Ayşe Arman örtününce neden 'ucube'ye döndü?
- GİRİŞ13.07.2009 11:25
- GÜNCELLEME13.07.2009 11:25
AYŞE ARMAN ÖRTÜNÜNCE NEDEN
'UCUBE'YE DÖNÜŞTÜ? BEN BULDUM!
Yaz geldi havalar ısındı herkes tatil bölgelerine akın etti.
Ben de fırsat bu fırsat hem tatil yapayım hem de o bölgelerden 'sıcak' haberler yazayım düşüncesiyle Gökçeada'ya uzandım. Gökçeada'ya ilk gelişimdi, gerçekten de arkadaşlarımın anlattığı kadar güzel bir yerdi.
Tatilimin son gününde bilgisayarımın başına oturup Gökçeada'ya tatile gelen bizim mahalleliyle geçirdiğimiz günleri yazmaya tam karar vermiştim ki bir de ne göreyim? Ayşe Arman tatile çıkmamı fırsat bilip örtünmüş bu da yetmemiş mahallenin tozunu dumanını attırmış.
Gerçi mahallede gezdiğini ilk gören Zaman gazetesinden Abdullah Kılıç olmuş. Ama Kılıç, müstear adıyla Ayşe Arman ile gözgöze gelme anını anlatmak isterken Ayşe mahalleyi terketmiş bile.
Hem de bir kız arkadaşıyla bu turu gerçekleştirmiş. Yanına Ahmet Abimizi değil de bir kız arkadaşını almasının hikmeti peki neymiş? Tabii ki Ertuğrul Özkök'ün ricasıymış. Çünkü anladığım kadarıyla haftalardır mahallesinden çıkmayan ama köşesinde 'bizim mahalle şöyle böyle' diye atıp tutan Ahmet Abimiz sonunda Ertuğrul Özkök'ü kuşkuya düşürmüş. "Bu adama o kadar para verip bu köşeyi teslim ettik. Acaba bizi kandırıyor mu?'' diye merak eden Özkök, Ayşe Arman'ı sarıp sarmalayıp mahalle turuna çıkarmış.
Ayşe Arman köşesine dönüp, tesettürden çıkıp yazısını tamamladığında -bizden söylemesi- Ahmet Abi artık o köşende öyle keyif çatmaya devam edemezsin. Atalarımız bile sanki senin bu durumunu düşünüp gerekli uyarıyı çok önceden yapmış; "Taşıma suyla değirmen dönmez" demişler.
Daha da ne desinler? Köşende yıldız yaptığın adamların anlattıklarıyla nereye kadar bu iş devam eder bir düşün? Hem böyle korkaklık yapıp mahalleye uğramazsan senin hakkında yapılan dedikoduları nereden duyacaksın?
Tvnet kanalında Murat Menteş'in müthiş buluşuyla (!) 'Ahmet Arsan' diye bağlanan arkadaşımızın köşelerde bununla övünmediğini nereden bileceksin? Murat Menteş'in 'Nasıl milleti kandırdık. Herkesin kafası allak bullak oldu" diye kanal yöneticileriyle çay içip hava attığının haberini kanalın bahçedeki o ak güvercinler mi gelip sana ulaştıracak?
Hem ilk duyduğun dedikoduya hemen dalma. Yoksa havuza değil bir havuz resmine çakılırsın. Öyle bir düz liseli bir imam hatipli olursun. Yılların cemaat.com sitesi senin kaleminde birden bire moda olur. Meksika Sınırı ise iki hafta içinde bir moda olur bir demode. Cüppeli ile ilgili sadece internet sitesindeki okuduklarında kalırsın.
Kıpırda Ahmet Abi kıpırda biraz! Mesela Cüppeli Ahmet Hoca bu kadar gündemde iken bir gün onun peşine takıl. Emin ol miskin miskin hocanın internet sitesini tıklamaktan daha güzel bir gün geçirirsin. 'Aman şimdi bu sıcakta Cüppeliyi nereden bulurum" diyorsan üşenmeden sağ avucunu aç hemen bir kroki çizeyim.
Bilirsin Cüppeli Ahmet Hoca bir Fatih'te görünür bir Beykoz'da. Bir an orada bir an burada görünmesini hocanın 'kerameti' sanma. Keramet hocada değil iki yakadaki hanımlarında. "Eski hanım eski semtimde kalsın yenisiyle yeni semte taşınayım" diye düz mantık yürüten hocamız hem cemaat ehlini görmek hem de hanımıyla görüşmek için sık sık Fatih'e gelir.
Acarkent'te görenler ne yapar bilemem ama Fatih'te bir film yıldızı gibi karşılanır.Mesela geçen haftalar Kömür Lokantası'nda çorba içerken Cüppeli Hoca'yı gördüm. Garsonlar işlerini bırakmış hocayla hatıra fotoğraf çekilmek için birbirleriyle yarışıyorlardı. Cüppeli ise bir film yıldızı edasıyla öyle pozlar veriyordu ki gülmemek işten değildi.
İsmail Ağa cemaatinde korkuyla gezdiğini söyleyen Ayşe Arman keşke Kömür Lokantası'na da uğrayıp bu sahneyi görseydi. Etrafında hayran kitlesine gülücükler dağıtan bu adamla kesin aynı fotograf karesine girer seni de işinden ederdi.
Bu fotoğraf karesine kafasını sokamayan Ayşe 'cendereye sokulmuş gibi oldum' dediği başörtülü kafasını mahalleye uzattı. Ama mahalleli bu meraklı kafanın üstündeki örtüyü beğenmedi. Başörtülü bir hanımdan çok örtünmüş bir travestiye benzetildi. Sonuç olarak da mahallenin ortak kanaati, 'Aman Ayşe örtünmesin. Örtünme şekli de niyeti de bu kadını fena çirkinleştirmiş!' oldu.
Peki bu ortak kanaate varan mahalleli Ayşe Arman'ın örtüsü hakkında ne yorumlar yaptı. Burada sadece bir kaçını yazayım. Gerisini Ayşe Arman ve arkasındaki koro ekibi tamamlasın:
TEKBİR GİYİMDEN VAROŞLAN GİYİNİR: Örtünürken seçtiğin kıyafetlet tek kelimeyle rezaletti. Bir de övüne övüne Tekbir Giyim'den aldığını söylüyorsun. Tekbir Giyim'den bizim mahallenin varoşları giyer. Onlarda senin karşı mahallede gezdiğin mekanlara takılmazlar.
BONEYLE KULAK KAPATILMAZ: Boneyi kulakları kapatarak takan bir başörtülü olarak tarihe geçtin hepimiz seni tebrik ediyoruz.
ÇİRKİN OLMAK İÇİN Mİ ÖRTÜNDÜN: Soyunurken 'güzelliğini ortaya serme' gayretin örtünürken 'çirkinliğini ortaya serme' gayretine dönüşmüş. O ne rüküşlük öyle. 'Benim gibi güzelliğini soyunarak aleme tastik ettirmiş biri bile bakın örtündüğünde nasıl bir 'ucube'ye dönüşüyor ' düşüncesini galet başarılı bir dille mahallenin kadınlarına anlatmışsın..
Artık senin o resimlerini gören mahallenizden kimse örtünmeye cesaret edemez.Aynı zamanda eşine ve o saygın ailesine de 'Bakın ben gazeteciyim, hem örtünürüm hem açılırım' mesajını gayet güzel ilettin. Onlar da eminim seni böyle gördükten sonra 'Aman Ayşe soyun o daha iyi bir fikirmiş!" diye artık sana destek verirler. Homurtular da böylece kesilmiş olur.
SENİ TANIMAK İÇİN NERENİ GÖRMELERİ GEREKİYOR: Yazında itiraf ediyorum en çok örtündüğün için seni tanımayanlara güldüm. Kayınpederin, arkadaşın, kafedeki ahbapların seni görüp tanımamışsa Ayşe bu ayıpla ne kadar yaşarsın bilemem valla!
Göğüslerin, bacakların ve saçların mı senin kim olduğunu ele veriyor çevrene? Oysa bizim mahallele de insanları yüzlerinden tanırız. Bu yüzden başımız açık da olsa havuzda da olsak kimse hafıza kaybına uğramış gibi yüzümüze bakmaz. Bir şaşkınlık tamam ama 'benim ben' diye çırpındıkça hala kimsenin seni tanımamaş olması biraz tuhaf.
Örtünmeye karar veren hiç kimse birden bire 'tanınmaz bir nesne'ye dönüşmedi. Seni tanımlayan uzuvlarla bizimkiler anlaşılan farklı. Başka mahalleli olarak ne diyebilirim ki?
ÖRTÜNLE BİR DE ÜNİVERSİTEYE GİR: Başörtünle mahallede toz attırdığını duyan bizim mahalleli seni bu şekilde üniversite de görmek istedi. Üniversite kapısından örtülüsün diye çevrilmek emin ol Reina'nın kapısından çevrilmek gibi eğlenceli olmuyor. Bu işe başkoydun, niyetin de halis ise bir dene deriz. Başka birşey de demeyiz.
------
HİÇ BUNLARI KENDİNE DERT ETMEYE DEĞER Mİ?
Ahmet Arsan'ın köşesine verdiği desteklerden dolayı adı kah bu köşede kah öbür köşede övgüyle bahsedilen İsmail Kılıçarslan'ın 4 yıl önce cemaat.com sitesinde başörtülü kızların evlenme meselesiyle ilgili yazdığı yazı Ahmet Hakan'ın tavasında ısıtılıp yeniden servis edildi.
'Afiyet olsun!' demek yerine 'Aman bu bayat yemekten kimse yemesin yoksa midesi fena bulanır" diye bağırmak istiyorum. İçine biraz Kadir Topbaş'ın biraz Bülent Arınç'ın açık gelinlerinden doğrayıp katsalar da kimse bu bayat yemeğe lokmasını uzatmasın.Zaten bizim mahallenin kızları 'baştaki örtüyle' 'koca bulma' arasında kurulan 'yedi benzerliği bul' bulmacasından fena halde sıkılmış durumdalar.
Üniversitede sınıflarına ya da iş yerlerine örtürüp geldikleri ilk günlerinde "hayırlı olsun!" diyenlenlerin biraz sonra köşede 'koca bulmak için örtünmüş' fısıltılarına aldırmayıp örtünmeye nasıl devam ettilerse 'başörtüleri yüzünden evde kaldı" tartışmalarıyla da başlarını açmayacakları bir gerçek. O zaman bu bayat yemek neden hala ortada?
Benim başörtülü kızlara koca bulma derdine düşmüş 'müthiş ikili'ye önerim alın yemeğinizi başka masaya oturun. Mesela bakın şu yan masada 'başörtülü eşimi ya da nişanlımı başı açık biri için terk eder miyim?'' konusu tartışılıyor. Tam size göre! Bence erkek erkeğe bu çok daha 'derin' konuyu ele alın. Öneri benden, yazması sizden... Hatta isteyen eski sevgilisinden helallik bile alabilir.
Melek KANATLI / Haber 7
melekkanatli@gmail.com
Yorumlar38