Odatv İddianamesi ve Karanlık Adam Soner Yalçın
- GİRİŞ13.09.2011 09:21
- GÜNCELLEME13.09.2011 09:21
ABD'de Cumhuriyetçiler iktidardayken Neo-Con görüşleri benimsemiş ve dünyaya yön verme arzusunda bazı adamlar vardı. Bunlardan en ilginci Richard Perle'ydi. Nam-ı diğer Karanlıklar Prensi.
Oğul Bush zamanında etkin bir görevde olan Perle geçmişinde birçok kritik görevde bulunmuş bir devlet görevlisiydi. 2003'te Irak savaşını en çok isteyen de oydu. Kamuoyunun pek sevdiği bir adam değildi. Neo-conların devri kapanıp Demokratlar iktidara gelince Richard Perle unutuldu. Sırlarıyla beraber bir köşede duruyor. Ünlü gazeteci Seymour Hersh, Perle'ün Araplarla çok gizli ilişkileri olduğunu ve Perle'ün Araplardan ciddi rüşvetler aldığını yazdı. Ayrıca ABD'nin Afrika ve Asya'daki bazı pisliklerinde de bu adamın ismi çok geçer. Yani tekin biri değildir.
Richard Perle bana oldum olası Soner Yalçın'ı hatırlatır. Yazdığı kitaplarla önünü geleni suçlayan, aşağılayan bu adam aslında bir nevi nefret üretme merkeziydi. İnsanların üzerine adeta kin kusuyordu. Kafa karışıklığı yarattığı kitaplarla aslında dezenformasyon yapıyordu.
Türk derin devlet yapılanmasının bir tezahürü olan Ergenekon terör örgütünün bazı kollarının olması normal. Böyle bir örgütün medya ayağının da olması normal.
Geçenlerde açıklanan Odatv İddianamesi birçok gerçeği gözler önüne serdi. Şu görüldü ki, Odatv Ergenekon örgütünün medya ayağı durumunda. Savcıların yaptığı suçlamalar aşağı yukarı bununla ilgili.
İddianameyi baştan aşağı okuduğunuzda özellikle Soner Yalçın hakkında ciddi iddialar var. Mesela Ulusal Medya 2010 isimli word belgesinde şöyle deniliyor: "Yürütülmekte olan operasyonların siyasal olduğu, AKP ve cemaatin, cumhuriyet ilke ve devrimlerine karşı rövanşist düşüncelerle giriştiği sivil/ faşist bir hareket ve diktatörlüğe uzanan yeşil bir devrim olduğu anlatılmalıdır. Saldırıların bilinçli olarak TSK ve Yüksek Yargı başta olmak üzere, anayasal kurumlara karşı yürütüldüğü işlenmelidir. AKP ve cemaate karşı ulusal medya topyekûn harekete geçirilmeli ve komploları boşa çıkaracak propaganda ve kara propaganda unsurları etkili şekilde kullanılmalıdır. Kemalist ideolojiye karşı yürütülen savaşa destek veren medya organlarına, yandaş medya damgası vurulmalıdır. Başlatılan yargı sürecinde, karşı tarafın elde ettiği delillerin boşa çıkarılması ve değersizleştirilmesi adına savunma makamlarının geliştirdiği argümanlar kullanılmalıdır."
Hocadan Gelen isimli örgütsel dökümda şöyle yazıyor: (Burada Ergenekon davası kastediliyor)"Başlatılan yargı sürecinde karşı tarafın elde ettiği delillerin boşa çıkarılması, değersizleştirilmesi ve normalleştirilmesi adına savunma makamlarının geliştirmekte oldukları argümanlar kullanılmalıdır. Bu kapsamda tespit edilecek zayıf halkalar ve iddialar gündeme taşınmalı ve davanın geneliyle özdeşleştirilmelidir. Güçlü tez ve delillerle karşı karşıya kalındığında, konunun ekseni değiştirilmeli, gri ve kara propaganda unsurları etkin bir şekilde kullanılmalıdır. Kitlesel hafıza süresinin kısalığı dikkate alınarak, ilk şokun atlatılması ve kitlelerde kalıcı kabullerin oluşmasına fırsat verilmemesi önem taşımaktadır."
Hocadan Gelen isimli örgütsel dökümanda Yalçın Küçük'ün talimatları yer alıyor ve şöyle deniliyor: "Cemaat PKK ile anlaştı, yakınlaşıyor konusu işlensin, bir şeyler bulun. Medya önünde bir temas şekli yaratılamaz mı? Örgüte destek veren iş adamlarının çocuklarından bu okullarda okuyan yok mu? Bunların medyasında eskiden örgüte yakın yayınlarda çalışmış eleman? Sivil toplum kuruluşlarında, ortak sivil inisiyatiflerde yan yana getirmeye çalışalım, makul temaslar kurduralım,yandaş medyadaki bazı isimler aracı olsun.
