Sumud: İnsanlığın vicdan yolculuğu
- GİRİŞ08.09.2025 09:05
- GÜNCELLEME10.09.2025 09:26
İnsanın en temel varoluş sorusu, ne için yaşadığıdır. Kimileri için bu soru gündelik telaşların arasında kaybolur; kimileri içinse başkalarının yaşama hakkı ellerinden alındığında yeniden canlanır. Bugün Gazze’de yaşanan tablo, bu sorunun tüm çıplaklığıyla karşımıza dikildiği bir çağdaş trajedidir. İki yılı aşkın süredir devam eden soykırım ve abluka, sadece siyasi bir kuşatma değil, aynı zamanda toplu bir açlık politikası, sağlık sisteminin çökertilmesi ve temel insani ihtiyaçların sistematik olarak engellenmesi anlamına gelmektedir. Bu durum, modern dünyanın gözü önünde ve uluslararası hukukun en temel ilkelerine rağmen gerçekleşmektedir.
Tam da bu noktada “Sumud” somut bir harekete dönüşmüştür. Yüzlerce gönüllü, dünyanın dört bir yanından bir araya gelerek Global Sumud Flotilla adı altında Gazze ablukasını kırmak üzere yola çıkmıştır. Bu girişim, yalnızca insani yardımı ulaştırmak için değil, aynı zamanda insanlığın ortak vicdanını temsil etmek için denizlere açılmıştır.
Devletlerin çıkar hesapları uğruna sessizliğe gömüldüğü, diplomatik masaların etkisiz kaldığı bir dönemde bu gönüllüler, insan onurunun sınır tanımayan bir ilke olduğunu hatırlatmaktadır. Yola çıkan tekneler, dalgaları aşmaya çalışırken aslında insanlığın en kadim değerlerinden birini; vicdanı dünyaya duyurmak için ilerlemektedir. Bu nedenle, Global Sumud Flotilla yalnızca bir insani yardım seferi değil, aynı zamanda çağımızın en güçlü ahlaki manifestosudur: İnsanlık vicdanı, suskun devletlerden daha büyüktür.
GLOBAL SUMUD FLOTİLLA’NIN YOLA ÇIKIŞI
Akdeniz’in kalbinden yükselen bir ses insanlığın vicdanına ulaştı: Global Sumud Flotilla. İspanya’nın Barcelona limanından ayrılan bu gönüllüler filosu, sadece yardım malzemeleri değil, aynı zamanda umut ve direniş taşıyan bir sefer olarak yola çıktı. Dünyanın 44 farklı ülkesinden gelen aktivistler, akademisyenler, sanatçılar ve sıradan insanlar, ortak bir ilke etrafında birleşti: Gazze’nin kuşatmasını kırmak ve oradaki insanlara, “yalnız değilsiniz” mesajını ulaştırmak.
Filoya katılanlar modern tarihin en büyük insani yardım deniz seferlerinden birini başlattı. Bu girişim, yalnızca fiziki yardım ulaştırmayı hedeflemiyordu; asıl amaç, dünyaya güçlü bir sembolik mesaj vermekti. Çünkü Gazze’ye açılmak, ablukanın fiziksel zincirlerini kırmanın yanı sıra sessizliği de yarmaktı. Bu yönüyle Sumud Flotilla, bir deniz yolculuğundan öte, küresel vicdanın yeniden inşasıydı.
Sumud Flotilla, her limanda insanları selamlayan beyaz yelkenleriyle aslında şunu haykırıyordu: Dayanışma, sınır tanımaz. Küresel sistemin sessizliğine karşı, halkların vicdanı denizlerde yankı buluyordu. Bu nedenle filo, sadece Gazze’ye ulaşmaya çalışan bir yardım girişimi değil, aynı zamanda dünyaya açılan bir ahlaki çağrıydı.
İNSANLIK VE SESSİZ DEVLETLER: KÜRESEL VİCDANIN ÇATIŞMASI
Modern uluslararası sistem, çoğu zaman güçlülerin çıkarlarını koruyan bir yapı olarak işlev görmektedir. Gazze örneği bu çıplak gerçeği bütün sertliğiyle ortaya koymaktadır. On yıllardır süren abluka ve son aylarda derinleşen açlık, dünya devletlerinin diplomatik sessizliğiyle birlikte düşünülünce, karşımıza ürkütücü bir tablo çıkar: İnsan haklarını korumakla yükümlü olan kurumlar, en temel hakların çiğnendiği bir coğrafyada adeta kör ve sağır hale gelmiştir.
Devletlerin sessizliğinin karşısında, Sumud Flotilla’nın yola çıkışı yeni bir denge yarattı. Burada diplomasi, sarayların ve müzakere masalarının ötesine geçti; vicdanı harekete geçen halkların dayanışmasında yeni bir diplomasi biçimi doğdu. Filoya katılan gönüllüler, herhangi bir devletin resmi temsilcisi değil, insanlığın vicdanının taşıyıcılarıdır. Bu nedenle onların yolculuğu, siyasi bir manevradan çok, ahlaki bir beyanname niteliği taşır.
Kimi devletler, abluka karşısında çıkar ilişkilerinin baskısıyla sessizliğe gömülürken, dünyanın dört bir yanından gelen yüzlerce insan kendi hayatlarını riske atarak denizlere açılmıştır. Bu çelişki, günümüz siyasetinin çürümüşlüğünü ve halkların vicdan gücünün devletlerden daha etkili olabileceğini gösterir. Sumud Flotilla’nın her dalgayı aşan adımı, uluslararası toplumun utancına ayna tutmakta, aynı zamanda “insanlık ölmedi” diyen sessiz bir çığlık yükseltmektedir.
Bu tablo bize şunu hatırlatır: İnsanlık onuru, resmi protokollerin suskunluğundan daha büyüktür. Devletlerin suskun kaldığı yerde, vicdan konuşur; çıkar hesaplarının susturduğu yerde, cesur bireylerin eylemi tarihe not düşer. Sumud Flotilla’nın asıl önemi de burada saklıdır: Gazze’ye ulaşmasa bile insanlık vicdanına ulaşmış, devletlerin iradesinin ötesinde yeni bir ahlaki ufuk açmıştır.
İNSANİ KRİZ VE VİCDANIN ÇAĞRISI
Gazze’de bugün yaşanan tablo, insanlığın en temel değerlerini sorgulatacak boyuttadır. Aylarca süren bombardımanların ardından altyapı neredeyse tamamen yok olmuştur. Elektrik, su ve yakıt kaynaklarının kesilmesi, hastanelerin işlevsiz hale gelmesine yol açmıştır. Tıbbi malzeme yokluğu, yaralıların tedavi edilememesi demektir; ilaçların bulunmaması, kronik hastaların ölüme terk edilmesi anlamına gelir. En acısı ise, çocukların ve bebeklerin açlıktan ölmesi ya da beslenme yetersizliği nedeniyle ömür boyu kalıcı hastalıklarla yaşamak zorunda bırakılmasıdır. Birleşmiş Milletler raporları, Gazze’de açlık seviyesinin “felaket” eşiğini geçtiğini açıkça ortaya koymaktadır.
Bu şartlar altında Sumud Flotilla’nın taşıdığı yardım sandıkları, yalnızca yiyecek ya da ilaç değil, aynı zamanda umut taşımaktadır. Çünkü burada mesele, sadece hayatta kalmak değil; onurlu bir yaşam hakkına sahip olmaktır. İnsanların açlıktan ölmediği, çocukların güvenle büyüyebildiği, hastaların tedaviye erişebildiği bir yaşam… İşte bu nedenle filo, insani yardımın ötesinde bir dayanışma çağrısıdır.
Vicdanın çağrısı, insanı kendi hayatının konforundan çıkarıp başkasının acısını dert etmeye yöneltir. Filoya katılan gönüllülerin yaptığı tam da budur. Kendi ulusal kimliklerini, dini veya ideolojik farklılıklarını bir kenara bırakarak, yalnızca “insan” olmanın gereğini yerine getirmişlerdir. Bu duruş, dünyanın dört bir yanına şu mesajı taşır: “Yaşamak, sadece nefes almak değildir; yaşamak, başkasının nefes alabilmesi için mücadele etmektir.”
Dolayısıyla Sumud Flotilla, bir insani yardım girişiminden çok daha fazlasıdır. Bu sefer, Gazze halkına maddi destek ulaştırmayı amaçlasa da, aslında dünya kamuoyuna dönük manevi bir çağrı niteliği taşır. O çağrı, suskunluğun zincirlerini kırmak, vicdanı yeniden harekete geçirmek ve insanlığın unutmaya yüz tuttuğu ahlaki sorumluluğu hatırlatmaktır.
Cihad İslam YILMAZ
Yorumlar12