Biden’ın İsrail açmazı...

  • GİRİŞ17.12.2023 08:47
  • GÜNCELLEME17.12.2023 08:47

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’ndaki Gazze oylamasında 153 üye derhâl ateşkes yapılması yönünde oy kullandı. “Hayır” diyen 10 üyenin arasında ABD de var. Biden yönetimi daha önce Güvenlik Konseyi’nde aynı konuda yapılan iki oylamada da veto imtiyazını kullanarak ateşkes kararı alınmasını tek başına engellemişti.

Ne gariptir ki, İsrail’in durdurulması için BM’de yapılan oylamalarda retçi duruşunu değiştirmeyen ABD geçtiğimiz perşembe günü İsrail’e “en kısa zamanda ateşkes” çağrısında bulundu. İsrail Dışişleri Bakanı’nın cevabı gecikmedi: “Tek başımıza kalsak da savaşa devam edeceğiz.”

11 ay sonra ABD’de başkanlık seçimi var. Aday adaylarının yarıştığı ön seçimler 15 Ocak’ta Iowa eyaletinden başlayacak ve yaza kadar devam edecek. 5 Mart’ta 16 eyalette yapılacak ön seçimler büyük ölçüde belirleyici olacak. Haziranda ise her iki partinin başkan adayının kim olacağı resmen ilan edilecek.

Mevcut Başkan Biden Demokrat Parti’den adaylığını ilan etmişti. Karşısına dişe dokunur bir aday çıkmadı. Emrihak vaki olmaz ya da sağlık durumu kötüleşmezse 82 yaşındaki Biden’ın Demokrat Parti’nin başkan adayı olmasına kesin gözüyle bakabiliriz. Karşısına çıkabilecek Cumhuriyetçi Parti adayları arasında ise en güçlü isim -hakkındaki yargı süreçlerine rağmen- eski başkan Trump.

Trump Gazze’de savaş başladığı andan itibaren İsrail’e ön şartsız destek verdi. Sivillerin katledilmesi, yasa dışı silahların kullanılması, Gazze’de taş üstünde taş bırakılmaması Trump’ın İsrail’in yanındaki duruşunda zerre miktar gerilemeye yol açmadı. Şayet adaylığı elde ederse seçim sürecinde Musevi lobisinin, geçtiğimiz dönemde bilhassa basın alanında kendisinden esirgediği desteği bu kez alacak gibi gözüküyor.

Biden’ın ilk andan itibaren İsrail’in yanında yer almasının hatta “ben siyonistim” gibi cümleler sarf etmesinin ardındaki sebeplerden biri de yaklaşmakta olan başkanlık seçimlerinde söz konusu Musevi lobisinin desteğini eksiksiz almaktı. Fakat muhtemelen Biden ve arkadaşları, İsrail’in bu kadar ileri gideceğini ve yarısından fazlası çocuk ve kadın olan 20 binden fazla insanı katledeceğini hesap etmemişlerdi!.. Ekranlara yansıyan vahşet görüntülerinin dünyanın dört bir köşesinde İsrail’e olduğu kadar, ona destek veren ABD’ye olan öfkeyi de 21. Yüzyılın başından bu yana hiç olmadığı kadar yükselteceğini de düşünmemişlerdi. Dahası Trump’ın gözü kara İsrail destekçiliği ortadayken Musevi lobisinin seçimlerde Biden’a silme bir destek vermesi mümkün değil. Geleneksel olarak Demokrat Parti’ye oy verme eğiliminde olan başta Müslümanlar olmak üzere birçok kesimin ise Biden yönetimine olan güveni azalmaya başladı.

Diğer yandan ABD’nin uluslararası alanda giderek daha yalnız hâle gelmesi, Ulusal Güvenlik Stratejisi ve Yıllık Tehdit Değerlendirmesi gibi resmî belgelerde “düşman” ve “en önemli rakip” olarak nitelendirilen Rusya ve Çin’in küresel etkisinin yükselmesine yol açıyor. Ukrayna Savaşı’nda Putin’i “şeytanlaştırma” siyaseti başarısız oldu. Çin Arap ülkeleriyle ve İran’la, ABD’nin kesinlikle arzu etmediği yoğunlukta ilişkiler geliştiriyor. Avrupa Birliği ülkelerinden sadece Avusturya ve Çekya son BM oylamasında ABD’yle birlikte ateşkese karşı çıktı. Avrupalı müttefiklerini bile kendi çizgisine çekemeyen bir Washington yönetimi söz konusu.

ABD ile “didişmemenin” koltuklarında kalmanın teminatı olduğunu düşünen birçok Arap lideri, Gazze’deki vahşet tablosu karşısında kıpırdanmaya başlayan halklarını teskin etmekte zorlanmaya başladı. İsrail’le özel ilişkileri olan Mısır ve Ürdün “kontrol dışı” bir noktaya doğru hızla ilerliyor. İbrahim Anlaşmaları sonrasında İsrail’le normalleşme sürecine giren Körfez yönetimleri ise çoktan geri adım attılar. Arap dünyasında başlayabilecek yeni bir “bahar dalgası” sadece ABD dostu yönetimleri değil, ABD’nin bölgedeki çıkarlarını da doğrudan tehdit altına sokacak.

Son olarak, Netanyahu yönetiminin meydana getirdiği Gazze manzarası, dünyanın her yerindeki Yahudileri de gündelik hayatlarında tedirgin etmeye başladı. Kuzey Amerika’dan Avrupa’ya Batı dünyasında bile antisemitizm artıyor. Netanyahu’nun katliamlarını onaylamayan Yahudiler bile yükselen antisemitizmin kendilerine zarar vermesinden korku duyuyorlar. Bu durum ister istemez ABD’deki Musevi lobisi içinde de görüş ayrılıklarına yol açıyor. Netanyahu’nun şiddetine destek olmakla, İsrail’in varlığına destek olmak arasında fark olduğunu söyleyenlerin sayısı artıyor.

ABD Başkanı Biden, içeride ve dışarıda kendi yönetimini ve ülkesini zora sokan tüm parametreleri dikkate alarak İsrail konusunda karar vermek zorunda. Netanyahu’ya ateşkes çağrısında bulunmak başka bir şey, ateşkese varılabilmesi için aktif olarak çaba göstermek, İsrail’e ABD’nin verdiği silah desteğini kesmek, yaptırım tehdidinde bulunmak başka... Biden ilk aşamanın ötesine henüz geçebilmiş değil. Geçmeye cesaret edebileceğini de düşünmüyorum. Hem zaten Biden’ın baskısıyla Netanyahu dursa bile, 70 gündür Gazze’de ABD’nin açık desteğiyle on binlerce insanın katledildiği gerçeğini bundan sonra atılacak hiçbir adım unutturamayacak.

Türkiye gazetesi

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat