Zihin ve zihniyet

.

  • GİRİŞ01.12.2022 08:32
  • GÜNCELLEME02.12.2022 09:06

            “Zihin”i sözlükler şöyle tanımlıyor: “İnsanda anlayış, kavrayış, algılama yetisi, bellek.”

            “Zihniyet”in de tanımı şöyle: “ Bir toplumdaki ya da topluluktaki bireylerde, görüş ve inanış etmenlerinin etkisiyle oluşan düşünme yolu, düşünüş biçimi.”

            “Siyasî, sosyal, idarî, adlî, askerî, dinî, ticarî, sivil toplum örgütlerinin ve eğitim etkinliklerinin birlikte oluşturdukları duygu, anlayış ve zevk bütünü. Mentalite.”

            Sözlüklerin tanımı böyledir.

            Zihni, genellikle fen bilimleri, teknoloji oluşturur.

            Zihniyeti ise sosyal bilimler ayağa kaldırır.

            Zihin; teknoloji geliştirir, yeni buluşlar yapar, insanın aklına gelmeyen silahlar üretir.

            Zihniyet; yapılan bu buluşları kullanır. Hangi inanç ve ideoloji ile oluşmuşsa, o inanç ve ideoloji doğrultusunda o icat edilen şeyleri ve silahları kullanır, geliştirdiği fikirleri dünyaya yaymak ister. (Komünizm, Kapitalizm zihniyetleri gibi; her ikisi de sekülerdir.)

            Örnek verirsek, zihin atom bombasını üretir; fakat duru bir zihniyete değil de fıtratı bozuk bir zihniyetin eline geçerse bu silah, Hiroşima’yı bombalar ve on binlerce insanı öldürür. Fıtratı düzgün zihniyetin eline geçerse, nükleer enerjiye yatırım yaparak insanlığın hizmetine sunar.

            Zihin araç üretir, zihniyet bu aracı kendi amacı doğrultusunda kullanır.

            Eğitim sistemlerinin birinci görevi, zihniyeti düzgün nesiller yetiştirmek olmalıdır; böyle olmaza ülke ve insanlık kan ağlar.

            Bizde zihniyet değişimi, genel anlam itibariyle, Tanzimat’la başlar. Tanzimat, Batı’ya açılan penceredir; ardında Cumhuriyet’le birlikte Batı’ya kapılar ardına kadar açılır. İyi veya kötü, Batı, bizim dünyamıza ters yapıda gelişmiştir. Bu ters yapı bize uymazdı, lakin onlara uydurmak için, yukarıda sayılan “siyasî, sosyal, dinî, eğitim yapılanması…” gibi her alanda her şey yapıldı ve Batı bize “mürşit” oldu ve bugünlere gelindi.

            Zihniyet temel olarak eğitimle, yanı okullarla değiştirilir ve yerleştirilir. Bir asırdan fazladır Müslümanları öz zihniyetlerinden soymak için yapılmadık işler kalmadı. Şimdi “Müslümanım” diyen insan bile “seküler zihniyet”in kurbanı durumunda; çünkü yüz yıldan fazladır “Fıtrî zihniyet” sindirilmiş ve hayattan kovulmuştur. “Seküler zihniyet”ten darbe yememiş bir fert yoktur; en azından o hayatı solumuş veya solumaktadır.

            Türkiye’nin en büyün sorunu işte budur: Zihniyet meselesi!

            “Seküler zihniyet içinde mi kalacağız yoksa kaybettiğimiz Fıtrî zihniyetimizi tekrar hayata mı geçireceğiz?” Bütün darbeler, kavgalar, ambargolar, baskılar ve her türlü ulusal ve uluslar arası dalgalanmalar, hep bize zoraki oturtulan “seküler zihniyet”in devam edip etmemesi için. Çünkü bu zihniyeti, savaşlarda her şeylerini kaybetmiş bu halk oluşturmadı, zaten halk mı kalmıştı, zihniyetini Batı’ya endekslemiş bir mütegallibe oluşturdu.

            Siz ne derecede müfredat değiştirirseniz değiştirin, anayasayı değiştirecek çoğunlukla iktidar da olsanız, Cumhurbaşkanlığı sisteminin en hızlı zamanında ülkeyi de yönetseniz, bir asırdan fazla bir zamandır “seküler zihniyet” ile hayat bulmuş insanları, hatta “Müslümanları”, İslâm ile tanıştırmakta zorlanır, hem de çok zorlanırsınız; Fıtrî zihniyetin penceresini dahi size açtırmak istemezler. İstanbul’u işgal ettikten sonra boşuna mı gittiler?                                                               

            Çocuğunuzu okula gönderdiniz, ne güzel. Siz Fıtrî zihniyetten yanasınız. Çocuğunuz ise seküler zihniyetin (bilginin değil, bilgi araçtır) ellerinde bir hamur gibi yoğrularak size teslim ediliyor. Bilgi, değer yargıları, kutsallar, kutlamalar; hasılı bir yaşam tarzı sizin Fıtrî zihniyetinizle örtüşmüyor. (Gerçi ben sözde örtüşmediği halde hayatında buna uyum sağlamayan pek kimseye rastlamadım ama…) Ne yapacaksınız? Yapacak bir şeyiniz yok, okula devam!.

            Tedrisat Tevhid edilmedi, (Allah’ın birliğine göre kurulmadı.); “tevhidi tedrisat” esas alındı. (Seküler zihniyete göre eğitim ve öğretim oluşturuldu.) “ Benim zihniyetimden olacaksın.” demesine gerek yoktur; güle oynaya çocuğunun o zihniyetten olması için günler tertipleyecek, kutlamalar yapacaksın.

            Önümüzdeki zamanlarda “Ben Fıtrî zihniyetime göre okullar açacağım!” diyebilenler çıkacak belki, ama bu suçtur, suçun cezası da vardır.

            Demokrasi, “Herkes özde benim gibi düşünmelidir ve yaşamalıdır!” anlayışını, insanların zihniyetlerini sekülerleştirdikten sonra hayata sürülen bir mekanizmadır.

D. Ali TAŞÇI

(dalitasci@hotmail.com)

Twitter: @DAliTasci

 

Yorumlar5

  • Naciye Yiğitoğlu 1 yıl önce Şikayet Et
    Türkiye’nin en büyün sorunu işte budur: Zihniyet meselesi! Mükemmel bir teşhis Hocam.Yaşanan ve yaşanacak olanlar zihniyetin sonucudur. Zihniyet başlangıç durum sonuçtur. Seküler zihniyet ince bir yerden zerkediliyor, irade ve direncin kırılma noktaları hissettirilmeden. Sonuca gelindiğinde ise payımıza fazlasıyla katlanmak düşüyor.Hastayız ,iyileşiriz inşallah. Ömrünüze ve kaleminize bereket diliyorum kıymetli Hocam .
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • seraceddin emre 1 yıl önce Şikayet Et
    işimiz zor,ama imkansız değil ağabeyim biz hayatı, kulluğumuzu sadece O'na tahsis edenlerdeniz.HAKK bir kişide olsa galibtir.
    Cevapla
  • Hasan 1 yıl önce Şikayet Et
    Hocam değindiğiniz konu tam isabet. Katılmamak elde değil. Teşekkür ediyorum.
    Cevapla
  • Zehra uyar 1 yıl önce Şikayet Et
    Gerçekler ! Kaleminize sağlık ,bize olanlar olmuş . Üzücü ..
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Ş.BOÇOĞLU 1 yıl önce Şikayet Et
    Allah razı olsun hocam çok güzel rabbim sağlık sıhhatlar versin
    Cevapla Toplam 2 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat