Her sakala değişik tarak

  • GİRİŞ04.04.2009 09:43
  • GÜNCELLEME04.04.2009 09:43

Bir cumartesi sabahında, “kafa ütülemeye” fazla yumulmadan; çocuksu bir “yo-yo”nun ilk hareketine benzer bir başlangıç sözcüğü bulmak da epey eğlenceli...
*   *   *
Bu sözcük acaba “şayet” olamaz mı?
Şayet amcam kadın olsaydı, halam olacaktı.
Şayet teyzem erkek olsaydı, dayım olacaktı.
Şayet Lüksemburg’da doğsaydım; ne Türkiye’de nutuk atacak, ne nutuk dinleyecektim.
*   *   *
Şayet zengin olsaydım...
Şayet seçimi kazansaydım...
Şayet beni bırakmasaydı...
Şayet yağmurlarda şu dam akmasaydı...
Şayet şu Türkiye de “gelişmiş” olabilseydi...
*   *   *
Gerçekten de doğurgan mı doğurgan bir sözcük, “şayet” sözcüğü...
Ama sanırım ki yorumcular, “aslında” sözcüğünü daha çok kullanıyorlar “şayet” sözcüğünden.
*   *   *
Aslında o, siyasette yeni bir dönemi başlatmak istiyordu.
*   *   *
Aslında Barack Obama’nın niyeti çok başkaydı.
*   *   *
Aslında 100-150 kişi sallandırmakla, ortalığın süt liman kesileceğine inanıyordu.
*   *   *
Aslında onlar da, liderlerinin kıçüstü oturmasını istiyorlardı.
*   *   *
Aslında iki taraflı oynuyordu.
*   *   *
“Şayet” ile “aslında” sözcüklerini dans ettirmeye kalkınca da; “durumu değerlendirmek” konusunda borazancı başı olmak çok kolaylaşıyordu.
*   *   *

Aslında içerde çift taraflı oynayacağına, şayet son 80 yılda yasaklanmış eserlerin dökümüne şöyle bir baksa, AB kriterlerinin o kadar uzağına düşmezdi.
*   *   *
Şayet Pentogan’a rağmen içerde darbe yapılamayacağını anlasa, aslında başı bu kadar belaya girmezdi.
*   *   *
Aslında Obama’yı, bir İslam kimliği içine oturtmaya çalışmak yerine; şayet Ayasofya’nın yapıldığı tarihle de biraz ilgilenmiş olsa...
*   *   *
Şayet şöyle yapacağına, aslında böyle yapsa...
Aslında böyle yapacağına, şayet şöyle yapsa...
*   *   *
Aman dikkat... “Kafa ütüleme” sınırlarına girmeyelim...
Nasıl olsa içerde epey var, karşılıklı dibek dövücü...
Kimler razıysa, onların kafalarını ütüleyip; onların şişirsinler kafalarını...
*   *   *
Dünkü Radikal’in manşeti, içerdeki dibek dövücülerin gürültüsünü gerilerde bırakan bir terastan bakıyordu yeni bir döneme:
“G-20’ de son söz: Küresel krize karşı küresel işbirliği
Yeni bir dünya kuruluyor
Yeni muhasebe standartları geliyor. Merkez bankaları ‘sürpriz’ kararlar alacak. Bankacılıkta IMF destekli ortak sistem yolda. Rekabet için devalüasyona fren.’Vergi cennetleri’ kıskaçta”
*   *   *
Yerli siyasetçiler birbirlerini, her sakala göre değişik tarak vurmakla suçlayadursunlar...
Görünen o ki, “ kurulmakta olan yeni bir dünyanın” sakalına uygun bir tarak pek kimsede yok gibi...
*   *   *
Bizim bildiğimiz sakallar, “kaba sakal” , “top sakal” , “frenk sakalı” , “keçi sakalı” , “badem sakal” falan...
Hangisine hangi tarağın uyduğunu erbabına sormalı.
*   *   *
Sakal üstüne “halk deyimi” de bir hayli.
Gerçekleşme olanağı bulunmayan bir umut için, örneğin adı bilinmeyen partilerden birinin iktidar olması için, “sakal duasına çıkmak”...
*   *   *
“Sakaldan kesip bıyığa eklemek”; örneğin kira borcunu, mutfak masrafından keserek tamamlamak...
*   *   *
“Sakalı değirmende ağartmak”; yaşlandığı halde, angut kalmış olmak...
*   *   *
“Sakalı yok ki sözü dinlensin”; gençlerin düşüncesine kulak asmamak...
*   *   *
“Sakalının altına girmek”; birine dost görünerek, onu tavlamaya çalışmak...
*   *   *
“Sakal bıyığa denk olmayınca berber ne yapsın”; örneğin gelir gideri karşılamayınca, çalışan ne yapsın...
*   *   *
Fuzuli’nin 500 yıl önce yazdığı, rahmetli babamın da sık tekrarladığı bir beyit:
Dost biperva (umursamaz), felek birahm (acımasız), devran bisükûn (devir dur duraksız)
Dert çok, hemdert (dertleşecek) yok, düşman kavi, talih zebun (cılız)
*   *   *
İnsan merak ediyor, Fuzuli’nin yüzlerce yıl önce yazdığı bu beyit; acaba hâlâ daha kaç milyon insanın yaşam özeti?
*   *   *
Her sakala uygun tarak vurmakla siyasetçinin durumu değişse de, acaba sakalı taraklanın da durumu değişiyor mu?
*   *   *
Aslında değişmiyor, şayet tarak aynı olsa...
*   *   *
Şayet popülizme abanılmasa ve aslında ülkenin gerçek röntgeni ortaya konsa...
*   *   *
Şayet keyfiniz yerindeyse, aslında boş verin gerisine...

Çetin Altan - Milliyet
c.altan@bnet.net.tr

Yorumlar3

  • yaşar inan 15 yıl önce Şikayet Et
    sosyal= sadaka. sosyal kelimesini sadaka olarak algılayan iktidarlara yalaka veya iktidarı. herkese hakkını veren devletlere hukuk devleti denildiğini , o çizginin türkiye olarak 1500 mil çaprazında olduğumuzu yazmamış diye küstüm
    Cevapla
  • necati kıdıman 15 yıl önce Şikayet Et
    Şatet Şayet V.S. Sayın Çetin üstadım Buşayetlerde sizin hiç mi hiç günahınız yok. Artık sosyalizmin ne kadar isabetsiz ve çıkarcı bir kapitalisten farkı olmadığını anlayan sayılı solculardansınız. Neden onları bir özeleştiriye davet etmiyorsunuz? Saygılarımla
    Cevapla
  • oku yorum 15 yıl önce Şikayet Et
    sayın altan. Cehaletimi kurtarmaya yetecek bir tahsil hayatından sonra varsa eğer eşekliğim de baki kalmasın diye biton kitap okumuş olmama rağmen nacizane akpye teveccüh etmiş bir gariban ümitvar olarak göbeğini kaşıyan bir adam durumuna düşürülmüş şu zavallı ben denizin bu yazıdan aldığı keyfi sizinle paylaşmasında ve her yazınızı aynı keyif ve ilgilye takip ettiğini beyanında sizce bir sakınca varmıdır acep..saçmaladıysam kahabat sizin.. ŞAYET beni böyle keyiflendirmeseydiniz ASLINDA bu yorumada gerek olmazdı:)
    Cevapla
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat