Başörtüsü takarsa taciz ederiz
- GİRİŞ08.06.2009 14:45
- GÜNCELLEME08.06.2009 14:45
Karşı mahallenin sağ omzuna konup onların da sevap defterlerini tutayım diye tam içimden geçirirken bir baktım mahalle karışmış. Yiğit Bulut, 'Evrim teorisine inananlara inanamıyorum' dediği için o nazik beyefendiler ellerindeki kalemi sapana çevirip Bulut'un gözünü çıkarmak için yarışa girmişler bile.
Mahallenin kadınları durur mu onlar da ayakkabılarının topuğuyla büyük bir şaşkınlıkla kendini korumaya çalışan Yiğit Bulut'un kafasına kafasına vuruyorlar.
Nedir bu kalabalık diye biraz daha yaklaşınca ne göreyim? Bizim Ahmet Arsan cami duvarından kalkmış eline de bir puro almış evinin tam 'köşe'sindeki kavgayı penceresinden büyük bir keyifle izlemiyor mu.
Hani sen bizim mahalleden çıkmazdın, hani biz seni cami duvarında başka bir şey yapıyor sanırken 'yok valla oturuyorum' diye ağzında sakız gibi lafları eveleyip geveleyip dururdun, elinde sakladığın şeyin şarap değil tespih olduğunu söylerdin, yolun bu mahalleye düşmezdi yemin billah ederdin..
Peki şimdi o camda işin ne?
Tam bunları söylemek için kapısını çalmaya gidiyordum ki birden cep telefonum çaldı. Ümmügülsüm arıyor.
Heyecanlı heyecanlı 'Ahmet Hakan'ın kaldığı otelde kolu kırılmış, duydun mu?" dedi. Ardından da Hakan'ın ameliyat olduğunu ve ameliyattan sonra görüştüklerini sağlığının iyi olduğunu söyledi. Bana da selam göndermiş.
Obama'nın selamını aldım Ahmet Abimizin selamını almasam ayıp olmaz mı deyip "aleyküm selam" dedim içimden. Ama şimdi "kırık kolla köşe kapmaca oynamak zor olmayacak mı" diye de kendi kendime sormadan edemedim.
Yoksa bu hafta "kolum kırıldı" bahanesiyle köşesini "sınıra dayanmış" ama hala 'chili yememiş üçlü'ye mi yazdıracak? Başka hevesli 'çakma' grubuna mı yoksa? Doğrusu ben de sizin kadar merak ettim.
Ama bu hafta asıl merak ettiğim başka bir konu var.
Bu yüzden köşeyi kim yazacak kısmına -dua edin- takılmayacağım. Sadece merak ettim deyip bu mevzuyu burada kapatacağım... Çünkü beni asıl heyecanlandıran şey biraz önce Yiğit Bulut kavgasını seyrederken kafama takılan şu soru oldu:
"Karşı mahalleden hangi gerekçelerle adam kovulur?"
Buyurun bu sorunun cevabını birlikte görelim:
- EVRİM TEORİSİNE İNANMAYANLAR: Adı üstünde her ne kadar bilim adamları 'teori' dese ve çoğu da bu teoriye inanmasa da karşı mahalle bilimin bu olaya nasıl yaklaştığına kafayı takmaz. Kafayı 'teori'nin karşısında yer alan adama takar. Takınca da artık o adamın ne namusu kalır ne şerefi.
Öfkeyle ağza ne gelirse söylenir. Bu kavganın ortasına girip de kafası gözü kırılmadan çıkana bugüne kadar rastlanmamıştır. Ama bilimsel bir tartışma nasıl bir mahalle kavgasına dönüşmüştür bunu kimse açıklayamaz. Hatta mahalleyi 'araştırma bölgesi' olarak incelemeye gelen sosyolog ne antropologlar bile kafaları karışmış bir şekilde bir süre sonra mahalleyi terk etmek zorunda kalırlar.
Yeni bir kavga çıkana kadar olay kapanır, yaralara tuz basmak adetten sayılır.
- BAŞINI ÖRTMEYE KARAR VERENLER: Karşı mahallenin en büyük takıntısı başörtüsüdür. Aman mahalleden biri örtünmeye mi karar vermiş. Hemen yakın takibe alınır.
Başını nerede örtmüştür, neden örtmüştür, örtü başında kaç dakika kalmıştır gibi soruları önce ard arda sorarlar sonra da makinalı tüfek gibi cevaplarını sıralarlar:
Umre için havaalanına başörtülü gidenler, camiye örtüyle girenler, cenaze töreninin olmazsa olmazı siyah gözlükle birlikte takılan yarım başörtüler mahalle içinde 'suç unsuru' sayılmaz. Ama özel hayatında artık başörtüsü takacağını söyleyen biri mi çıktı, vay başına gelenler!
Tez zamanda ya başörtüsü çıkarılır ya da aklı.
Zaten mahalleliye göre aklı olsa başında örtü ne gezer. Aklı olmayana o zaman akıl vermek gerekir. Akıllandırmak için de en iyi yol tacizdir.
Taciz örtüsünü çıkarana kadar sürer.
Tacizden bunalan ya mahalleden taşınır ya da örtüsünü kamüfle eder. Mahallede aklını kaçırıp da hala başörtüsü çıkarmayan tipler kendi haline bırakılır. Mesela başörtüsü taktığı için yerden yere vurulan Necla Nazır durumu kurtarmak için Profilo Alışveriş Merkezi'nden aldığı siyah hırkasının kapüşonuna tek tek inciler dikmiş uzun süre mahalleliye çaktırmadan böyle gezmiştir.
Durumu çakanlar gene de çıkmıştır.
O zaman hemen onlara da dolabından peruğunu çıkarıp takmıştır. Ama kavgalar, tacizler bir türlü bitmemiştir.
Necla Nazır'ın mahalleliyle ikide bir girdiği kavgadan en çok bunalan ise kocası Ferdi Tayfur olmuştur ve sonunda çareyi evden kaçmakla bulmuştur. Necla Nazır ise bir kez daha kızının düğününde başını açmış kocasını eve dönmesi için ikna etmeye çalışmıştır. Olayın sonu meçhuldur.
- NAMAZ KILMAK İSTEYENLER: Namaz kılmanın suçtan sayıldığı bir gazetede son zamanlarda 'cami duvarı'nda gıcır keyifle oturduğunu söyleyen bir yazar türemiştir. 'Nur yüzlü' abimiz cami bahçesinden gelip köşesine sıcak mahalle bilgileri aktardığını iddia etmektedir.
Ya yazarın namaz kıldığı anlaşmasın diye başörtüsü çantasında gizleyen mesai arkadaşlarından haberi yoktur. Ya da cami duvarında oturduğunu söyleyerek birilerinden fena halde kafa buluyordur. Olayı aydınlatacak tek merci 'Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu' atasözünü bize bir kez daha hatırlatan sayın Ertuğrul Özkök'tür. Bakalım bu durumu nasıl açıklayacaktır.
- İÇKİ İÇMEYENLER: Erkekler için en zoru bu sınavıdır. İçki içmiyorsan ya 'kırklara' karışmışsındır ya da artık 'şakirt'sindir. Bunun için hemen ön araştırma yapılır.
Eğer Cerrahi Tekkesi'ne gidiyorsan şimdilik sorun yoktur. Ama yine de bizden söylemesi 'midem ağrıyor', 'bana dokunuyor' bahanelerini karşı mahallede kimse yutmamaktadır.
İçkili mekanlarda şarkı söylemek istemeyen Murat Göğebakan taşlarla mahalleden kovulmuştur.Yaşar Alptekin maskara edilmiştir. En iyisi ‘içki içmeyeceksen gel bu mahallede fazla dolaşma’ demek lazımdır.
/////////////
BAYAT MAHALLE BİLGİLERİ
İçimden bir ses 'kırık kola bir değnek değil üç değnek lazım olacak' diyor. Üç değnekle bir köşe hazırlamak hem zor hem kolaydır ama ben ilk acemiliktir deyip köşeye çabuk ısınmanız için 'kolay elde edilir mahalle' bilgisi gönderiyorum. Bu hafta rahatsınız arşiv taramak yok! Sağ omuzda gezen bir ‘melek’ten bu kadar iyilik olsun artık değil mi?
YAŞAR ALPTEKİN'DEN SÜNNET HATIRLATAN TİŞÖRT!
Bir zamanların ünlü mankeni Yaşar Alptekin hidayete erdikten sonra Üsküdar'da Prestij Alışveriş Merkezi'nin üst katındaki Teras Restoran'ı devraldı.
Dekorasyonunu kendi yaptı. Restoran için her şey düşünülmüştü bayanlar için bir mescit bile. Ama Alptekin ticaret işinde çok başarılı olamadı, mekan kısa sürede kapandı.
Alptekin de bu arada 'dönüş' hikayesini anlatan bir kitap yazmaya karar verdi. Lise mezunu bile olmayan Alptekin kitabın altından kalkamayınca bizim mahalleden gazeteci bir kız arkadaşımız yardıma koştu.
Kitap bittiğinde Yaşar Alptekin eski mahallesinin karşısına bu kitapla çıktı arkadaşımız da aldığı iki milyarla Bosna'ya uçtu, güzel bir tatil yaptı.
Kitap ilgi görmedi ama Hac dönüşü havaalanında giydiği ihramı ve boynundaki tespihi büyük ilgi gördü. Gazetelerde boy boy fotoğrafları yayınlandı.
İlginin ‘hidayete erme’ öyküsüne değil ‘giysi’sine olduğunu fark eden Alptekin’in aklına parlak bir fikir geldi. Erkanlarda hadis ve ayetler yazılı tişörtlerle boy göstermeye başladı.
Giydiği tişörtler kendi gibi hidayete ermiş Engin Noyan'ın firmasına aitti. 'Ben bunların daha güzeli yaparım' diyen Yaşar Alptekin şimdi hazırladığı tişörtlerle karşı mahallenin gençlerine tebliğ yapıyor.
Tişörtle tebliğ olur mu demeyin bence birer tane de siz giyin!
HANİ BENİM OLACAKTIN BAŞÖRTÜLÜ KIZ
Anadolu Rock müziğinin has delikanlısı Haluk Levent bir dönem gönlünü bizim mahalleden başörtülü bir kıza kaptırmıştı. Başörtüsü sorunlarının yeni başladığı yıllardı.
Haluk Levent o yıllarda bu aşkın rüzgarına kapılıp başörtülü kızlara destek için güzel bir de konser vermişti. Bütün mahallenin kızlarından tam not almıştı.
Her şey çok güzeldi iyiydi ama bu aşk ne yazık ki mutlu sonla bitemedi. Çünkü arkadaşımız bizim mahalleden başka biriyle evlendi. Haluk Levent ise "Hani benim olacaktın" şarkısını yazıp bizim mahalleye veda etti. Bu şarkı başörtülü kızlar arasında aşk hikayesinin eşliğinde yıllarca söylenip ve dinlendi. Ama kimse aşık olunan bu kızı deşifre etmedi.
Melek KANATLI / Haber 7
melekkanatli@gmail.com
Yorumlar8