Dijital mecralarda yerlileşmek ve milli güvenlik
- GİRİŞ02.08.2025 09:04
- GÜNCELLEME02.08.2025 09:04
Dijitalleşen dünyada değişim çok hızlı. Yansımaları da çok geniş yelpazede, kimi zaman kolaylık kimi zaman da bir sorun alanı olarak önümüze çıkıyor.
Önce güzel haberi paylaşacağım, sonrasında sosyal medya uygulamalarına dair bir değerlendirme yapacağım.
Next Sosyal isimli yerli sosyal medya uygulaması, geçtiğimiz haftaya damgasını vurdu.
Türkiye’nin yerli ve milli sanal medya uygulaması, Next Teknofest Sosyal neden haber değeri taşıyor?
Öncelikle başarılı bir iş oldu. Takipçi sayısı şimdiden 500 bini aşmış durumda. Kullanıcılar akın akın Next Sosyal’de hesap açıyor. Yazılımı tamamen yerli. Adres olarak; yerli savunma sanayiinin yıldızlarından Selçuk Bayraktar’ı ve ekibini gösterebiliriz.
Adres Bayraktarlar olunca yerlilik, millilik, kalite ve güvenirlilik öne çıkıyor.
Bu bağlamda toplum olarak daha nezih ve güvenli bir alana taşınmış oluyoruz.
Bununla beraber bir sürpriz daha var. Selçuk Bayraktar, WhatsApp benzeri yerli yazılımlı bir mesajlaşma uygulaması üzerinde çalıştıklarının haberini, takipçileriyle paylaştı. Yakın zamanda bu uygulama da toplum hizmeti sunulacaktır.
SOSYAL MEDYA UYGULAMALARI MİLLİ GÜVENLİK SORUNU OLABİLİR Mİ?
Bu sorunun cevabı çok net; Evet!
Dijital mecralar pek çok açıdan sorunlu. Ve fakat milli güvenlik meselesi olarak ele almak olguyu daha önemli hale getiriyor.
Jeopolitik gerilim ve krizlerin askeri harekatlara dönüştüğü zamanlarda siber çatışmaların ve hatta siber savaşların da mutlaka devrede olduğu bir dönemden geçiyoruz.
Bakınız yakın zamanda üç olay yaşandı. Bu üç olay yapay zekanın ve sosyal medya uygulamalarının silah olarak kullanılma kapasitelerini ortaya koyuyor.
Hamas lideri İsmail Haniye İran’da nasıl bir suikaste maruz kaldı?
İsmail Haniye, 31 Temmuz 2024'te İran'ın başkenti Tahran'da kişisel korumasıyla birlikte İsrail saldırısı sonucu şehid edildi. Haniye, Tahran’daki askeri bir konuk evinde kalıyordu. Üstün koruma altında olması gerekirken bulunduğu daire nasıl hedef alındı?
İsmail Haniye’nin lokasyonunun belirlenmesi, kaldığı bina, bulunduğu kattaki odacığın İsrail istihbaratı tarafından belirlenmesi; WhatsApp uygulamasının verdiği konum bilgisiyle gerçekleştirildi. Bu yöndeki iddiaya göre; İsrail istihbaratına konum bilgisini WhatsApp kurucusu Yahudi milyarder Yan Borysovych Koum verdi.
Tüm İslam alemini kahreden bu gelişme ne yazık ki sanal bir uygulamanın verileri üzerinden hayata geçirildi.
Üzerine düşünülmesi gereken ikinci olay; Lübnan Hizbullah’ına yapılan İsrail’in çağrı cihazı operasyonuydu. Olayda Hizbullah’ın satın aldığı çağrı cihazlarına, teslim edilmeden önce patlayıcı madde yerleştirilmiş olduğunu anlıyoruz.
Hizbullah yabancı ülkelerden sağladığı çağrı cihazlarının hileli olması nedeniyle büyük bedel ödedi. İsrail istihbaratı tarafından çağrı cihazlarının patlatılması sonucu 2500 Hizbullah üyesi ciddi anlamda yaralandı.
Beyrut’ta göz cerrahı olan Profesör Elias Warrak, yaşananları kabus olarak tanımladı. Warrak, bir günde, 25 yıllık kariyerindekinden daha fazla göz alma ameliyatı yaptığını söyledi:
“Çok zor bir durumdu. Bazı yaralılar daha genç yaşta, 20’lerindeydi. Bazılarının iki gözünü almak zorunda kaldım” dedi.
Bu trajik olayda yerli iletişim araçlarına sahip olmanın önemini bir kere daha net bir şekilde görmekteyiz. Savaş ortamında en kritik araçlarınız yerli olmalı. Aksi takdirde gelir ve sizi evinizde avlarlar.
Üçüncü örnek ise katil İsrail’in yapay zekayı silah olarak kullanmasına dönük olacak.
İsrail, Gazze katliamlarında Lavender isimli bir yapay zeka ürününü kullandı.
Bu sistem sosyal medya sayfalarında Hamas’a destek veren Gazzelileri fişledi.
İsrail karşıtı ve Hamas destekçisi olan Gazzeliler, yaşadıkları binalarda yapay zeka tarafından karar verilip bombalandı.
Bu insanlar Hamas üyesi olmasa bile, direnişi desteklemeleri nedeniyle katledildi.
Böylelikle on binlerce insanın soykırıma maruz kaldığı Gazze zulmünde, yapay zeka da rol aldı.
Meselenin uluslararası hukuk tarafı bir yana, İsrail’in yaptıkları, yapay zekanın nasıl bir ölüm makinesi haline gelebileceğini bize gösteriyor. İnsandan bağımsız, kendi kendine kararlar verebilen ve bunları uygulayabilecek yetkinliğe sahip bir yapay zeka sistemi, bütün dünya için tehlike anlamına geliyor.
Peki siber güvenlik bağlamında ve yapay zeka teknolojileri kapsamında ülke olarak nasıl korunabiliriz?
Elbette son sistemleri yerli bir şekilde geliştirerek ve kullanarak.
Bu bağlamda toplumsal ağlar bakımından Next Sosyal bir başlangıç anlamı taşıyor.
Hepinizi bekliyoruz.
Milli duruş ve tavır için.
Betül Soysal Bozdoğan / Diriliş Postası
Yorumlar1