Ramazan paronayası
- GİRİŞ09.08.2010 13:40
- GÜNCELLEME09.08.2010 13:40
Laik ve anti/laik kesim meydanlara dökülür, kimi gazete sütunlarında bazı kalemşorlar dindarlara kalem sallar “asker gelir” hatırlatması yapardı.
Üniversitelerde anlamsız kavgalar çıkar; mutlaka bir grup eli sopalı genç, yoldan geçen ve oruç tutmayan genci tartaklardı. Bu haber medyada yer bulurdu.
Medya bir yandan çarşaf gibi Ramazan sayfası verir, bir yandan da “irtica” odaklı haberleri sütunlarına taşırdı.
Ekranlarda Ramazanın ortasında “irtica” konulu açıkoturumu yapanları hala unutamadık.
Evet 28 Şubat öncesi ve sonrası dönemini hatırlatmak istiyorum. Çünkü o günler bizim için bir “karabasan”dan farksızdı.
…
Bir anı:
Ünlü bir yazarla birlikte ortak bir kitap çalışması yapmıştık. Yazar ünlü biri olduğu için “kartel medyası”nın hayli ilgisini çekmişti. Ancak yazara ulaşamamışlar… Yurt dışındaydı. Beni telefonla arayarak kitap hakkında bir iki görüş aldılar.
Ertesi gün, söylediklerimi, sekiz sütuna manşete çekmişlerdi. Düşünün “genelkurmay” haberi bile sürmanşetti.
O gün akşama kadar cep telefonum susmak bilmedi. Televizyon kanallarından arıyorlardı, kimi kitap hakkında görüş almak istiyordu, kimi canlı yayına davet ediyordu. Haber kanalları o akşam benimle ilgili röportajları kanallarına taşıdı.
Dikkatimi çeken nokta şuydu:
Haberciler adeta bir polis gibi sorguladı beni. Show TV muhabirine “Ben de gazeteciyim, soru sorma biçiminizi beğenmedim. Ancak bu röportajdan bir şey çıkaramayacaksınız” dedim.
Kimi kanallar sanki birilerine “suç duyurusu”nda bulundu. Ama röportajlardan bir şey çıkmadı. Hayat devam etti.
28 Şubat sonrası da benzer paronayalar çıktı medyada. Zihinlere korku salmakla kalmadılar, Kur’an kurslarına bile baskın düzenlediler.
…
Peki şimdi “irtica panikatakları” ne alemde?
Yıllar geçtikçe azaldı mı acaba?
Televizyon ekranlarına baktığımda neredeyse birçok haber kanalı “Ramazan geliyor” diyerek olumlu haber vermeyi tercih etti. Ekrandan seyirciye, “Ramazanda dengeli beslenme”nin yollarını anlattılar.
Bu bir gelişme mi, yoksa milletin istediği noktaya gelme durumu mu?
Bakan Nimet Çubukçu’nun “Kız ve erkeklerin ayrı okutulmasına karşı değilim” sözleri bakalım bu Ramazanda ne kadar tartışılacak.
Veya Ali Atıf Bir’in dediği gibi, “Darbe yaptırmak, muhafazakarları/dindarları ve cemaatleri ‘şeriat devleti’ kurmak için gizli planlar yapan odaklar olarak göstermek için atılan manşetler devri yavaş yavaş geride kalmaya başladı.” (Bugün)
Mı acaba?
Davut Şahin - Haber 7
davutsahinn@gmail.com
Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol