TSK'nın koruma ve kollama görevi sürüyor mu?
- GİRİŞ12.08.2011 09:15
- GÜNCELLEME12.08.2011 09:15
TSK İç Hizmet Kanunu'nun 35. maddesi şöyledir: "Silahlı Kuvvetlerin vazifesi; Türk yurdunu ve Anayasa ile tayin edilmiş olan Türkiye Cumhuriyeti'ni kollamak ve korumaktır."
12 Eylül anayasasıyla hayata geçirilen bu madde aslında darbecilere meşru bir hak veriyordu. Cuntacı takımı eğer güç elinden giderse çeşitli provakasyonlarla işi bir punduna getirip her türlü darbe, muhtıra gibi illegal işleri yapıyorlardı. Bu madde hala ortada duruyor. Hükümet bu maddeyi yeni anayasayla değiştirmek istiyor.
Yeni anayasa yapılır mı, yapılsa kabul edilir mi, bunlar tartışmalı. Hükümet anayasa konusunda CHP ve MHP'yle hiç anlaşamaz. İstedikleri kadar bibirleriyle görüşsünler CHP ya da MHP AK Parti'nin yaptığı bir anayasayı kabul etmez.
O zaman yapılacak şey şu: Hükümet TSK İç Hizmet Kanunu'nun 35. maddesini hemen değiştirmeli. Çünkü bu madde orda durduğu müddetçe demokratik dönüşüm asla tam sağlanmış olmaz. Düşünebiliyor musunuz, askerler sadece bu madde sayesinde seçilmişlerin üzerinde her türlü hakları kendilerinden gördüler. Gördükleri için de yemedikleri herze kalmadı.
Turgut Özal dönemine baktığımızda da askeri vesayet geriletilmiş görünüyordu. Özal güçlü bir lider olduğu için generaller kolay kolay sesini çıkaramıyordu. Ama ilgili değişiklikler yapılmadıkça askerin kendinde her zaman yönetime el koyma yetkisi bulunuyor. Özal'dan sonra da 28 Şubat dönemindeki darbecileri unutmamak lazım.
AK Parti ve Tayyip Erdoğan da sonsuza dek iktidarda kalamayacaklarına göre askerin eline koz veren ne kadar yasa, madde varsa iptal edilmeli, kaldırılmalı. Yoksa yarın bir gün zayıf bir iktidar döneminde Genelkurmay içinde darbeci bir klik hemen oluşur.
Bugün her şey sivillerin kontrolünde görülüyor. Gerçekten de öyle. Çünkü hükümet çok güçlü. Yetkisini biliyor. Darbeye karışmış her askeri de ayıklıyor. Ama yetmez. Gerekli değişikliklerin mutlaka yapılması lazım.
Peki halen görev yapan ve yeni şekillenen TSK üst kademesi bu görevi kendinde görüyor mu? Hepsinin olmasa bile bir kısmının aklında bu vardır. Belki onlarda bir zihniyet değişimi olmuştur ama demokratik bilincin askelere hemen sirayet etmesi zor.
Neticede darbecilik kültürü Türk askerinde var. Nasıl toplumda kültürel değişim iki, üç kuşak gerektiriyorsa cuntacılık kültürünün değişimi zaman alacaktır. Bir günden diğer güne tüm asker demokrasi sevdalısı olmayacaktır. İstemeye istemeye bu durumu kabullenmek zorunda olacaklardır. Onlara koz veren her yapı ortadan kaldırılmalıdır.
Olayın bir başka boyutu da şu: Artık hem AB üyeliği gereği -gerçi bu aralar bir miktar sıkıntı var bu konuda -hem de çağın şartları gereği bu değişiklikler yapılmalıdır. Hükümetin bu konuda önünde herhangi bir engel yoktur.
Unutmayalım ki darbelerden herkes çok çekti. En çok da halk çekti. Hala bu işlerin sıkıntılarını toplum olarak çekiyoruz.
Bir de işin halk boyutu var. Dünya değişirken, ekonomi tekrar şekillenirken hala darbelerden medet umanlar var. Bunu da anlamak çok zor. Demokrasi halkın desteğiyle daha iyi yerleşir. Tabii bunun önce zihinlerde başlaması lazım. Belli bir kesimin mevcut hükümeti sevmeseler bile sonuna kadar demokrasiye sahip çıkmaları gerekiyor.
Cumhuriyet'i koruma ve kollama görevi milletindir, askerin değil. Eğer bireyler bu rejimi kendileri değil ama askerin koruyacağına inanıyorsa ortada ciddi bir sorun var demektir. Siyasi partiler ne güne duruyor? Seçimler niçin yapılıyor?
Egemenlik kayıtsız şartsız milletinse yapılması gereken budur. Aksi halde başımızı duvarlara vururuz. Tarih ders alınırsa tekerrür etmez.
Cem Küçük - Haber 7
cemkucuk@gmail.com
Yorumlar4