korumak ve sağlam bir duruş üzere yetiştirmek durumundayız.

Bu ülke inançlı gençlerin omuzunda yükselecek.

Bu ülke bayrak ve ezan için can vermeye hazır Milletimizin yüreğiyle koruma altında olmaya devam edecek.

Dinsiz, imansız, Batı kültürünün propagandasını yapan, Batı ve Siyonizm için çalışan güruha karşı her zaman ve her alanda agah ve teyakkuz halinde olmak zamanıdır.

Betül Soysal Bozdoğan / Diriliş Postası