Bir kez daha ilan ediyoruz!

  • GİRİŞ25.12.2014 09:19
  • GÜNCELLEME25.12.2014 18:35

Tarih, Türkiye’nin uçurumun kenarından nasıl döndüğünü yazacak. 

Vesayetin, bu kez uluslararası güçlerin Türkiye’de uzantısı olan bambaşka bir örgüt üzerinden sinsi saldırısının nasıl akamete uğratıldığı gelecek kuşaklara aktarılacak. 

Geçen yılın bu haftasında, 17-25 Aralık tarihlerinde milli iradeye saldırının, halk oyuyla seçilmiş olanları demokrasi dışı yollarla devirme girişiminin en pervasız örneği tarihin kayıtlarına alındı. 

Türkiye daha önceki yıllarda da toplum olarak sarsıldığı, adalet ve vicdan duygusunun örselendiği girişimlerle karşılaşmıştı. 
Bu kez, vesayet rejimiyle mücadelede oluşan gedikleri kendi çıkarlarına uygun bir genişleme zemini olarak değerlendiren, sinsi bir yapının milletin demokratikleşme özlemini nasıl haince istismar ettiğine ülkece tanık olduk. 
Bahse konu dönemin hassasiyeti nedeniyle vicdanları kanatan bazı süreçleri yutkunarak izlemiş olmayı “kötü ama öğretici tecrübeler” hanemize kaydettik. 

Söz konusu bu tarihlerde Türkiye şimdiye dek bir benzerine tanık olmadığı saldırılarla karşılaştı. 
Kamuoyuna yolsuzlukla mücadele gibi lanse edilen operasyonun, aslında 17 Aralık ile başlayan ve 25 Aralık ile birlikte hükümetin devrilmesine kadar götürülmek istenen, kökü dışarıda olan bir başka operasyonun parçası olduğunu önce seçilmiş irade sonra da bu iradenin hakikati ortaya çıkaran çabalarıyla millet fark etti. 

Hatırlayın; İstanbul Emniyet Müdürü’nden, Cumhuriyet Başsavcısı’ndan bile gizlenen bir darbe girişimi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın milli iradeyi arkasına alan dirayeti sayesinde hızla deşifre edildi. 
Millet, üzerine düşeni fazlasıyla yaptı. 

İradesini, önce yerel seçimlerde, hemen ardından cumhurbaşkanı seçiminde açık ve net bir biçimde ortaya koydu. 
Önce yerel seçimlerde, sonrasında Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde halka verilen en büyük taahhüt olan devletten paralel yapıyı temizleyeceğiz vaadini seçmen sandıkta gösterdiği iradeyle tam bir vazifeye dönüştürdü. 
Millet bu paralel ihanet şebekesiyle hesaplaşmayı, yerel seçim sonuçlarıyla AK Parti’ye Cumhurbaşkanlığı seçim sonuçlarıyla da Türkiye’nin seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı olan Recep Tayyip Erdoğan’a bir görev olarak verdi. 
Cumhurbaşkanı Erdoğan da, AK Parti de bu sorumluluktan geri duramaz. 

Bugün 25 Aralık. 

Darbe girişiminin yıldönümünde, yine son derece hassas bir kavşaktayız. 
Bu darbe girişiminin yıldönümünde yine benzer bir sonucu hedefleyen yeni bir gayretkeşlik dikkatli gözlerden kaçmıyor. 
17-25 Aralık darbe girişimiyle birlikte kamuoyu önünde ağır ithamlara maruz kalarak, bakanlık görevlerinden ayrılmanın ötesinde, bedel ödemek zorunda kalan isimlerin Yüce Divan'a gönderilme ihtimali yeni bir tehdit ve tehlike dalgasını beraberinde getirmektedir. 
Türkiye siyasal atmosferi Yüce Divan’a gidecek bir kişinin sırf oraya gidiyor olmakla bile, masumiyet karinesinin yok sayılarak, suçlu ilan edilmesine imkan sağlayacak bir olağanüstülüğe teslim olmuş durumdadır. 
Böylesi anormal bir süreçten geçilirken, “yargılama, yüzleşme, aklanma” oyunu ile darbe heveslilerine, seçilmiş iradeyle sandıkta başa çıkamayan yerli ve yabancı güç merkezlerine, Türkiye’ye zarar verebilmek konusunda, yeni bir motivasyon kaynağı oluşturulmamalıdır. 

yazının devamı için tıklayınız

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat