Kırk satır mı kırk katır mı kimi savunacaksın Sayın Kılıçdaroğlu ?

  • GİRİŞ15.04.2020 11:40
  • GÜNCELLEME15.04.2020 13:34

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’yu istifaya götüren sokağa çıkma yasağının ilan edilmesindeki zamanlama hatasında, kusur veya suçlu kim? Tartışmaları hepimizin malumu. Her ne kadar Sayın Soylu’nun korona tedbirleri kapsamında sokağa çıkma yasağının geç açıklanması ve yaşanan izdihamlar nedeniyle yapılan eleştirilerde sorumlu olduğunu kabul edip istifasını sunması bile CHP zihniyetini tatmin etmemişti. İstifanın üzerinden 2 saat geçmeden Kılıçdaroğlu bir TV kanalında yaptığı açıklamalarda sokağa çıkma yasağı kararını tek başına Süleyman Soylu’nun alacağına inanmadığını, bu konuda nihai söz sahibinin Erdoğan olduğunu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı kurtarmak için Sayın Soylu’nun istifasını anlayışla karşıladığını belirterek örtülü olarak Erdoğan’ı sorumlu tutmuştu. CHP’nin bazı parti temsilcileri de “Soylu kurban edildi” iddiasında bulunmuşlardı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İçişleri Bakanı Soylu’nun siyaseten bir sorumluluk üstlenerek gösterdiği hassasiyeti takdirle karşılayıp istifasını kabul etmemesi, CHP’nin bu iddialarını çürütmesi ötesinde istifanın iddia edildiği gibi bir oyun olmadığını da gözler önüne sermişti.

 

 

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun devletin işleyişini bilmediği düşünülemez şüphesiz. Ancak bu işleyişi tanımamakta ısrar edip, Sayın Soylu’nun istifasının Cumhurbaşkanı tarafından onaylanmasını beklemeden istifa hakkında yalan yanlış hüküm yürütmesi de en azından siyasi etik açısından yakışıksız sanırım. Bir de kendisi ile yapılan TV programında CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’na Halk TV’nin dezenformatik gazetecilik zihniyeti ile ilgili bir tek soru bile sorulmamış olması da enteresan doğrusu. Zira Halk TV ile CHP arasındaki kurumsal ilişkinin boyutları ve bu konuda Kılıçdaroğlu ile ilgili ciddi iddialar bugüne kadar cevaplanmadı nedense!!!

KİBİR ABİDELERİ

 

 

Kamuoyu Kılıçdaroğlu’ndan bu soruların cevabını beklerken en iyi savunma saldırıdır taktiği ile hareket eden CHP Genel Başkanı Twitter hesabından yaptığı videolu paylaşımda, “saray beslemesi bazı yazarların” hafta sonu uygulanan sokağa çıkma yasağının ilanın hemen ardından alışveriş için sokağa çıkan vatandaşları aşağıladıkları ve hakaret ettiklerini savunarak bu yazarları ‘kibir abideleri ’olarak ilan etmesi ‘çevir kazı yanmasın ‘deyimi ile uyumlu bir davranış biçimi sanırım. Kılıçdaroğlu videolu paylaşımda hızını alamayarak, “vatandaşın hakkını ve hukukunu savunmanın kendisinin görevi olduğunu” belirterek “bu ülkede hiç kimse benim vatandaşıma hakaret edemez” söylemi de siyasetin çirkin yüzünün nerelere uzandığının açık bir tezahürü olarak kayda geçti.

BAŞARILI MÜCADELEYE DARBE VURULDU

Aslında köşe yazımızın başlığını, “Kılıçdaroğlu hangi vatandaşları kime karşı neden savunacak” olarak atmamız gerekirdi. Zira Koronavirüs Kovid-19 salgını 180’den fazla ülkede yaklaşık 2 milyon insana bulaşmışken vefat edenlerin sayısı 110 bine yaklaşırken, Türkiye’de, Kovid-19 salgınına karşı başarılı bir mücadele veren Sağlık Bakanı Koca’nın başkanlığındaki Bilim Kurulu üyeleri, yasağın duyulduğu ilk andan itibaren yurttaşların maskesiz ve eldivensiz bir şekilde sokağa çıkarak market ve fırınlara akın etmesi ve sosyal mesafenin ortadan kalkmasını bugüne kadar salgına karşı verilen başarılı mücadeleye darbe vurduğu şeklinde değerlendirmişti. Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Tevfik Özlü ise, sokağa çıkma yasağı kararı ardından yurttaşların market, büfe ve bakkallara akın etmesi ile ilgili değerlendirmesinde, “İyi gidiyorduk, ama bugünkü karar sonrası sokağa taşan insanların etkilerini maalesef birkaç hafta sonra acı şekilde yaşayacağız. Gelen görüntüler çok vahim, gerçekten çok üzgünüm” değerlendirmesinde bulunmuştu. Demek ki sokağa çıkma yasağı kararı ardından market, fırın, büfe ve bakkallara maskesiz ve eldivensiz akın eden yurttaşlarımızı bekleyen en önemli tehdit Kovid-19 salgınına yakalanmaktır. Bu salgına yakalanan yurttaşlarımız istemeden kaç bin kişiye bu ölüm virüsünü bulaştıracaklardır. Bilinmez ama bilinen gerçek ise Kılıçdaroğlu’nun vatandaşlarımızın hakkı hukukunu koruma sözünün ne kadar anlamsız ve boş olduğudur. Zira bir tarafta hakaret ve aşağılama diğer tarafta yetkililerin ve bilim adamlarının ikazlarını gözardı ederek virüsü hem kendine hem de başkalarına bulaştırma ve ölüm tehdidi yaratma riski taşıyanlar.

Kırk katır mı kırk satır mı kimi savunacaksın Sayın Kılıçdaroğlu?

Yenişafak

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat