Bölgede kilit aktör olmak ve daha çok susmak
- GİRİŞ11.10.2025 10:07
- GÜNCELLEME11.10.2025 10:07
Türkiye çok büyük işler başarıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, susuyor. Süreçlerin reklamını yapmıyor, propagandadan kaçıyor.
Erdoğan, iç siyasette itham altında kalıyor.
Ve daha da çok susuyor.
Öyle ki; Suriye’de rejim değişti. Cumhurbaşkanı Erdoğan süreçteki rolüne dair hiçbir söyleme girişmedi. Trump, “Suriye’yi aldı. Suriye’nin anahtarı Erdoğan’ın elinde” dedi. Erdoğan, yorum yapmadı.
Bir başka siyasetçi olsaydı, belki de gece gündüz demeden halka hitaplar gerçekleştirir ve iç siyasete artı yazma gayretine girerdi. Öyle ya, senelerdir sığınmacılar üzerinden iktidara olmadık iddialar yönlendiriliyor ve Erdoğan’a ithamlarda bulunuyorlardı.
Erdoğan, sustu.
Çok büyük bir iş başarılmış, Esad ile birlikte bölgenin kodları değiştirilmişti ama konu o kadar hassas ve derindi ki iç siyasete malzeme yapılacak kadar küçük düşünülemezdi.
Erdoğan, Suriye’de İsrail’e çok büyük gol atmıştı.
Suriye’nin el değiştirmesi, İsrail’in vadedilmiş topraklar ütopyası için sükut-u hayaldi.
Ve şimdi etkinlik alanımız daha da aşağılara inerek Gazze’ye kadar ulaşıyor.
Ne demişti Lübnan eski Başbakan’ı Necip Mikati: “Allah’tan sonra Türkiye’ye güvenmemiz gerektiğini öğrendik.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile basın toplantısındayken bu sözler Türk ekranlarına yansıdı.
Erdoğan, bu büyük cümle karşısında da sustu.
Reklamdan, riyakarlıktan ve propagandadan kaçarak yine inanç ve idealizme kilitlendi.
Erdoğan süreçlere kilitlendikçe, CHP ve diğer küçük partiler daha da çirkinleştiler.
Siyasi hayatını Filistin davasına adamış olan Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik “Filistin’i yalnız bıraktı. Filistin hassasiyeti yok. İşbirlikçi AKP” gibi tezviratlar üretildi.
Oysa ki son iki yıldır gündeminde olmayan bir tek gün bile yoktu.
Hakan Fidan, İbrahim Kalın ve yakın ekibiyle beraber sürekli çözüm arayışındaydılar.
Müslüman ülkelerinden bekledikleri refleksi alamadılar. Gazze barış gücü kurulamadı.
Erdoğan bir konuşmasında ancak şu kadarını ikrar edebildi: ““Biz devlet yönetiyor, 85 milyonun emanetini taşıyoruz. Bazı adımlarımız görünmüyor olabilir… Bazı yaptıklarımızı anlatamıyor olabiliriz… Ancak çıkıp da bizim Filistin hassasiyetimizi sorgulayanlar er ya da geç mahcup olacaklardır .”
Ve işte iftira ve fitne içerikli tüm söylemler için utanılacak zaman geldi.
Erdoğan BM’de yakaladığı fırsatları çok iyi değerlendi, Trump ile görüşmesinde çok iyi bir nabız yakaladı ve İslam ülkeleriyle yapamadığını Trump’ı araçsallaştırarak başardı.
Gazze, ateşkes sürecine girdi ve Türkiye Gazze’de garantör ülke oldu.
Türk askeri, 1917’de bölgeden çekildiğinden itibaren ilk defa yeniden Filistin topraklarına ayak basacak.
Reuters gelişmeyi şöyle verdi: “Türkiye, Gazze ateşkes anlaşmasında kilit aktör olarak öne çıkıyor.
Yaşananlara dair Cumhurbaşkanı Erdoğan yine çok fazla detay vermiyor ve süreçteki Türkiye’nin sorumluluğuna odaklanıyor.
Bölge ülkeleri, Avrupa ülkeleri, ABD, Uzak Doğu ve Afrika ülkeleri dünyanın neresine giderseniz gidin Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hürmet ve saygı görürsünüz. Halklar bazında müthiş derecede sevgi seli mevcut.
Müslüman toplumlar Türkiye’ye güvenle ve sevgiyle bakarken, kalan coğrafya ise saygıyla mukabele ediyor.
Erdoğan’ın bir paradigma olarak ifade ettiği “Türk-Kürt-Arap” ittifakının altı o kadar dolu ki…
Suriye ve Gazze’de sonuç alınmaya başlandı bile.
Gerisi gelecek.
Filistin özgür olacak.
Mescid-i Aksa kurtulacak.
Mübarek topraklar Siyonist postalından temizlenecek.
Çok yakında!
Betül Soysal Bozdoğan / Diriliş Postası
Yorumlar4