Başbakanın gözyaşları ve bir darbecinin hassasiyeti
- GİRİŞ21.07.2010 16:05
- GÜNCELLEME21.07.2010 16:05
Başbakanın gözpınarları yanağından süzülürken alkışlara karıştı. Ekran karşısında izleyenler eminim çok duygulandı.
Eğer siyasetçiyseniz sataşmalara muhatap olmanız kaçınılmaz. Gözyaşlarınız siyasete rabdedilir hemen. Köşelerden kinaye ve taşlamalar atılır şimdi…
Bazı insani vasıflar vardır ki bulunduğu makamın önüne geçer.
Ne yani bir başbakan ağlayamaz mı?
Kalbi taştan mıdır?
*
Eski Başbakanlardan Tansu Çiller de (DYP Eski Genel Başkanı) kameraların önünde gözyaşını tutamamış, ağlamıştı hatırlayın. TÜSİAD’ın bir toplantısı idi sanıyorum. Peşpeşe gelen eleştiri ve yoğun gündemin bombardımanı içinde konuşurken, sözleri titrekleşti ve birden bire ağladı. Duygu patlaması yaşıyordu belki. Sonra toparlayarak konuşmasına kaldığı yerden devam etti.
*
Bir de ağlamayan ve “itiraf”ta bulunanlar var. Mesela “Hem sağdan hem de soldan adam astık” diyen bir “darbecinin” ekrandaki görüntüsü ilginçti.
Yıllar önce(1999) “Ertesigün” programın sunucusu olan Davut Dursun’un sorularına cevap veren “darbeci” Kenan Evren insanın kanını donduran şu sözleri sarfetmiş:
“Ben sağa ve sola katiyen ayrım yapmadım. Hatta o kadar yapmadım ki, mahkum olan idam cezası alanlar var. Bir tane sağdan, bir tane soldan astık. Yani, denge olsun diye ona bile dikkat ettim.” (24)
Hasassiyete bakar mısınız? Dengeler şimdi muazzam yerine oturdu öyle mi?
Yani sağı ve solu erittiniz başınız göğe mi erdi Paşa!
*
İş bununla sınırlı değil. Hem “sağ”dan hem “sol”dan 12 Eylül’ün bilançosuna bir bakalım:
650 bin kişi gözaltına alınmış. 1 Milyon 683 bin kişi fişlenmiş. 210 bin davada 230 bin kişi yargılanmış. 7 bin kişiye idam cezası istenirken 517 kişiye idam cezası veriliyor ve 50 kişi idam ediliyor... 14 bin kişi “yurttaşlıktan” çıkarılırken 30 bin kişi “mülteci” durumuna düşürülmüş. 300 kişi kuşkulu ölmüş, 171 kişi de işkenceden… vs. v.s.
*
12 Eylül demokrasinin üzerinden silindir gibi geçti. 30 yıllık açtığı yaralar hala etkisini sürdürüyor. Günlük yaşamdan bürokrasiye ve siyasette her alanda bıraktığı tahribat ortada.
12 Eylül bu ülkeye “siyasetsizlik” ilkesi getirdiği gibi, genç kuşakları siyasetten soğuttu.
*
Refarandum sonrası 12 Eylül’e yargı yolu açılır mı veya açılmaz mı onu bilemem. Zaten çok da tartışılacak gibi görünüyor.
Ancak şu var ki, Türkiye’de artık darbeler olmasın. Darbe zemini oluşturabilecek anayasalar da.
Davut Şahin - Haber 7
davutsahinn@gmail.com
Yorumlar5