'Devrimler yanlışlık getirir' mi dediniz?

  • GİRİŞ15.07.2010 09:32
  • GÜNCELLEME15.07.2010 09:32

Habertürk’te izledim, gazeteci-yazar Can Ataklı, refiki Ahmet Tezcan’a hitaben şöyle diyor:
Devrimler bir takım yanlışları beraberinde getirir.
Dikkat buyurun, “getirdi” demiyor “getirir” diyor.

Konu malum: “Referandum.”

Ama tartışma, tarihi noktalara kayınca Ataklı heyecana geliyor ve galiba doğruları istem dışı dile getiriyor.

*

Peki “devrimler” hangi “yanlışları” beraberinde getirdi?

Misal alalım “harf devrimi”ni:

“Cumhuriyet devrimlerinin ben her zaman söylüyorum –en acıtanı- harf devrimidir. Çünkü dinlerin yazıyla müthiş bir ilişkisi vardır. Dil ile değil ama yazıyla müthiş bir ilişkisi vardır. Mesela Karamanlı Rumlar, Ortodoks Hıristiyan ve Türk dillilerdir. Yani kilisede bile Türkçe ibadet ediyorlar, yazmaya geldiklerinde mutlaka Yunan alfabesini kullanıyorlar.”

Bu sözler bana değil, Prof. Dr. Mete Tunçay’a ait…

Gelelim “Hilafetin kaldırılması”na:

“…Cumhuriyet devrimleri halkın çoğunun benimsemediği devrimlerdi. Hilafet kaldırılacağı zaman bir kamuoyu yoklaması yapılsaydı, cevap muhtemelen ‘Hilafet kaldırılmasın’ çıkardı. Düşünün… Türkiye’nin baş tarihçisi olan Enver Ziya Karal, Galatasaray’da talebeyken, Hilafet kaldırılınca talebelerin yemek boykotu yaptığını anlattı. Türkiye’nin en aydınlanmış kesimi bile hilafetin kaldırılmasına ‘hayır’ diyor.” Bu sözler de Prof. Tunçay’a ait… (29.05.2010, Radikal)

Yine aynı Tunçay, Şapka Devrimi için şöyle diyor:

Şapka Hıristiyanlık’ın sembolü olarak algılandığı için can acıtıcıydı. Harf Devrimi isi en radikaliydi.” (Mustafa belgeseli için hazırladığı rapordan)

Ya bu sözlere ne demeli:

“Şapka kanunu bu dönemde girişilen devrimlerin ilki ve en gözalıcısı olmakla beraber, aynı zamanda en beyhude, en anlamsız ve en sathisi idi.” (Halide Edip Adıvar, Dictatorship and Reforms in Turkey, Güz Sayısı-1929)

*

“Şapka Devrimi” denince İskilipli Atıf Hoca’yı hatırlamamak mümkün mü. Devrimden bir buçuk sene önce yayınladığı “Frenk Mukallitliği ve Şapka” isimli kitabından dolayı tutuklanmış (26 Aralık 1925), Giresun İstiklal Mahkemesi’ne sevk edilmişti. Mahkeme takipsizlik verdi. Ancak Atıf Hoca İstanbul’a döndü ve tekrar tutuklandı. Ankara’ya sevk edildi. İsnat edilen suç, “Halkı kanunlara karşı kışkırtmak”tı. Oysa Hoca, şapka aleyhine hiçbir gösteriye katılmamıştı. Ankara İstiklal Mahkemesi Savcısı, Hoca için 3 yıl hapis cezası istiyordu. Fakat mahkeme iki gün içinde idam cezası verdi. Atıf Hoca savunma yapmaya gerek görülmeden 4 Şubat 1926 sabahı hüküm infaz edildi. Atıf Hoca’nın son sözü, “Mahkeme-i Kübra’da hesaplaşırız” oldu.

*

Görülüyor ki, bizde devrimler “yanlışlıkları” beraberinde getirmiş, kurbanlar verilmiş.

Devrimlerin “yanlışlıklarını” geçiştiremezsiniz.

Çünkü, bu hataların telafisi yok.

Gerçekte Devrim, “Belli bir alanda, hızlı, köklü ve nitelikli değişiklik” olarak tarif edilir. (Türk Dil Kurumu sözlüğünden)

Ama Cumhuriyeti kuranlar bu “nitelik” kavramını pek dikkate almamış ve realitede çok sağlıklı bir sistem ortaya çıkarmamış.

İşte bir açıkoturumda söylenen sözün, bize hatırlattıkları.

Davut Şahin - Haber 7
davutsahinn@gmail.com

Yorumlar1

  • zerre 15 yıl önce Şikayet Et
    Kaynaklarla birlikte güzel toparlanmis yazi.... Cok tesekkür ederim...
    Cevapla
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat