Şayet

.

  • GİRİŞ21.02.2021 10:37
  • GÜNCELLEME21.02.2021 10:39

11 Eylül 2001’deki acımasız terör saldırılarından sonra Türkiye "Şayet bu saldırıları gerçekleştiren El Kaide ise, bu örgütü güçlü bir şekilde kınıyoruz" demiş olsaydı; 11 Eylül 2012 ABD’nin Libya Büyükelçisi Bingazi’de hunharca öldürüldüğünde Türkiye "Şayet bu suikastı Ensar el Şeria düzenlediyse, bu örgütü güçlü bir şekilde kınıyoruz" açıklamasını yapmış olsaydı; 6 Ocak 2021’de ABD Kongresini basanları Başkan Joe Biden yerli teröristler olarak nitelendirdiğinde Vaşington’daki Türk Büyükelçiliği "Şayet bu baskını yapanlar teröristse, bu teröristleri güçlü bir şekilde kınıyoruz" şeklinde Tweet atsaydı, bu açıklamaları okuyan bir Amerikalı acaba Türkiye hakkında ne düşünürdü? "Bu ülke nasıl müttefik?" diye sormaz mıydı?

Gara’da 13 vatan evladının terör örgütü PKK tarafından kalleşçe şehit edildiği bilgisi Türkiye’nin resmî makamları tarafından paylaşıldıktan sonra bu eylemi kınayan bir açıklama yapan ABD Dışişleri Bakanlığının şart kipiyle cümle kurmasının mantıklı hiçbir açıklaması yok. PKK, ABD tarafından terör örgütü olarak tanındığına ve Türkiye’nin teröre karşı mücadelesine destek verildiği evvelce birçok ABD yetkilisi tarafından dile getirilmiş olduğuna göre, okuyanlarda farklı çağrışımlar yapacağı şüphe götürmeyen bu açıklamanın sıradan bir hata olduğuna inanmak da pek kolay değil.

Amerikan Dışişlerinin bu açıklamasının ardından farklı kesimlerden birçok insan şöyle yorumlar yaptı:

-Zaten Kuzey Suriye’de PKK-YPG’yi destekleyen ABD yine teröristlerin yanında yer aldı.
-Herhâlde Amerikalıların bildiği bir şey var. Belki de 13 vatandaşımızı PKK öldürmedi.
-Amerikalılar PKK ile irtibattalar. Onlardan gelen "biz yapmadık" mesajını ciddiye alıyorlar.

-ABD’nin Türk hükûmetine hiç güveni kalmadığı için PKK’nın bu terör eylemiyle ilgili açıklamaya bile şüpheyle yaklaşılıyor.

Türkiye’nin tepkisi gecikmedi. ABD Büyükelçisi Dışişleri Bakanlığına çağrılarak bu açıklamadan duyulan rahatsızlık en sert şekilde dile getirildi. Ertesi gün Türkiye ve ABD dışişleri bakanları arasında yapılan görüşmeden sonra, ABD söz konusu hunharlığın "PKK tarafından yapıldığının doğrulandığını" içeren bir açıklama yaptı.

Biden yönetime geldiği günden bu yana Türkiye ABD ile tüm konuların ele alınacağı, ikili ihtilafların diyalogla aşılacağı yepyeni bir süreci başlatmak için hazır olduğu mesajını veriyor. "İki müttefik" arasında, müşterek tehditlere karşı etkin iş birliğinin ve küresel problemler karşısında dayanışmanın kuvvetlendirilmesinin gereğinin altı çiziliyor. Esasen Biden’ın dış politika öncelikleri arasında yer alan "transatlantik bağın yeniden inşası" da, Türkiye ile ABD arasında hızlı yakınlaşmayı gerektiriyor. Hâl böyle iken, Suriye’nin kuzeyinde PKK-YPG’nin Türkiye tarafından etkisizleştirilmesini içlerine sindiremeyen ve ne pahasına olursa olsun -15 Temmuz’da "yarım kalan" işi tamamlayarak- Türk hükûmetini devirmeye yeminli bir grubun varlığı, Türkiye’nin ve ABD’nin ortak faydasına olacak olumlu adımların önünü tıkıyor.

Aklıselim sahibi Amerikalılar, küresel rekabetin derinleştiği bir ortamda Türkiye’nin ABD için ne anlam ifade ettiğinin farkındalar ve bunu da her fırsatta ifade etmekten geri durmuyorlar. Ama Türk hükûmetine karşı PKK ve FETÖ ile iş birliğine girmekten bile çekinmeyen kitlenin, neredeyse rutinleşmiş olumsuz Türkiye mesaisi karşısında etkisiz kalıyorlar.

Görevdeki ilk bir ayında dış politikada çok ses getirecek bir açılım yapmayan Başkan Biden’a bu noktada büyük bir sorumluluk düşüyor. ABD Başkanı’nın kısa süre içinde Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yapması beklenen görüşmede kullanacağı dilin ortak çıkarları önceleyen, teröre karşı dayanışma vurgusu taşıyan ve en önemlisi Türkiye-ABD ittifakının her şeye rağmen ayakta olduğunu belirten bir tonda olması, ikili ilişkilerde güncellenmiş diyalog kanallarının kurulmakta olduğuna dair beklentileri güçlendirecektir. Aksine, "amalarla" ve "şayetlerle" dolu bir konuşma, Türkiye’deki ABD kuşkuculuğunun artmasından başka bir işe yaramayacaktır.
 

TÜRKİYE GAZETESİ

Yorumlar3

  • Enver 3 yıl önce Şikayet Et
    ne kadar demokratik davranırsanız davranın, ne kadar ödün verirseniz verin, ne istediklerini söyleseniz bile söylemeyecekler; tıpkı osmanlıda olduğu gibi, saddamda olduğu gibi. ne zaman ülkeyi böldüler o zaman iş işten geçmiş olacaktır. o nedenle saldırı ve parçalanma olacaksa %80 içeri destekli olacaktır. Ülkemiz gaflet ve dalalet içinde olmamalı ve gerekli tedbirleri kulaklarını tıkayarak almalıdır. bu sembolik azınlık hainlerin gürültüsüne aldırış edilmemelidir.
    Cevapla
  • Türkiyem 3 yıl önce Şikayet Et
    En büyük düşman onlardır. Onların beyaza beyaz demesine bile kuşku ile bakmak lazım. Biz yolumuza devam edelim. Allah yardımcımız olur inşallah.
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Tuğlu... 3 yıl önce Şikayet Et
    Kahrol abd...
    Cevapla Toplam 2 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat