AB ve ABD Türkiye ile yeni sayfa açmak ister mi?

.

  • GİRİŞ03.01.2021 09:00
  • GÜNCELLEME03.01.2021 09:00

2021’e dış politikada Batı ile ilişkilerimizin yeniden şekillendirilmesi tartışmasıyla girdik. İşin arka planında ekonominin yattığı söyleniyor. Türkiye’nin AB ülkeleri ve ABD’nin vereceği olumlu sinyallerle ekonomi alanındaki zorlukları daha kolay aşacağını düşünenler nispi bir ‘yumuşamanın’ kaçınılmaz olduğunu savunuyorlar.
İlk bakışta kulağa hoş geliyor: ‘Türkiye Batı ile ‘yeni bir sayfa’ açmak için bir takım adımlar atacak, Batı dünyası buna karşılık verecek, oluşan ılıman iklim uluslararası finans çevreleri ve yatırımcılar tarafından olumlu karşılanacak, Türkiye’nin kredi notu yükselecek, doğrudan yabancı yatırımlar artacak, istihdam genişleyecek, enflasyon düşecek, Türkiye’nin Batı içindeki konumu sağlamlaşacak’ deniliyor.
Böyle bir sebep-sonuç ilişkisi kurabilmek için evvela Batı ile bu noktaya nasıl geldiğimizin iyi tahlil edilmesi gerekir. Türkiye’de 17-25 Aralık, Gezi, 6-7 Ekim, 15 Temmuz hiç yaşanmamış ve Batı’yla yaşanılan güven bunalımı sadece Türkiye’den kaynaklanan sebeplerle ortaya çıkmış gibi yapılan yorumlar gerçeklikten çok uzak.
Cumhuriyet tarihi boyunca Türkiye’nin müttefiklerini –uluslararası hukuka uygun girişimlerinde- yüzüstü bıraktığı tek bir örnek bile bulamazsınız. Müttefiklerinin Türkiye’yi yalnız bıraktığı hatta ‘arkadan vurduğu’ olayların listesi ise sayfalarca sürer.
AB; Kıbrıs meselesinin çözümünü reddeden GKRY’yi üyeliğe almamış olsaydı, müzakere fasıllarının sekizini GKRY gerekçesiyle, diğer beşini de sudan sebeplerle dondurmamış olsaydı, geri kabul anlaşmasına rağmen vizeleri kaldırmamak için direnmeseydi, Suriyeli sığınmacılar için verdiği sözleri tutsaydı, Doğu Akdeniz’deki hukuksuz girişimlere destek olmasaydı, ABD; Suriye’de PKK’ya açık destek vermeseydi, 15 Temmuz darbe girişiminde ‘taraflardan’ söz etmemiş olsaydı, FETÖ’yü terör örgütü ilan etmiş ve elebaşını Türkiye’ye iade etmiş olsaydı, Türkiye’ye Patriot hava savunma sistemlerini satsaydı, Türkiye’yi kurucu ortağı olduğu F-35 projesinden çıkarmasaydı ve daha birçok hadise yaşanmamış olsaydı, Türkiye’nin Batı’ya güvensizliği bu derece yükselmezdi.
ABD ve AB yönetimlerinin yukarıdaki tutumlarından vazgeçeceklerini ben şahsen düşünmüyorum.
Mesela yeni ABD Başkanı Joe Biden, ‘Hata etmişiz. YPG-PYD ile ilişkilerimizi tamamen kesiyoruz. Müttefikimiz Türkiye’nin terörle mücadelesinin yanındayız’ mı diyecek?
Ya da AB’nin yeni dönem başkanı Portekiz Başbakanı Antonio Costa, ‘Türkiye ile üyelik müzakerelerine 2016’da kaldığımız yerden devam edeceğiz. Türk vatandaşlarına uygulanan vizeyi de haziran bitmeden kaldıracağız’ açıklamasını mı yapacak?
Hayır. Bunlar olmayacak.
AB ülkelerindeki aşırı sağ siyasi söylemlerin Türkiye düşmanlığından beslendiği ortadayken ve ABD Kongresinde S-400’den Doğu Akdeniz denklemine kadar birçok konudaki baskı ve çıkar grupları Türkiye’ye karşı cephe almışken, ümit ettiğimiz o ‘ılıman iklim’ meydana gelmeyecek.
Türkiye’nin terörle mücadelede kazandığı büyük başarılar, savunma sanayiinden enerjiye kadar birçok alanda dışarıya olan bağımlılığının azalması, bölgesinde ve küresel seviyede nüfuzunun artması, bugüne kadar Batılı müttefiklerimizin ‘yüksek takdirlerine’ mazhar olmadı ki, bundan sonra neden olsun?
Her fırsatta Türkiye’yi tökezletmek için gayret içinde olan çevrelerin görünürlüklerinde artış var. Atlantik Konseyi’nin 2021 yılı tahmin raporunda Türkiye’yi Batı çıkarları için yüksek risk olarak tanımlaması, birçok Batılı stratejik düşünce(sizlik) kuruluşunun vizyonsuzluk illetiyle malul olduklarının çarpıcı örneklerinden sadece biri.
Türkiye’nin AB ve ABD’ye yönelik tüm samimi ve iyi niyetli teşebbüsleri, muhataplarımızın karar alma mekanizmalarındaki etkili aktörlerin süzgecinden geçecek. Bu da, samimiyetle uzattığımız eli aynı samimiyetle tutmalarını zorlaştıracak. Yıllar önce Türkiye’nin AB ile müzakereleri başlarken sarf edilen, ‘önce uyutalım sonra unutalım’ anlayışından vazgeçildiğine dair bir emareyi ben maalesef göremiyorum.
Batı ile samimi bir ‘yeni sayfa’ ne zaman açılır biliyor musunuz?
Batılı yönetimler Türkiye’nin yükselişinin artık durdurulamayacak noktaya geldiğini ve Ankara’nın dostluğuna her zamankinden daha fazla ihtiyaçları olduğunu anladıkları zaman. Türkiye ile iş birliğini güçlendirmelerinin kendi çıkarlarına uygun olduğunu fark ettikleri zaman.

TÜRKİYE GAZAETESİ

Yorumlar3

  • ahmet bilgiç 3 yıl önce Şikayet Et
    aynen katıılıyorum hocam
    Cevapla
  • İbrahim Alkılıç 3 yıl önce Şikayet Et
    Altına imzamı attım.
    Cevapla Toplam 7 beğeni
  • Hasan Gürdoğan 3 yıl önce Şikayet Et
    Çok güzel ve yerinde tespitler tebrik ederim hocam
    Cevapla Toplam 7 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat