Kalleş ile masaya oturmak!
- GİRİŞ01.10.2025 09:58
- GÜNCELLEME01.10.2025 09:58
Trump’ın açıkladığı, Netanyahu’nun çok memnun kaldığı anlaşma teklifi ne kadar adil olabilir?
Bir Gazze planı yapılacaksa bunu İslam İşbirliği Teşkilatı yapmalı, oluşturacağı barış gücüyle de sahaya girerek geçiş sürecini idare etmeliydi.
Heyhat!
Tablo, tüm Müslüman coğrafya için bir kere daha hayal kırıklığı olarak kaldı.
Müslüman ülkeler Türkiye’nin çağrılarına karşılık vermeyerek, çözüm iradesi ortaya koymadılar. Dolayısıyla tüm dünya gözlerini Birleşmiş Milletler cephesine çevirdi. Mekanın patronu olarak da Trump, taraflarla görüştükten sonra bir metin ortaya çıkardı.
Netanyahu’nun sevinç çılgını olduğu metin, tabi ki en son Filistinlileri dikkate alıyordu. Metinde öne çıkan maddeler, orta vadede İsrail’in hedeflerine hizmet edecektir.
Plan; sahaya insani yardım girişini garanti ediyor ama Hamas’ın silahsızlandırılma şartını getiriyor. Açıkça direnişi bitirin mesajı veriyor.
İsrail sahada başaramadığını masada almaya çalışıyor. Sahada esirlerini alamayan ve Hamas’ı bitiremeyen katil Netanyahu, soykırıma tabi tuttuğu halkı masada teslim almaya çalışıyor.
Siyonist dostu ABD’den çıkan metinde; muğlaklık en temel husus. Sürecin garantörü belirtilmemiş. Esirleri aldıktan iki gün sonra İsrail “ben vazgeçtim, asker çekmiyorum ve yeniden saldırıyorum” diyebilir. Metin, soykırımı cezasız bırakmakla birlikte yeni saldırıların önünü kesecek zemini belirlemiyor. Planda Filistin halkının kendi kaderini tayin etme hakkı olmamakla birlikte, Filistin Devleti’nin tanınmasıyla alakalı da hiçbir vurgu yok. Filistinlilerin özgürlük ve bağımsızlık mücadelesi bitirilmek istenirken, BM’de yükselen tanınırlılık ivmesi de baskılanmak isteniyor.
Yani demem o ki; ne Trump’a ne de BM’ye güveniyorum.
Müslüman toplumlar organize olup güç oluşturamazsa bu azgın güruhla baş etmek mümkün görünmüyor.
7 EKİM ÇOK DOĞRU BİR HAMLEYDİ!
Hamas 7 Ekim Aksa Tufanı Operasyonu’nu neden yaptı?
Dünya çapında ve hatta Ortadoğu’da bile Filistin davası unutulmuştu.
Arap coğrafyası İsrail ile uzlaşmış ve Filistin meselesi gündem olmaktan çıkmıştı.
Yerleşimci hırsızların alanı, adım adım genişletiliyor ve Filistin her geçen gün biraz daha yok ediliyordu.
Böyle bir süreçte Hamas, tarihi bir hamle yaptı.
7 Ekim, bir gün Filistin özgürleştiğinde ve Kudüs tam bağımsız olduğunda bir milat olarak anılacaktır.
İki yıldır canıyla, kanıyla bedel ödeyen Hamas ve Gazzeliler dünyaya net bir mesaj verdi; Biz buradayız, bu topraklar bizim ve biz hiçbir yere gitmiyoruz.
Gazzeliler sayesinde dünya çapında bilinç ve şuur yükselmesi oldu. Şu an Filistin meselesi dünyaya mal olmuştur.
7 Ekim’in somut bir getirisi olarak da BM’de Filistin Devleti’nin tanınırlılığı artmıştır. BM’de İsrail Gazze katliamı ‘soykırım’ olarak tescillenmiştir.
Bu gelişmeler Ortadoğu’da ve dünyada güç dengelerinin değiştiği bir süreçte, hukuki bağlamda Filistinlilerin elindeki bir koz olarak masaya sürülecektir.
Sonuç olarak, iki senenin ardından şu söylenebilir; Hamas doğru bir adım attı. İsrail’i kendi içinde vurdu.
Fakat Hamas’ın hesap edemediği husus ümmet coğrafyasının dağınıklığıydı.
Yaşanan soykırıma rağmen Müslüman ülkeler birlik sağlayamadılar.
Katil Netanyahu’nun sırıtmasını sağlayan şey; Müslüman ülkelerin pespayeliğidir.
Gazze soykırımı başlar başlamaz, Türkiye diplomaside devreye girdi.
Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan, Müslüman ülkelerle yapılan tüm toplantılarda mealen “Gelin birlik olalım, barış gücü kuralım ve İsrail’i durduralım” dedi. Ama ne çare? Körfez ülkelerinin korkaklığı ve satılmışlıklarının boyutları çok derindi.
Olmadı, olmuyor!
Bu şartlarda tek başına Hamas ne yapabilir ki?
Ve tek başına Türkiye, askeri açıdan nasıl bir hamle yapabilirdi ki?
Türkiye halkının yarısı, bu konuya duyarsızken, üstelik askeri açıdan hala istediğimiz seviyeye ulaşmamışken, ekonomik olarak da zaaflarımız varken ve içimizde onca hainle mücadele ediyorken Türkiye ancak yapabildiklerini sıralıyor; diplomatik mekik temasları, insani yardım çalışmaları ve açık edilmeyen bazı destekler…
Bu aşamada Hamas’tan gelecek haberi ve kararı saygıyla beklemekten başka çaremiz yok.
Hamas ne karar verirse saygı duyuyor ve destekliyorum.
Hamas’ın şu an içinde bulunduğu şartları bilmiyoruz.
En doğru kararı vereceklerine inanıyorum.
Ve şunu da biliyorum ki; bugün olmazsa yarın, biz görmezsek çocuklarımızın göreceği özgür, bağımsız, egemen bir Filistin Devleti kurulacak. Soykırımcı İsrail terör yapısı ise kahrolup tarih sayfasından silinecek.
Betül Soysal Bozdoğan / Diriliş Postası
Yorumlar2