Ekrandaki korkunç yüzler
- GİRİŞ30.07.2010 08:01
- GÜNCELLEME30.07.2010 08:01
Allah her türlü canlıyı en mükemmel şekilde kusursuz yaratmıştır. Özellikle insanları en ekmel bir şekilde yaratarak yeryüzünün bir halifesi yapmıştır.
Güzellik aslında “göreceli” bir kavram, belki bu yüzden insanlar bu tanımı yaparken zorlanıyor. Aslında Allah’ın yarattığı her mahlukat bir sanat şaheseri olarak kabul edilir. Güzellik, Kainatın Yaratıcısının insanlara sunduğu ihsanlardan biridir.
*
Tarihe baktığımızda özellikle kadınlar “güzelleşmek” uğruna çeşitli yöntemler uygulamış ve denemiş.
Ancak “güzellik hülyalarına” kendini kaptıran modern insan, makyaj setlerinden kendini kurtarırken, hayatı uğruna bıçak altına yatmaktan kendini alamamış.
Bıçak altına yatarak güzelleşmeye çalışan “estetik” meraklıları, ameliyat masasından kalkıp aynaya baktığında korkunç görünümlü bir canavara dönüştüğünü farketmiyor bile.
*
Ya erkekler?
Artık adam gibi adam bulmak zorlaştı. Ekranda ya “efemine” tipler yahut kaşları alınmış, dudakları şişirilmiş, çene kemikleri zımparalı erkek tipler revaçta.
Michael Jackson ölmeden önce, güzel görünmek uğruna onlarca kez estetik ameliyatı geçirmişti. Estetikler hiçbir zaman ona mutluluk getirmedi, ölümüne kadar çöküş yaşadı.
Geçenlerde “Kanaltürk”te “Get Carter” filmini izlerken Rambo ve Rocky filmleri ile ünlenen Slyvester Stallone’un bile yüzünün deforme olduğunu gördüm. Eski yüzünden eser kalmamış. Kaşlarını aldırmış, elmacık kemiklerine dolgu yaptırmış, dudağın üst kısmını botokslamış. Kaslar zaten ilaçlarla şişirilmiş. Hollywood'un güç sembolü sayılan kas yığını Rambo bile estetikli…. Hem de hormonlu. Stallone’un vücut fonksiyonları zamana karşı direnemediği için, dağılan yüzünü "suni dolgular"la toparlamaya çalışmış.
*
Hollywood ünlülerinin fotoğraflarının çoğuna baktım, inceledim. Hepsi birer yaşayan “zombi”ye dönüşmüş. Onlar fıtri halleriyle ünlü oldu. Ancak ününü pekiştirmek için fıtratlarını bozdular. Artık onlar hayran olunası insanlar değil, korkunç bir canavara dönüşmüş plastik yaratıklarlardan ibaret.
*
Bizde her gün ekrana çıkan “estetik ucube”lere ne demeli? Kadın programların vazgeçilmez sunucuları şişik dudak, botoks surat ve perukla “şirin” göründüğünü sanıyorlar. Birileri bunlara “asıl şimdi çirkinsin” demeli…
Düşünebiliyor musunuz Ajda Pekkan daha kaç yaşına kadar “estetik” adı altında operasyona devam edecek?
*
Hele bizim Anadolunun bağrından kopup gelmiş türkücü delikanlılarımıza ne demeli?
Hadi, isim verelim. Berdan Mardini’nin göğüs küçültme operasyonu geçirdiğini kaçımız bilir?
Şimdilerde “yönetmen” koltuğuna oturan Mahsun Kırmızıgül’ün, geçmiş yıllarda göbeğinde ve basenlerindeki yağlarından aldırdığını tahmin edebilir miydiniz?
Tarkan’ın göbeğindeki ve basemlerindeki yağları aldırdığına inanabilirsiniz. Ama Orhan Gencebay gibi bir sanatçının gıdısını “lazerle” erittiğine kaçımız inanır?
Mustafa Sandal’ın yüzündeki sivilceler için cildini düzenlik aralıklarla gittiği Londra’da uzmanlara törpülettiğini anlayabilirsiniz. Ancak Beyazıt Öztürk’ün gıdısını estetik ameliyatla aldırdığına inanabilir misiniz? Yahut ekranlarda “delikanlı” pozlarda racon kesen Özcan Deniz’in kemerli burnunu yaptırdığını , kalın kaşlarını aldırdığına inanabilir misiniz? (25.01.2008, Basın)
*
Estetik uzmanlarına göre estetik müdahale yaşı 40 civarı. Bugüne kadar çok sayıda sanatçı geçinen ve iş çevreleri özellikle yüzünü gerdirmiş.
Estetik Cerrahi Uzmanı Fuat Kurşun diyor ki, “Popülerliğe alışkın ve ilgiyi üzerinde tutmaya çalışan insanlar konumlarını kaybetmek istemiyor. Özellikle sanatçılar.” (Aksiyon)
Estetisyenlerin ya da estetik cerrahlarının ofislerini dolduranlar önce psikayatrik tedaviden geçmeli. Psiyatr Doç. Dr. Armağan Sabancı’ya göre ise durum biraz karışık, “Özellikle sanatçılar sürekli beğenilme ve sevilme isteği duyarlar. Bu onları doğal yaşam sürecinden çıkarır. Dolayısıyla belirli bir zamana takılıp kalırlar. Gençlik, güzellik, popülerlik ve takdir edilme gibi avantajlar sağlar. Bu onların gıdası gibidir. Ruhsal olarak bu döneme takıldılarsa beden olarak da o dönemde kalmaya çalışırlar. Genelde gözlenen bir ‘yaşlanmayı red’ pozisyonu var. Bu, takıntının aşılamamış halidir” diyor (a.g.d.).
*
Hasıl-ı kelam:
“Güzellik” kavramı keyfine göre “biçim değiştirmek” değildir.
Fıtri olan ne varsa güzeldir. Çünkü yüze vurulan neşter darbesi, kişinin yüz simetriğini doğrudan bozar. Korkunç hale getirir, getiriyor da…. Görüne o ki, estetiğe bulaşan her kim ise, ceremesini de peşin peşin çekiyor demektir.
Davut Şahin - Haber 7
davutsahinn@gmail.com
Yorumlar1