AKP ve Cemaat kamuoyunda kısa vade en etkili şekilde PKK üzerinden vurulabilir. Her türlü fırsat değerlendirilmeli. Cemaat yurt dışı istihbarat örgütleri ile bağlantılı gösterelim özellikle İsrail ve Amerika. AKP yolsuzluk ile ilgili en küçük detayı atlamayalı Algı önemli, olsa da olmasa da.
Ordunun olmazsa olmaz olduğu vurgusunu her fırsatta gündeme taşımak önemli; özellikle şehit cenazeleri büyük bir fırsat Öcalan’ın ve BDP’nin her açıklaması, ordunun yıpranması bunlara alan açtı şeklinde verilmeli. Her şehit cenazesinde komutanlar içeride vurgusu."
İddianameden daha birçok böyle ayrıntı çekebilirim. Görülüyor ki, kara propaganda yöntemleri çok iyi izlenmiş. Ülkede kaos çıksın diye her şeyi denemişler.
Gerektiğinde AK Parti ve Cemaati yabancı istihbarat teşkilatlarıyla işbirliği şeklinde gösterilecek gerektiğinde Cemaat PKK anlaştı denilecek.
Yalanın bini bir para. Her türlü yalan tefrika var. Odatv adeta nefret üretme merkezi. Halkı birbirine düşürmek ve ülke karışsın diye epey uğraşmışlar. Sonra bunlar ortaya çıkınca da yok komplo kuruldu, yok o bilgiler bize spam olarak geldi gibi saptırmaca hareketlere tevessül ediyorlar.
Odatv'ciler bu bilgilerin kendi bilgisayarlarına polis tarafından kasıtlı olarak konulduğunu söylüyorlar. Tabii bu iddiaya ancak gülünür.
Soner Yalçın ve arkadaşları karanlık adamlardır. Herkesin bu adamlardan uzak durması lazım. İddianameyi baştan sona okuduğunuzda bu detayları görüyorsunuz.
Gelelim konunun Nedim Şener ve Ahmet Şık'la ilgili bölümüne. Nedim Şener Soner Yalçın'ı tanımadığını söylüyor, ama iddianamade telefon tapeleri var. Tanıştıkları bariz ortada.
Ayrıca odatv'den çıkan belgelerde Hanefi Avcı'nın kamuoyunda fırtınalar koparan "Haliç'te Yaşayan Simonlar" kitabına Nedim Şener'in destek verdiği ve hatta bazı bölümlerini yazdığı gün gibi aşikar.
Ahmet Şık'a gelince... Onun da odatv'yle bağları var ve İmamın Ordusu isimli kitapla özellikle Cemaata yönelik kara propaganda denemiş. Yani uydurma belgeleri alıp yalanlar hükümeti ve Cemaati suçlamış.
Yalnız iddianamedeki bilgiler va kanıtlar Nedim Şener ve Ahmet Şık için yeterli değil gibi gözüküyor. Tamam, belki suçsuz değiller ama ortada işledikleri büyük bir suç da görünmüyor.
Bu iki isim biraz da Soner Yalçın'ın tuzağına düşmüşler. Tutuksuz da yargılanabilirlerdi.
Bir de Soner Yalçın'ın bir tetikçisi var: Oray Eğin. Soner Yalçın'dan talimat aldığı ve bu talimatlarla yazı yazdığı su götürmez bir gerçek.
Oray Eğin tutuklanacağını anlayınca soluğu ABD'de aldı ve hâlâ geri dönmedi. Şimdi hükümete yağ çekerek kurtulmaya çalışıyor ama nafile. Oray Eğin için artık sonun başlangıcı.
Sadede gelirsek.... Kimse odatv iddianamesini küçümsemesin. Yalan yanlış şeyler yazarak kamuoyu algısını değiştirmek isteyenlere de kanmayın. Ortada çok ciddi iddialar var. Ergenekon'un medya ayağı hedef saptırma ve gündem değiştirme konusunda iyi çalışmış. Ayrıca Soner Yalçın yazdığı yazılarla darbe olması için de adeta dua etmiş
Artık güneş balçıkla sıvanmadığı için kimse yalanları yutmuyor. Türkiye kendi önüne set çeken böyle karanlık adamlardan kurtulmalı. Ergenekon'un medya ayağı en azından şimdilik çökertildi. Ama temkinli olmak lazım.
Yoksa bugünleri mumla ararız.
Cem Küçük - Haber 7
cemkucuk@gmail.com
twitter.com/cemkucuk55
facebook.com/cemkucuk1
Yorumlar2