Bu bir mezhep savaşı mı?

  • GİRİŞ07.01.2016 09:41
  • GÜNCELLEME07.01.2016 09:41

 İki ülke arasındaki ihtilafın kaynağı mezhep farklılığı olarak belirlenirken, bu ülkelerin temsil ettiği bloklar mezhep üzerinden tanımlanıyor. Uluslararası medya kurumları harıl harıl okuyucularına Sünnilik ve Şiiliğin ne olduğunu izah eden makaleler basıyor.

İki ülke arasındaki son kriz ve genel olarak bölgeye hakim çatışma ortamı ısrarla 7. yy'a referansla açıklanıyor.

Oysa ki bu yaklaşım ne iki ülke arasındaki gerilimi, ne bölgedeki güç ilişkilerini, ne de yaşanan çatışmaların gerçek doğasını açıklayabiliyor.
Şii-Sünni meselesi eski olsa da, belli dönemlerde yüzüstüne çıkan ve görünür hâle gelen bir ihtilaf konusu. Farklı dönemlerde, farklı çelişkilerin siyaset mekanizmasını domine etmesi toplumların değişkenliğine işaret ediyor. Bununla beraber bu çelişkilerin kendilerinin bizzat bir problem olmadığını, fakat dönem dönem başka sorunları örten semptomlar olabileceğini de gösteriyor.

İran devrimi ile başlayan Şiiliğin politikleşmesi döneminde, Şiilik bir siyasi proje olarak yeniden tanımlandı. Bir tür “mezhep ihracı” Şiiliğin siyasileşmesine eşlik etti. Türkiye’de yaygın olarak Nusayri şeklinde tanımlanan, Suriyeli Alevilerin Şii olduğu yönünde fetvalar verildi, Lübnan’da Hizbullah hareketi cömertçe desteklendi. Ve bir Şii ekseni oluşturuldu. Buna Sünni cepheden yanıt gecikmedi. Körfez, Irak-İran savaşı boyunca Saddam Hüseyin’i destekledi. İran’ın bölgesel etkisinden rahatsız Suudi Arabistan, Şiiliğe karşı son derece sekter tavrı ile bilinen eğilimlerin öncülüğünü yaptı.
Suriye'de yaşanan kıyımı bir mezhep ayrımı şeklinde kurmak ise Esad'ın siyasi stratejisine hizmet eden bir gelişme oldu. İktidarda kalmak için ülkesini ateşe atmakta tereddüt etmeyen ve yüz binlerce sivili katleden ceberrut bir diktatör oyun planını mezhep üzerinden kurarak kendi tabanını konsolide etti ve bölgedeki ittifaklarını mümkün kıldı.

yazının devamı için tıklayınız

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat