Hrant Dink-Ergenekon; Laubalilik-Ciddiyet
- GİRİŞ08.07.2008 08:14
- GÜNCELLEME08.07.2008 08:14
Sanıklardan Ogün Samastın 18 yaşını doldurmamış olması nedeniyle, duruşmalar kapalı yapılıyordu. Ogün Samast, bayağı büyümüş, epey kilo da almış ve bu arada 18 yaşını da doldurmuş. Duruşma açık yapılınca, ben de izleyenlerden biri olabildim.
İlk izlenimim, günümüzün en önemli siyasi cinayet davasının, dışarıda uyandırdığı yankı ile ters orantılı biçimde hayli laubali bir halde görüldüğü idi.
Bu laubalilik, duruşma salonunun mekanından, iç görüntüsünden, sanıkların hal ve tavırlarına ve hatta beyanlarına dek uzanıyordu. Sanık avukatlarının tanık sorgulamalarında sordukları bazı sorular, ülkemizde komplo teorilerinin ne derece revaçta olduğunu gösteriyordu.
Örneğin, sanıklardan Yasin Hayalın Ergenekon soruşturmasında bir ara gözaltına alınmış olan avukatı Fuat Turgut, sanıklardan Erhan Tunceli sıkıştırmak için, bir ara birlikte olduğu kız arkadaşının İsrailli olup olmadığını, üsteleyerek sordu.
Bunun Hrant Dink cinayeti ile ne ilgisi mi olabilir?
Eğer, bir dönem polisle çalıştığı anlaşılan Erhan Tuncelin bir dönemde İsrailli bir kız arkadaşı olmuşsa, jandarmayla çalıştığı izlenimi doğan Yasin Hayalin savunulması kolaylaşacak, zira Hrant Dink cinayetiyle asıl Erhan Tuncel ilişkisi kurulmaya çalışılacak.
Anlamadınız mı?
Şöyle: Hrant Dinkin Türkiyeyi zayıflatmak amaçlı bir Siyonist komploya kurban gittiği, cinayetin ardında Mossadın bulunduğu ileri sürülebilecek.
Böylece, asıl failler karartmadan yararlanacak.
Erhan Tuncel, özel hayatına girilmek istendiği gerekçesiyle cevap vermeyi reddetti ve yargıçtan mahkeme salonunu terketmek bile istedi. Bir ara ağzından söz konusu kız arkadaşının Lübnanlı olduğu sözleri döküldü.
Erhan Tuncelin kız arkadaşı, iddia edildiği gibi İsrailli miydi, yoksa ağzından döküldüğü gibi Lübnanlı mı?
Şaşırmayın, Hrant Dink cinayeti duruşmasından söz ediyoruz.
Aynı avukat bir ara sanık Ogün Samasta, olay günü yani cinayeti işlemezden kısa bir süre önce kendisine Etyen Mahcupyanın telefon edip etmediğini bile sordu ve Jennifer Lopez etti karşılığını aldı.
Evet, bunlar Hrant Dink cinayeti duruşmasından kareler...
*** *** ***
Bundan öteye, duruşmanın ayrıntısına girmeyeceğim. Ayrıntılar, gazete sayfalarına muhtemelen düşecektir.
Zihnime düşen soru işaretinden söz edeceğim. Bir yandan duruşmayı izlerken, bir yandan da acaba Hrant Dink cinayeti ile Ergenekon terör örgütlenmesi arasında bir ilinti var mı sorusu zihnimi kurcaladı durdu.
Kemal Kerinçsiz adını Türkiye, Hrant Dink sayesinde duydu. Hrantın 301den yargılandığı sıralarda Şişli adliyesi önündeki gösterilerin, Şişli adliye binasında koridorlarda çıkan arbedelerin başında hep avukat Kemal Kerinçsiz vardı. Kemal Kerinçsiz, böylece meşhur oldu. Sık sık televizyonlarda da boy göstermeye başladı.
O olaylar, o gösteriler Hrant Dinkin arkasından başına 19 Ocak 2007 günü sıkılan kahpe kurşunları dolduğu şarjör gibiydi. O olaylar, o gösteriler Hrant Dinkin katledilmesine giden yolun taşlarını bir bir döşedi.
Ve, o Kemal Kerinçsiz, bugün Ergenekon soruşturmasında tutuklu. Ergenekon terör örgütü davası başladığında, davanın sanıkları arasında yer alacak.
Bu arada, Hrantın can güvenliği bakımından en fazla tedirgin olduğu isimlerin başında emekli Tuğgeneral Veli Küçükün geldiğini biliyoruz. Ergenekon soruşturmasında tutuklanan Veli Küçük.
Nereden mi biliyoruz?
Hrantın arkadaşı olduğumuz için biliyoruz. Ayrıca, kardeşi Hosrof (Orhan) Dinkin açıklamalarından biliyoruz.
Nitekim, dünkü Taraf gazetesinde Yıldıray Oğur, Bir bebekten Ergenekoncu yaratan karanlık başlıklı yazısında bunu şöyle hatırlatıyordu:
... Daha ortada Ergenekon diye bir dava yokken 21 Ocak 2007 günü Hrant Abinin kardeşi Orhan Dink gazetelere şöyle demişti: Ağabeyim geçen mayısta görülen duruşmasına Küçük müdahil olmak isteyince yaşamından endişe etmeye başladı... İşin artık tehlikeli boyuta vardığını söyledi. Küçükün ne demek olduğunu da biliriz. Kerinçsiz grubunun da... Küçükten doğrudan tehdit gelmiş değil. Bu kişilerin bu tür hatalar yapacağını düşünmek mümkün değil. Küçükten sonra kurşun gelebilirdi ve geldi...
Hrant Dink cinayeti davası avukatlarından Fethiye Çetin de bir süre önce Tarafta Neşe Düzele Dink cinayeti Ergenekon çetesiyle bağlantılı. Ergenekoncuların Dink cinayetinin hazırlık sürecinde çok büyük rolü var. Bu büyük bir fırsat. Dink cinayetiyle Ergenekonun kalbine gidilebilir cümleleriyle açıklama yapmıştı.
*** *** ***
Gidilebilir mi?
Belki gidilir. Ancak, Türk medyasının bir bölümü, Ergenekon söz konusu olunca, en az Hrant Dink cinayetinin dünkü duruşma salonu kadar laubali.
İki emekli orgeneralin tutuklandığı, tutuklama gerekçesinin silahlı örgüt kurmak ve darbeye teşebbüs gibi son derece ciddi olduğu bir soruşturmayı gayrı ciddi göstermek için, bazı gazetelerin yazı işleri müthiş bir gayret içindeler. Ergenekon davasının tutuksuz sanıklarını konuşturarak, konunun ciddiyeti üzerine şaibe düşürmeye çalışıyorlar.
Söz konusu olan, tekrar edelim ve altını çizelim, silahlı örgüt kurmak ve darbeye teşebbüs. Hadi, bu ülke hiç darbe yaşamamış olsa, bütün bunları gülünç iddialar olarak görmek mümkün olabilir. Oysa, on yılda bir darbe görmüş bir ülkede yaşıyoruz. Böylesine ciddi bir iddianın, tarihi arka planı var. Hepimiz biliyoruz. Bütün ülke biliyor.
Ergenekon soruşturmasını gülünç kılmak isteyerek gözden düşürmek peşinde olanlar, aslında neyin peşindeler acaba?
Ergenekonun muhtemel medya bağlantılarına ilişkin şimdiden bir karartma çabası mı bu?
Yoksa, ruhlarına bulaşan Hrant Dinkin kan izlerini mi silmeye çalışıyorlar?
Bu kadar ciddi bir durumda, bu laubaliliğin bir izahı olmalı...
Yorumlar5