PKK-YPG Suriye’nin Fetösü olur mu?
- GİRİŞ01.11.2025 10:00
- GÜNCELLEME01.11.2025 10:00
‘Terörsüz Türkiye, terörsüz bölge’ hedefi yolculuğuna devam ediyor.
PKK, Türkiye’den tamamen çekildiğini duyurdu.
Meclis’te de süreç ilerliyor. Yakın vadede hukuki düzenlemelerin yapılması beklentisi mevcut.
Cumhurbaşkanı Erdoğan geçtiğimiz gün DEM heyetini Külliye’de kabul etti.
‘Terörsüz Türkiye’ realitesi; siyasi hamleler, güvenlik uygulamaları ve sosyolojinin de desteğiyle on yıllar içerisinde gerçekleştirildi. “Süreç başarıya ulaşır mı?” gibi bir soru anlamsız bir sual olarak değerlendirilebilir. Açılım, Çözüm Süreci derken gelinen aşamada final seviyesi olarak 2025 yılında PKK’nın hikayesi, fiili ve ideolojik olarak bitmiştir, bitirilmiştir.
Ve fakat Terörsüz Türkiye hedefi, Türkiye ile sınırlandırılmış değil. Bilakis Irak ve Suriye’de de PKK’nın bitirilmesini amaçlıyor.
Irak tarafına baktığımızda sınırın 50 km. aşağısına kadar süpürülen bir PKK gerçeği mevcuttu. Yeni gelişmelerle birlikte, PKK Temmuz ayında Irak’ın kuzeyinde silahları yakarak fesih sürecine girdiklerini ilan etti.
Ve Suriye!
İşte herkesin beklediği aşama tam da burada gerçekleşecek.
Ankara ve Şam, PKK’nın bitirilmesi konusunda hemfikir. ABD de Türkiye ile uyumlu görünüyor. Arka planda ise İsrail, PKK-YPG’yi rayından çıkarmaya çalışıyor. Ve/veya PKK-YPG kendine yeni bir ağababası ararken İsrail üzerinden hayatta kalma denemeleri yapıyor, diye de ifade edebiliriz.
Arka plandaki devletler bağlamında kısmi olarak SDG içindeki Arap gruplar üzerinde etkisi olarak Suudi Arabistan’ı da anabiliriz.
PKK-YPG’nin Suriye’deki geleceği çok fazla muğlaklıklar içeriyor.
PKK-YPG, 10 Mart’ta Şam yönetimine tabi olmak bağlamında bir imza attı.
Bu imza gereği yıl sonuna kadar ciddi anlamda bir icraat bekleniyor.
Şimdiye kadar beklenen performans gerçekleşmedi. Zaman daralmakta!
Önemli bir husus da şu; PKK-YPG’nin tasfiyesi esnasında çok dikkatli davranılmazsa Suriye’nin toprak bütünlüğü ve egemenliği bağlamında yeni sorun alanları gelişebilir.
Süreç çok boyutlu ve çok aktörlü.
Peki PKK-YPG’nin tasfiyesi kapsamında beklenenler neler? PKK-YPG taraftarları ne istiyor? Suriye’de nasıl bir pozisyonda kalmak istiyorlar? PKK ve İsrail’in beklentisi gerçekleşirse, Suriye’nin geleceğine etkisi ne olur?
PKK-YPG’nin Suriye’nin kuzeydoğusunda kontrol ettiği tüm sınır kapılarının, tüm petrol kuyuları ve rafinerilerin, su kaynaklarının, havaalanlarının, hastanelerin, okulların ve tüm kamu binalarının Şam yönetimine devredilmesi beklenmekte. Türkiye’nin beklentisi de bu yönde. ABD de aykırı durmuyor.
Şam yönetimi, bu bölgeden göç ettirilen Suriyelilerin topraklarına dönmesini istiyor, bu yönde vatandaşlarına çağrı yapıyor.
PKK-YPG taraftarı olan gazeteciler, PKK’nın 70 kişilik bir sözde komutan listesini Şam hükümetine sunduklarını ve bu kişilerin Suriye genelkurmayı içinde görev yapacaklarını aktarıyor. Suriye ordusunun yüzde 30’unun PKK-YPG’de görev alanlardan oluşacağını ifade ediyorlar. Bununla birlikte hararetle istedikleri bir konu var ki; sadece hayallerinde görebilecekler diye yorum yapabilirim.
PKK ve İsrail’in ısrarla ABD’yi ikna etmeye çalıştıkları husus; Suriye’deki yeni sistemin ademi merkeziyetçi olması yönünde. Ademi merkeziyetçi bir sistemle özyönetim, özerklik hayallerini güçlü tutabileceklerine inanıyorlar. Yerel yapıların güçlü kalmasıyla PKK’lı Kürtler, Dürziler ve Nusayriler üzerinden zaman içinde hatları güçlendirip uygun konjonktürde Suriye’yi bölmeyi amaçlamaktalar.
Şahsen merkezi sistemin güçlü kalacağına inanıyorum.
Suriye’de güç; merkezde toplanacaktır. Türkiye de bunu istemekte.
Türkiye ve Şam hükümetinin istemediği hiçbir husus Suriye’de hayata geçmeyecektir.
Dikkat edilmesi gereken mesele; PKK kadrolarının tasfiyesi sürecinde olacaktır. Bu kadroların devlet içine yerleştirilmesi halinde FETÖ gibi kurumları çürütmesi ve paralel bir yapı oluşturmaları olası sonuç olacaktır. Sonrasında da Suriye’de iktidarı ele geçirmek için darbe yapmanın zamanını kollayacaklardır.
Ve-l hasılı kelam, PKK’lılar hiçbir şekilde devlet kurumlarında rol almamalıdır. Aksi takdirde Suriye’yi yeni sorunlar bekleyebilir.
Bu satırlarla birlikte Diriliş Postası gazetesine veda ediyorum. Sekiz senedir hür ve bağımsız iradeyle fikirlerimi bu sütunda ifade ettim. Gazete yönetimine, çalışma arkadaşlarıma ve kıymetli okuyucularıma teşekkürü bir borç bilirim. Yeni mecralarda buluşmak dileği ile.
Betül Soysal Bozdoğan / Diriliş Postası
Yorumlar2