Tahir Elçi'nin vasiyeti: Hendekler kapatılsın

  • GİRİŞ30.11.2015 10:03
  • GÜNCELLEME30.11.2015 10:03

Tahir Elçi'nin kafasının arkasından vurulduğunu gördüm. Yere düştü, yere düşerken elini beline götürdü kendi silahını çıkarmak için. Silahını çıkardı ama yere düştü, kullanamadı... Kafasını kaldırıp ateş açılan yere doğru bakmaya çalıştı, baktı ve sonra kafası yere düştü. Yüzü gözü kan içindeydi."(*)

Al Jazeera'ya konuşan ve Tahir Elçi katledildiğinde yanında olan bir görgü tanığının ifadesi bunlar.

Tahir Elçi, Ahmet Çiftaslan ve Cengiz Erdur'un ölümüne sebep olan hadiseyi aydınlatmayı hedefleyen soruşturma engellemelere rağmen devam ediyor. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcısı Ramazan Solmaz “İki kez bölgede keşif yapılmak istendi ama yaşanan saldırı nedeniyle yapılamadı. Güvenlik sağlandıktan sonra bölgede detaylı bir keşif çalışması yapmak istiyoruz" şeklinde medyaya konuşmuş(**).

Kurşunların adresini tespit edecek balistik inceleme devam ediyor. Polislerin silahlarının da soruşturma kapsamında incelemeye gönderildiğini yetkililer belirtiyor.
Görgü tanığının ifadesine göre Elçi kendisine ateş açılan yere doğru bakmaya çalışmış ve o yer bir “hendekmiş.” Ya patlayıcı madde yerleştirmek için, bazıları da yolları kesmek için yerleri kazarak oluşturulan ve Türkiye'de PKK vesayeti altında yaşamayan şehirlerin varlığını anlamlandıramadığı ve hayal bile etmekte zorlandığı o hendeklerden Elçi ölümünden birkaç gün önce bahsetmişti aslında.

24 Kasım'da Nusaybin ilçesinde, 12. gününe giren sokağa çıkma yasağı ile ilgili olarak Diyarbakır ve Mardin Barolarından yapılan ortak açıklamada, Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi ve Mardin Baro Başkanı Çelebi Aras "Devlet Operasyonu esnetsin, yasa dışı silahlı gruplar ilçeden ayrılsın, hendekler kapatılsın" çağrısı yapmıştı.
Peki nedir bu hendekler? Ne amaçla kullanılıyorlar? Ve kim tarafından, nerede açılıyorlar?

Son olay mahallinden gidelim.

"Şimdi ve Burada" programının özellikle Kürt meselesine yoğunlaşan ve Diyarbakır'ı çok iyi bilen muhabiri Şehadet Çitil'e soralım:
“Suriçi, en eski Diyarbakır semti. Açık hava müzesini andıran bir yer. İstanbul'da Eminönü'ne tekabül ediyor denebilir, daracık ve labirent gibi sokaklarla dolu bir semt. Hendeklerin orada kazılmasının sebeplerinden biri de bu. Araçların (sivil veya polis) giremediği, orada yaşamayanların sokağın çıkışını bulamayacağı bir semt. Orada eylem yapmak polisin deplasmanda operasyon yapması demek. Polis hem labirent çıkışları bilmediği için hem araçla giremediği için YDGH'lilerin saha üstünlüğü var. Bu yüzden o semt YDGH'lilerin karargâhı, Diyarbakır'da hendeklerin ilk kazıldığı ve YDGH'lilerin toplandığı, konuşlandığı, kendi aralarında planlarını yaptıkları yer...”

yazının devamı için tıklayınız

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat