Abdestli olarak banka kapılarında kuyrukta beklemek!

  • GİRİŞ11.08.2022 09:37
  • GÜNCELLEME11.08.2022 09:37

Bir arkadaş, son zamanlarda bankaların emeklilere dağıtmak için yoğun çaba harcadığı “promosyon”dan soruyor; “helâl mi haram mı?” diye.

            Ben fetva makamında değilim, buna fetva vermek âlim olanların işidir. Fakat aklıma takılan şey şudur: Fakir bir adamı sokaktan çevirip ona “promosyon” adı altında para teklif eden banka var mıdır? Sana şunca parayı banka, seni çok sevdiğinden mi veriyor? Bu çağın para cambazı olan bankaların bir kârı olmasaydı, onca parayı sana verir miydi? Senin “promosyon” adı altında aldığın para, faiz kuruluşu olan bankaları ayakta mı tutacak yoksa onlara zarar mı verecek? Bir faiz kuruluşunu ayakta tutmak bir müslümanın görevleri arasında mıdır?

            Soğuğa, sıcağa etkisi olmasa bile, yakanda kirle, lekeyle dolaşmak seni utandırmaz mı?

            Gençlik günlerimizi hatırladım: Faiz muessesesidir diye bankaların önünden bile geçmezdik.  O ayeti okuduğumuz zaman tüylerimiz diken diken olurdu:

            “Allah’tan korkun ve gerçekten iman etmiş iseniz faizden kalanı bırakın.”

            “Bunu yapmazsanız Allah ve resulü tarafından size bir savaş açıldığını bilin…” (Bakara, 278, 279)

            Allah ve resulü savaş açtığında bunun galibi kim olacaktır?

            Bunca savrulmanın izahı çok katmanlıdır. En başta akide/inançta bozulma ve ardından haramla beslenme diyebiliriz. Akide zihinleri bozar, haram da bedeni, ruhu. Ardından “ritüel” olarak ibadetler yerine getirilse bile bunun, insanı, insanlık makamına ulaştırıcı bir özelliği kalmaz.

            Param olmadığı için bankaya para yatırmamışsam, kendimi ne kadar faizle mücadele ediyor olarak görebilirim? Akide düzelmemişse inanın herkes potansiyel bir banka mudisidir, fırsat eline geçtiğinde onun hemen içine atlar.

            Bugün “ben müslümanım” diyen insanların en büyük eksikliği kendi doğrularını bilememektir. İnsan kendi doğrularını bilemeyince, nefsine hoş gelebilecek yanlışların peşine takılması da kaçınılmazdır. Birisi yanlış işlemiyorsa, o yanlışı işlemeye fırsat bulamadığındandır. Bu durumda yanlışlar potansiyel olarak insanların içinde bir ateş gibi durmakta ve en küçük bir harekette alev almakta, harlanmaktadır.

            İyilik nedir? İslam’ın “iyi” dediği her şey iyidir. Kötülük nedir? İslam’ın “kötü” dediği her şey de kötüdür. Bunun dışında müslümanın bir değer yargısı olamaz. Müslüman, İslam’ın “iyi” ve “kötü” kavramlarını bilmek zorundadır. Bilirse, iyiliğin yanında ve kötülüğün karşısında yer alır. Gücü yeterse kötülüğü kaldırır, iyiliğe revaç verir; yetmezse sözlü müdahalede bulunarak kötülüğün karşısında, iyiliğin yanında yer alır. Buna da gücü yetmezse, içinden iyiliğe destek verir, kötülüğe buğz eder. Bu da Müslüman kalabilmenin en alt tabakasıdır. Sevgisi ve buğzu netleşmeyen insanın Müslümanlığı tartışmalı duruma gelir.

            Şer bir ortamda, ibadetleri yerine getirdim, eyvallah demenin sorunlu olduğunu düşünüyorum. Kötülüğü ortadan kaldırmak gibi bir derdin var mıdır? İyiliği hâkim kılmak adına kaç kez uykularını böldün? Eylem ve söz olarak kötülüğün yok olması için nasıl bir çaba harcıyorsun? En başta zihnini arındırdın mı? Bilinç düzeyin artılarda mı eksilerde mi? Sonra en yakınlarından, çoluk çocuklarından işe başladın mı? Onları fıtratları doğrultusunda eğitecek güce sahip misin? Yaşanan zamanın anaforuna kapılmadan, onlara “iyi” yönde örnek olabiliyor musun? Ve en önemlisi, sen onları haramdan uzak tutarak, helalle besliyor musun? Bütün bunları yapabilmek için hangi çabanın içindesin?

            Senin sırtında takva elbisesi varsa, bilesin ki yüzünde de dostluk nuru parıldamakta ve bu durumun, Hakk’a hamd ettiğinin de bir belirtisi olmaktadır.

            Bilgi ve bilinç olmadan hikmetin kapısı aralanmaz. O kapı aralanıp içeri girersen ateşi gül bahçesine çeviren İbrahim olursun; dünya cehennem olsa seni yakamaz. Fakat hikmet kapısından içeri giremezsen, Karun olursun, Bel’am olursun; secdelerin bile ateş topuna döner. Yaşadığımız çağ tam da bunların meydanı.

            Baharın gelişini ne yöne baksan anlarsın, her yer yemyeşil, güller rengârenk.

            Senin baharını ben nerden anlayayım, hâlâ banka kapılarında kuyrukta bekliyorsun? Üstelik abdestli olarak! İçten bir “Lailahe illallah” de ve putları kır; kırarsın kırarsın!

   D. Ali TAŞÇI (dalitasci@hotmail.com) Twitter:@DAliTasci

Yorumlar7

  • A..Savut 3 yıl önce Şikayet Et
    Ben okuyunca yüreğim titredi, sadece korktum , başka bir şeyde bilmiyorum..Faizide yerin dibine batsın şu ahir vaktin deccalleride..
    Cevapla
  • 3 yıl önce Şikayet Et
    Ali Abi.... Faiz kurumları yerine finans kurumları Müslüman için meşru olmasa da caiz olan bir tercihtir bu malum. Promosyon ve nema gibi durumlarda ise kişisel tercihimiz dışında olduğu için bankaya bırakılmaz alınır fakat elektrik-doğalgaz-tlf faturası ve benzin,mazot,LPG gibi doğrudan insana temas etmeyen harcamalarda kullanılır. İlgiliye bilgi budur. Allah'a emanet...
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • vatandaş rıza 3 yıl önce Şikayet Et
    devlet bankasından vatandaşa kredi verirken yada alacağı geciktiğinde uyguladağı faiz için de geçerlimi bu yazı
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • fffffff 3 yıl önce Şikayet Et
    hükümet bu işin önünü niye açtıki.bırakın sadece maaşlarını alsınlar
    Cevapla Toplam 4 beğeni
  • Bir okur 3 yıl önce Şikayet Et
    Tam da zamanında hayra davet eden yazınızı okudum, Allah bin kere razı olsun,
    Cevapla Toplam 6 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat