Demirağlar meselesi: YHT politik bir yatırımdır!

  • GİRİŞ27.07.2014 09:45
  • GÜNCELLEME27.07.2014 10:16

İstanbul çıkışından başlayarak Ankara ana otoyolunda, her zamanki gibi, kilometrelerce kuyruk oluştu. İstatistikler gösteriyor ki, bu yola çıkanların bir kısmı, ne yazık ki geri dönemeyecek.

Rahmetli babam, kırk yaşlarında bir trafik kazası sonucu kötürüm kaldı; ölene kadar zahmetli ve yarım bir yaşamı oldu. Ayrıca, şu zamana değin, yalnız Edirne-İstanbul karayolunda, trafik kazalarında kaybettiğin tanıdıklarını sayabilir misin derseniz; size o kadar çok ki, sayamam derim.

Bu ülkede, ilk önce 2. Dünya Savaşı’ndan galip çıkan ABD’nin, sonra da ülkenin kalbine çöreklenen bir kaç tekelin çıkarları doğrultusunda karayolu ağırlıklı bir ulaşım politikası tercih edildi. Cumhuriyetin kuruluşunda ortaya atılan ‘demir ağlar’ meselesi, kırklı yılların başından başlayarak unutturuldu. Yeri gelmişken bir tarihi yanlışı da düzeltelim; demiryolu ağırlıklı ulaşım sisteminden, karayolu ağırlıklı ulaşım sistemine geçiş kararı, 1940’lı yılların başına denk gelir.

Yani, iddia edildiği gibi, demiryollarının tatile girmesi, DP dönemine denk gelmez. Cumhuriyetin ilanından, 1940 yılına değin, yılda 190 km demiryolu inşa edilirken, 1940-50 arası inşa edilen (on yılda) demiryolu uzunluğu yalnız 300 km olmuştur.

Dandik karayolları tercihi

2. Dünya Savaşı’nın bitiminde ABD, dünya otomotiv sanayii pazarının yüzde 80’ini elinde bulunduruyordu. Türkiye’de tek parti iktidarı, ABD’deki Federal Karayolu Teşkilatı ile işbirliği yapmış ve Marshall yardımlarına bağlantılı olarak, karayolu projeleri ve otomotiv-montaj- sanayi kararları alınmıştır. Bu alanda ilk öncü özel sektör temsilcimiz biliyorsunuz, Koç’tur. Vehbi Koç, büyük bir ‘öngörüyle’ Otokoç firmasını daha 1928 yılında kurmuştur. Otokoç, 1946 yılında Ford Motor’un temsilcisi olur. 1960’dan sonra -Devrim gibi yerli otomobil projelerinin de askerlerce tasfiyesinden sonra-  karayolu ağı ve otomotiv montaj sanayi çok hızlı gelişir. Öyle ki, bütün bu dönemlerde, Karayolları Genel Müdürlüğü, toplam devlet bütçesinin yüzde 10’una erişen bir büyüklüğe sahip olmuş ve Türkiye, eğitime, sağlığa ayıramadığı bütçeleri karayolu ağına ayırmıştır. Ama karayolları da, ucuz olsun diye sac yerine fiberglas dan yapılan ilk ‘yerli’ araba gibi, ülkenin kalkınmasına göre değil de, bu dandik araçlar satılsın ve yola düzülsün kaygısıyla yarım yamalak yapılmıştır.

Batıdakinin aksine, her türlü güvenlikten yoksun, tek gidiş gelişli yollar ve dandik ucuz, ilkönce fiberglas sonra ince sac-teneke- arabalar bir kuşağa mezar olmuştur.

Yazının tamamı için tıklayın

Cemil Ertem - Star Gazetesi

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat