Dünkü Star Gazetesi’nde eski MİT mensubu Tarık Ümit’le ilgili bir haber vardı. Melik Duvaklı’nın haberine göre Susurluk skandalıyla ismi gündeme gelen kayıp MİT muhbiri Tarık Ümit dosyası İstanbul Özel Yetkili Savcısı Hakan Karaali tarafından, Ayhan Çarkın’ın verdiği ifadeler doğrultusunda yeniden açılmış. Savcı Karaali, amca Celalettin Ümit’le de görüşmüş.

Kimdi Tarık Ümit? 15 sene önce ortadan kaybolan ve hâlâ cesedine ulaşılamayan eski bir MİT’çi. Amcası Cemalettin Ümit 2 Mart 1995 tarihinde ortadan kaybolan yeğeninin izini araştırıyor.

Cemalettin Ümit’in verdiği bilgilere göre Erenköy Divan Pastanesi’nden Özel Harekatçı polisler Ziya Bandırmalıoğlu ve Ayhan Akça tarafından alınarak Kozyatağı’ndaki evine götürülen Tarık Ümit, evde bulunan İbrahim Şahin ve ekibi tarafından minibüse bindirilip Yalova’da bir çiftlik evine götürülmüş. Çiftlik evinde Susurluk skandalının başaktörleri Abdullah Çatlı, İbrahim Şahin, Haluk Kırcı ve Sami Hoştan tarafından 4 gün boyunca işkenceyle sorgulanan Tarık Ümit, dördüncü günün sonunda öldürülüp cesedi betona gömülerek denize atılmış. Tarık Ümit olayı Susurluk ilişkilerinin çok girift noktasında yer alması açısından büyük önem taşıyor. İddialara göre dönemin mafya ve uyuşturucu trafiğini yöneten Susurluk ekibi bu ilişkiler ağını yakından bilen Tarık Ümit’in konuşmasından çekindikleri için onu öldürdü.

Amca Cemalettin Ümit, yeğeni Tarık Ümit’in kaybolması üzerine açılan soruşturmayı Ergenekon tutuklu sanığı emekli Tuğgeneral Veli Küçük’ün kapattığını, hazırlanan raporu da yok ettiğini söyledi. Ümit, “Tarık’ın arabası Çerkezköy jandarma bölgesinde bulunduğundan dolayı, soruşturmayı Ahmet Altıntaş diye bir jandarma istihbarat astsubayı yürüttü. Çok ciddi çalışmaları oldu. İşin sonuna gelmiş, konuyu çözmüştü. Olayın faili olarak tespit ettiği insanları gözetim altına aldı. Derhal Ankara’ya haber uçtu. Kısa bir süre sonra bunları bırakması için emir geldi ve bıraktılar. Altıntaş’ı arayıp ‘elindekileri bırak’ diyen de Veli Küçük’tü. Soruşturma sonucunda hazırlanan rapor da yok edildi” dedi.

Bizim cumhuriyet böyle bir yapı işte. Sıradan bir asker devletin soruşturmasına burnunu sokabiliyor ve istediğini yaptırabiliyor. Hatta bir suçluyu bile hakim karşısına çıkartmadan serbest bıraktırabiliyor.

Tarık Ümit Susurluk sürecinin önemli unsurlarından biriydi. Çok gizli ve çok taraflı ilişkileri vardı. Veli Küçük’le ilişkisi vardı, Abdullah Çatlı’yla vardı ve belki daha bir sürü kişiyle. Tarık Ümit’in dosyası birçok kapının da açılmasını sağlayacaktır.

Ama bu süreçte en önemli kişi Abdullah Çatlı’dır. Çatlı 1990 ila öldüğü 1996 yılına kadar kritik noktadaki birçok kişiyle ilişkisi oldu.  Hatta Anavatan Partisi’nin kongrelerine bile katıldı. 1990’lı yıllarda işlenen faili meçhul cinayetlerin çözümünde kilit nokta Abdullah Çatlı’dır.

Daha öğrencilik yıllarından beri Çatlı’nın polis muhbiri olduğu söylendi. Yurtdışına MİT tarafından çıkarıldığı iddia edildi. O yüzden bir savcının da artık Abdullah Çatlı dosyasını açması gerekmektedir.

Çatlı’nın ilişkileri, görüştüğü yetkililer, emniyet ve MİT’le olan ilişkisinin biçimi mutlaka sorgulanmalıdır.  Veli Küçük’le olan bağlantıları belki birçok cinayetin düğümünü çözecektir.

Bugüne kadar çok şey söylense, yazılıp çizilse de Abdullah Çatlı hakkında çok şey bilmiyoruz. İrtibatlarını ve kimin kontrolünde olduğunu öğrenmek halen mahkemeleri süren Ergenekon soruşturmasına yardımcı olacaktır.

Tam da bu noktada belki Mehmet Ağar’ın bile bilgilerine başvurulabilir. Veli Küçük ve Sami Hoştan sorgulanabilir. Hatta ve hatta dönemin MGK’sındaki bakanlardan, generallerden Çatlı hakkında bir rapor istenebilir. Türkiye demokratikleşme yönünde sağlam adımlar attığı bu dönemde geçmişin karanlık sayfalarını aydınlatabilir.

Benim iddiam odur ki, Abdullah Çatlı dosyası açılmadan yakın dönemin kirli çamaşırları ortaya dökülemez. Bize bu çamaşırları temizlemekten çekinmeyecek tıpkı Zekeriya Öz gibi,   Hakan Karaali gibi bir savcıya ihtiyacımız var.

Cem Küçük - Haber 7
Facebook.com/cemkucuk1
Twitter.com/cemkucuk55