Ali Taran işyerine mescit açtı, bir mescit de...
- GİRİŞ15.06.2009 13:27
- GÜNCELLEME15.06.2009 13:27
ALİ TARAN İŞYERİNDE MESCİT AÇTI BİR MESCİT DE HABERTÜRK'E LÜTFEN!
Pazar günü öğleden sonra hem sıcakların rehavetinden kaçmak hem de güzel bir mahalle yazısı yazmak için laptopumu alıp Eski Kafa'ya gittim.
Biraz arkadaşlarımla sohbet eder, o güzel yemeklerle karnımı doyurur sonra da değirmen taşının üstünde keyifli keyifli yazıma başlarım diyordum. Ama düşündüğüm gibi olmadı.
Kafede eski bir arkadaşıma rastladım. Eski Kafa'da eski bir arkadaşla karşılaşınca tabii ki sohbetimiz de doğal olarak hep 'eskiler'den oldu.
Söz dönüp dolaşıp başörtülü olarak karşı mahallede çalışan arkadaşlarımıza geldi. Arkadaşım, Nihal Bengisu'nun Habertürk'e geçtiğini duyduğundaki ilk şaşkınlığını anlattı.
Onu asıl şaşırtan şey Nihal'in karşı mahallede kalemiyle salına salına yazdığı yazılar değil de o dönemde verdiği röportaj olmuş.
Odasına koydurduğu mini barla mutlu mesut pozlar veren Nihal'in bu tavrı karşısında Fatih Altaylı'nın 'Biz de seni mümine bir bacı bilirdik' mealindeki sözünü nasıl da övünç meselesi yaptığına takılmış.
Oysa “Karşı mahalleye taşındım mini barımı açtım artık bu mahalledenim diye sevinen Nihal'in, Habertürk'te mescit açtırması çok daha eğlenceli olurdu” dedi arkadaşım ve bu mescit açtırma düşüncesine ikimiz de aynı anda çok sevdik.
Hem mescit açtırırsa mini bar meselesinden daha fazla gündemde kalmaz mı? Üstelik hep şikayet etmez miyiz, 'tam namazın ortasında bak aklıma ne geldi' diye.. Nihal de bardak bardak vişneli soda içse aklına gelmeyecek süper fikirler namazda aklına gelir bir çırpıda yazılarını yazardı.
Ayrıca mescit açtırırsa 'aramı iyi tutmak istiyorum' diye eski mahallesine yaptığı her ziyarette daha bir süksesi olurdu. Daha ne diyelim ki? Fikir bizden icraat Nihal'den...
Ama asıl bomba biz bu mescit işini konuşurken patladı. Meğer bir arkadaşımız karşı mahallede bu işin öncülüğünü yapmış bile. Yani bizim Nihal'in gündeminde olmayan mescidi Hilal, Ali Taran'ın iş yerinde açtırmış. Kime niyet kime kısmet deyip arkadaşımın anlattıklarına kulak verdim.
Grafiker ve ressam arkadaşımız Hilal, iş ararken Ali Taran'ın iş yerine de bir başvuru yapmış. Görüşmek için iş yerine davet edildiği zaman da başörtülü olmasının sorun olmadığını öğrenmiş.
'Peki namaz ne olacak' deyince de Hilal'in bu ihtiyacının da rahatça karşılayacağı ortamın sağlanacağını söylemişler.
Bu hikayeyi dinleyince son yıllarda alışveriş merkezlerinde faaliyete giren mescitler aklıma geldi. İstinye Park’ta bunun en güzel örneğini görmek mümkün.
Sanırım “Mescit” sözü hem laikleri ürküttüğünden hem de insanlara irticai bir faaliyet çağrışımı yaptığından olsa gerek “Dua Odası” tabelası koymuşlar.
O kadar nezih bir ortam ki. Zaten “Namaz”ın tam Türkçe karşılığı da. Kim düşündüyse güzel düşünmüş. Demek ki biz karşı mahalleye “Başımdaki örtüye aldanmayın vallahi biz de sizdeniz” kompleksiyle gittiğimizde odamıza mini bar konuluyor ama bu komleksi yenince çok daha sağlıklı bir ilişki kurulabiliniyormuş.
Neyse lafı fazla uzatmayayım, 'namaz vakti' deyip ben de müsadenizle cemaate yetişmek için kalkayım...
ESKİ KAFA'DAN NOTLAR
KIRIK KOLLA BİLE MAHALLEYİ YAZDI, GÖZLERİM YAŞARDI: Adettendir. Hasta olana önce bir “geçmiş olsun” demek lazım. Ama ben hem "Geçmiş olsun" hem de "Tebrikler" demek istiyorum. Çünkü hepimiz şahit olduk ki Ahmet Hakan / Ahmet Arsan için kalemi her şeyden çok daha önemli.
Hani iki eli kanda olsa koşarım misali, durmadı yazdı o da yetmedi telefonun bir ucunda kanal kanal nasıl düştüğünü en ince ayrıntısıyla anlattı. Hepimiz o anı yaşamış gibi olduk.
O acıyı taa içimizde hissettik. Ama dediğim gibi beni asıl etkileyen gözlerini açar açmaz 'nerede kalmıştık' deyip kalemine sarılması oldu. Bu azime hayran oldum ama biraz da itiraf edeyim bozuldum. Çünkü 'nasılsa bu hafta yazmaz' diye işi tembelliğe vurmuştum. Ama onu öyle kırık kolla köşesine kurulmuş 'arkadaşlar iyice deşifre oldum, mahalleye gelemem, evden de zaten çıkamıyorum.
Bakın kolum çok acıyor, hem hastaya hizmet sevaptır bana ne olup bittiğini mail atar mısınız' diye yazarken görünce bir an sapasağlam halime bakıp kendimden utandım.
Yüzüm kızara kızara yazımın başına oturdum.
ÇAKMA AHMET HAKAN'LARA ABA ALTINDAN SOPA: Ahmet Arsan bu, yine yerinde duramadı. Ne yaptı? Hemen hasta halinden faydalanıp durumu abartan “kolektif” arkadaşlarına aba altından sopa çıkarttı.
“Duyuyorum ki ‘çok gizli’ kurallarımıza uyulmuyormuş. Eski Kafa’ya gidip “Ahmet Arsan benim” deyip güzel kızlara hava atıyormuşsunuz?” mealinde kızlar size söylüyorum “kişiliklerim” siz işitin minvalinde bir de “Ahmet Arsan olduğunu kim söylerse lütfen şu maile bildiriniz” diyerek arkadaşlarına gözdağı verdi.
Çakma Ahmet Hakan'lara şimdiden duyurulur. O köşede kavga çıkacak ama sizi kimse ayıramayacak.
MEKANIN FAVORİSİ SELAHATTİN YUSUF: Eski Kafa'ya uğrayıp bizim mahalle dedikodusu yaparken merak ettim bu mekanın en favori isimlerini. Kim çıktı dersiniz? Tabi ki mahallemizin genç yakışıklı delikanlısı Selahattin Yusuf!.
Başörtülü kızlar Selahattin Yusuf'u dünya gözüyle görmek için bu mekana akın ediyor haberiniz olsun. Hatta işi abartan kızlar 'Acaba Selahattin Yusuf hangi saatlerde geliyor, ona göre gelelim' diye rezervasyon yaptırmaya bile kalkıyor.
Sıkı durun, mekanın ikinci popüler ismi ise Haşmet Babaoğlu. Kızlar neden Haşmet Babaoğlu'nu görmeye gelir diye düşündüm ve sonunda Selahattin'in 'kankası' olduğu için tanışmak istediklerine karar verdim.
Haşmet Abi yufka yüreklidir kızların akıttığı gözyaşlara dayanamaz belki Selahattin'le görüşmelerini sağlar kim bilir. Tabi bir dönem yazdığı aşk yazılarıyla da kızlarımızın gönüllerini fethetmiş olabilir.
EKSİ ARKADAŞLAR ARTIK ESKİ KAFA'DA: İLESAM'daki eski arkadaşlarıyla yeniden buluşma hevesinde olan pek çok yazar ve şairi Eski Kafa'da gördüm. Kemal Sayar, İlhami Atmaca, Hakan Albayrak, Şaban Abak gibi 90'lı yılların Beyazıt'taki favori mekanı İLESAM'da toplanan ekip artık buraya takılmaya başlamış.
Ahmet Hakan'ın kardeşi Fazıl Coşkun da mekana sık sık uğrayan isimlerden. Hatta İLESAM'ın vazgeçilmez elemanı Muhittin bile bir ara burada çalışmış. Ama nargile olmayınca Muhittin'e iş de çıkmamış.
ONE AJANS EKİBİ MEKANDA DERT YANIYOR: TRT'nin işlerini alan ve adı son günlerde yolsuzlukla anılan One Ajans'tan Mükremin Atmaca da Eski Kafa'daydı. Eski neşesi gitmiş yerini tedirginlik almıştı.
Akşam Gazetesi'nden Oray Eğin'in başında olduğu Odatv sitesinde çıkan haberler epey canını sıkmış. Odatv olayın üstüne daha fazla gitmesin diye konuşup anlaşınca biraz olsun rahatlamış. Oray Eğin acaba bu anlaşmayı hangi şartlarda nasıl yapıyor diye hemen arkadaşımla küçük bir hesap yaptık ve çığlık atmamak için ağzımızı iki elimizden kapattık.
Melek KANATLI / Haber 7
melekkanatli@gmail.com
Yorumlar9