'Kürtler' niçin 'içerden' konuşmuyor?

  • GİRİŞ10.09.2011 07:23
  • GÜNCELLEME10.09.2011 07:23

PKK’nın temmuz ortasından itibaren şiddeti tırmandırmasıyla birlikte, Kürtlere ve bu arada BDP’ye yönelik çağrılar artmaya başladı.
BDP’ye alışageldik ve bilinen çağrı (ya da davet) yapılıyor; “terörü kına”, “PKK’ya karşı tavır al, eleştir”... Spesifik PKK eylemlerini, örneğin Tunceli’de bir polis ile eşinin hayatını kaybettikleri, düpedüz cinayet kategorisine giren eylemi, herhangi bir genellemeye başvurmadan kınaması isteniyor.
Bu tür çağrı ve davet, genel olarak “Kürtlere” de yapılıyor. “İçerden konuşmaları” isteniyor.Bu çağrı ve davetleri yapanlar, kendilerince “ahlaken üst konumda” oldukları duygusundan hareket ediyorlar. “Bakın, biz, bizim ‘derin devlet’i, askeri nasıl eleştirdik; siz de aynısını sizinkine yapmalısınız” demeye getiriyorlar. “Eleştiri”, “özeleştiri” veya “iç muhasebe” gibi birbirinin aynı olmayan kavramlar, eş anlamlı olarak kullanılmaya başlanıyor ve “Kürtlere” yönelik olmanın da ötesine geçerek, Mavi Marmara için de önerilir oluyor.

Mavi Marmara’nın güvertesindekilerin geminin demirlerini eğip büküp, silah haline getirmelerinin ve bunlarla İsrail askerlerine karşı koymalarının ölümlerde payı olduğu ifade ediliyor ve bir tür “özeleştiri” gereği dillendiriliyor.
Özeleştiri kavramı, Türkiye’nin entelektüel dağarcığına Marksistler üzerinden girdi. Marksizme ise Katolik Kilisesi’nin “günah çıkarma” uygulaması üzerinden, yani Hıristiyan kültür kodlarından girmişti. Bizim ahalinin kültür kodları farklıdır. Bizde “tövbe” ya da “pişmanlık” gibi kavramlar söz konusudur, bunlar ise “özeleştiri” değildir. Bireylerin “vicdani” nedenlerden ötürü yaptıklarından “pişmanlık” duyması veya “tövbe etmesi” ile örgütlerin, kurumların, kuruluşların, ya da devlet gibi “cihazlar”ın “özeleştirisi” arasında da devasa farklar vardır.

(Köşe yazısının tamamını okumak için bu linki kullanabilirsiniz)

Cengiz Çandar -Radikal

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat