Anneler başörtülü, babalar imam hatipli, çocuklar Robert Kolejli
- GİRİŞ03.08.2009 22:38
- GÜNCELLEME03.08.2009 22:38
Büyük amcam, akşam haberleri seyrederken ÖSS'de imam hatiplilere yönelik katsayı uygulamasının kalktığını duyunca ellerini göğe açıp 'İmam hatipli mağdur gençlerin yüzünü güldüren yüce Rabbim, Yusuf Ziya Özcan'ın yüzünü de güldür" diye öyle içten dua etti ki evde imam hatipli olan olmayan herkes hep birlikte 'aminnn!' diye duaya icabet etti.
Bu içten duadan sonra YÖK başkanının yüzünde güller açtı mı bilemem ama bizim evin havası anında değişti. Mesela daha az önce başlayan "içerde mi mutfakta mı yemeği yiyelim" tartışması bir anda unutulup gitti.
Birden herkesin en çok merak ettiği mevzu imam hatip liselerine ilginin yeniden artıp atmayacağıydı. Yemek konusu gündemden düşünce de evin büyüğü olarak annem hepimizi balkon masasının etrafında topladı. Yemekler yenirken hala katsayı uygulaması tartışılıyordu.
Onlar tartışırken ben de masa başında küçük bir eğitim tablosu çıkardım. Masada en hararetli sohbete katılan çoğunluk imam hatipli ilk iki kuşaktı. Mevzuya az yemeğe daha fazla ilgi gösteren üçüncü kuşak arasında ise imam hatipli kimsecikler yoktu.
Üstelik bu masa başında kaşla göz arası çıkardığım bu istatistiki bilgi sadece bizim eve ait değildi. Bizim mahallenin genelinde bu tablo hemen hemen aynıydı. Son 10 yılda bizim mahalledeki eğitim tablosu değişmişti. Peki bu nasıl bir değişimdi. Neler olmuştu? Bakalım görelim:
İMAM HATİPLİ BABA ÇOCUĞUNU GALATASARAY LİSESİNE YAZDIRIYOR
Babası ya da annesi imam hatipli olan ama çocukları Robert Koleji ya da Galatasaray Lisesi’nde okuyan kaç aile tanıyorsunuz? Ya da Anadolu ve Fen liselerinde çocuklarını gönderen kaç imam hatipli aile var çevrenizde? Bu ailelerin sayısı nasıl da arttı değil mi?
Oysa bundan 10 yıl öncesine kadar eğitimli, eğitimsiz, zengin fakir muhafazakar kesim, SBS’de derece yapan çocuğunu Anadolu İmam Hatip liselerine yazdırırdı. En popüler olanı da hiç şüphesiz Kartal Anadolu İmam Hatip Lisesi’ydi.
Bugün tablo değişti. Kariyer basamaklarını ‘imam hatipli’ yaftası yüzünden çıkamayan, iş kapıları yüzüne kapanan babalar ‘benim yaşadığımı o yaşamasın’ tedirginliğiyle çocuğunu düz liselere yazdırdı. Tıpkı başörtüsü sorunu yaşayan kesimin kızlarının örtünmesine izin vermemesi gibi. Ne çabuk değişti her şey değil mi?
HER MAHALLEYE BİR ÖZEL OKUL
Muhafazakar kesimin yoğunluklu yaşadığı semtlerde son 10 yılda özel okulların sayısı hızla arttı. Bunun en önemli sebebi, imam hatiplerin önü kapanınca ailelerin ‘çocuğumuzu bizim arkadaşlarımız eğitsin, benim dünya görüşümü paylaşan anne babanın çocuğuyla sırasını paylaşsın’ kaygısıyla bu okulları tercih etmeleriydi. Ama özel okullara olan bu ilgi muhafazakar kesim içinde sosyal bir sınıf farkı oluşturdu. Zenginler ve yoksullar sınıfı önce okullarda çocuklar arasında boy gösterdi. Ne acı!
Şimdi bu tabloya bakınca insan ister istemez merak ediyor, katsayısı adaletsizliği kalksa da 10 yıl içinde mantar gibi çoğalan özel okullardan kim çocuklarını alıp imam hatiplere gönderecek? Ya da SBS’de Türkiye derecesi yapan çocuğun kolundan tutup eskisi gibi kim Anadolu İmam Hatip liselerinin kapısını çalacak?
Doğrusu bu sorunun cevabını en çok ben merak ediyorum. Hep birlikte bakalım, görelim...
HAYRUNNİSA GÜL FATİH’E LAHMACUN YEMEĞE GELDİ
İyi lahmacunun kokusu taa Ankara'ya ulaşır desem ve ardından da Cumhurbaşkanımızın eşi Hayrunnisa Gül'ün lahmacun yemeğe kızıyla birlikte Fatih'e geldiğini söylesem ne dersiniz?
Ahmet Abimiz mahallesindeki o cafcaflı mekanlarda elinde kalem eski mahallesinden bir tanıdık sima bekleye dursun Hayrunnisa Hanım Fatih'e gelip o mis kokulu sarmısaklı lahmacunundan iki tane yedi bile.
Fatih’te belgesellere bile konu olacak kadar nefis lahmacunlar yapan Özkilis'i bilen bilir. Buraya yolu düşenler damak tadına düşkün olan ünlüleri Fatih'in bu arka sokağındaki küçük ve salaş mekanda görünce hiç şaşırmaz hatta.
Mesala hafta sonu kapıda sıra olmuş jiplerden içerde ise ünlü simalardan geçilmez. İşte biz de bu hafta lahmacunlarımızı ısmarlamış buz gibi köpüklü ayranımızdan içerken ‘bugün bakalım buraya kim gelecek’ diye geyik çevirirken Hayrunisa Gül’ü karşımızda görmeyelim mi? Önce gözlerimize inanamadık tabi. Ama Hayrunnisa Hanım öyle doğaldı ki sanki Cumhurbaşkanının eşi değil de sokağın başındaki apartmadan arkadaşıyla birlikte lahmacun yemeğe gelmiş gibiydi.
Afiyet olsun deyip yanından geçtik. Tabi lahmacunu beğenip beğenmediğini utanıp soramadık. Dayanamayıp buradan sorsak ayıp olur mu acaba?
ELİF ŞAFAK’I HANGİ ŞEYH AŞK’TAN SINIFTA KOYDU
Hayrunisa Gül deyince nedense aklıma Elif Şafak geldi. Galiba bir röportajında Elif Şafak’ın son kitabı Aşk romanını çok beğendiğini anlatmasından dolayı bu çağrışım beynimde yaşandı.
Sadece Gül ailesi mi bu romana hayran kaldı? Tabi ki değil. Son zamanlarda Şafak’ın Aşk romanı muhafazakar kesimin elinden düşmüyor..
Hatta AK Parti tarafından düzenlenen ‘Kütüphane Söyleşileri‘nde bir erkek okuyucu Şafak’a kitabının ‘pembe’ kapağından duyduğu rahatsızlığı dile getirince, muhafazakar erkekler için yayınevi bu defa koyu gri bir kapakla romanı yeniden bastı. Yani anlayacağınız yayınevi bile farkında, edebiyat çevrelerinin dudak büktüğü Aşk kitabı bizim muhafazakarların el kitabı oldu.
Satışları bu camia patladı. Ama kitabı en ağır dille eleştiren de yine bizden biri oldu. Tasavvuftaki ‘aşk’ olgusunu alıp içinden kendine malzeme çıkaran Elif Şafak’ın bu yaptığını çirkin gören Cerrahi Tekkesi’nin saygıdeğer şeyhi Tuğrul İnançer, pazartesi sohbetinde bu romanı fena halde eleştirdi. Aşk’ı alıp içinden ‘oyuncak bir kitap’ çıkaran Elif Şafak bakalım bu eleştiri karşısında yüzü kızarıp özür dileyecek mi?
FENERBAHÇELİ NECMETTİN ERBAKAN AHMET ARSAN’A KARŞI
Ahmet Abi bu bir geleneğe dönüştü farkındayım. Ama ne yapayım elimde değil.
Yine son sözüm sana. Önce geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Ardından da Erbakan Hoca’nın seni her yerde aradığını bilmeni istiyorum. Hocayı geçen hafta Trabzonsporlu yapmışsın. Hoca buna çok bozulmuş. ‘Benim Fenerbahçeli olduğumu bizim mahallede bilmeyen mi var hala?’ diye yarı şaka yarı ciddi etrafındakilere sormuş.
Onlarda durumu izah etmiş. Karşı mahalleye geçince kafanın karıştığı hükmüne karar verip bu konuyu kapatmışlar. Onlar konuyu kapatınca sen de yanlış yazınca bu durumu düzeltmek yine ‘mahallenin melek kızı’na kaldı. Bu iyiliğimin karşısında artık bir dua beklerim. Hastanın duası makbul olur ne de olsa!
Melek KANATLI / Haber 7
melekkanatli@gmail.com
Yorumlar5