Serap ve yakışıklı Azrail

  • GİRİŞ16.08.2010 05:55
  • GÜNCELLEME16.08.2010 05:55

Sanıyorum 10 yaşındaydım. Göğsümde yumruk büyüklüğünde bir “kist” çıkmıştı. Beni bir hastaneden Ankara Dr. Sami Ulus Çocuk hastanesine nakletmişlerdi. Koridorda başhekim odasının önünde sıranın bana gelmesini bekliyordum.

İsmim okundu. İçeriye girdim. Yarı baygın bakışlı dev cüsseli beyaz önlüklü bir adam, “Gel yanıma” dedi. Ameliyatlı göğsümü açıp baktı. Eliyle yokladı. Sonra yanındaki başhemşireye dönüp “Derhal ameliyata alın” dedi.

“Ameliyat” sözüyle ürperdim. Zira birincisinde lokal anestesi olmuş ve keskin neşterle göğsümü yarmışlardı. Küçük yaşta bir çocuk için yarı baygın neşterle tanışmak ve kesilen göğsümün içine yapılan cerrahi müdahale, hiç de sevimli gelmiyordu.

Başhemşire söylenenleri not ederken, “Başhekim”in yakasındaki ismi okudum:

“Onk. Dr. Haluk Nurbaki.”

*

Aradan yıllar geçti. TRT’nin tek tabancalı olduğu dönemlerde her Cuma akşamı “İnanç Dünyası” programı yayınlanırdı. Birden o Başhekimi gördüm. Alt yazıda Onk. Dr. Haluk Nurbaki yazıyordu.

Heyecanla arkadaşlarıma dönüp, “Bakın beni ameliyat ettiren doktor bu” demiştim. Kimse umursamadı. Ama onu daha sonra sık sık televizyonda görecek ve yayınlanan kitaplarını alıp okuyacaktım.

*

Geçen hafta bir dostum “facebook”a merhum Onk. Dr. Haluk Nurbaki’nin başından geçen bir olayı nakleden anıyı “slayt” haline getirip göndermiş. Geçmişe döndüm. Muhtemelen bu naklettiğim olay, benim ameliyatından çok önce yaşanmış. İstedim ki bu anıyı sizlerle paylaşayım:

*

“Ben, 40 yıllık bir kanser uzmanı olara maddeyi aşan sayısız olayla karşılaştım ve bunları o olaya şahit olanlarla birlikte belgeleyerek özel bir arşiv yaptım. Bunlardan 1976 yılında yaşanmış bir olayı size nakletmek istiyorum.

“Kanser hastanesinde başhekimken Serap adında genç bir hanım hastam vardı. Bu hastam göğüs kanserine yakalanmış ve tedavi için yurt dışına gitmek istemesine rağmen, bazı formaliteler sebebiyle o imkanı bulamamıştı.

“Serap’ı özel bir ilgiyle bizzat ben tedavi altına aldım. Ve kısa bir süre sonra da iyileştiğini gördüm. Ancak Serap’ın da bütün diğer kanserliler gibi ilk 5 yıllık süreyi çok dikkatli geçirmesi gerekiyordu. Bir iş kadını olan Serap, 4 yıl kadar sonra bir ihale için İzmir’e gitmek istedi. Kış aylarında olduğumuz için uçakla gitmesi şartıyla kabul ettim.

“Maalesef bilet bulamamış ve benden habersiz bindiği otobüsün kaza geçirmesi üzerine 6saat kadar mahsur kalmış. Dönüşünden kısa bir süre sonra kanser, kemik ve akciğerine yayıldı. Serap bacak kemiklerindeki metastaz nedeniyle yürüyemez hale gelirken, hastalığın akciğerdeki tezahürü sebebiyle de devamlı olarak oksijen cihazı kullanıyor ve söylediği her kelimeden sonra ağzını o cihaza yapıştırarak nefes almak zorunda kalıyordu. Evine gittiğim gün, yine güçlükle konuşarak:

“Doktor bey,” dedi. “Ben size… dargınım.” Niçin?” diye sordum:

“Siz… dindar bir insanmışsınız… Niçin bana da Allah’ı, ölümü, ahreti anlatmıyorsunuz?”

“Dini inançlarının çok zayıf olduğunu bildiğim için bu teklifi karşısında oldukça şaşırdım. O’nu üzmemeye çalışarak: ‘Doktora ulaşmak kolaydır’ dedim. ’Parayı bastırdın mı istediğine tedavi olursun. Ancak iman tedavisi için gönülten istek duymalısın…’

“Konuşmaya mecali olmadığından ‘Ben o isteği duyuyorum’ manasında başını salladı. Artık ümitsiz bir tıbbi tedavinin yanı sıra, ebedi hayatın ve saadetin reçetesi olan iman derslerimiz başlamış ve dersler ‘hızlandırılmalış öğretime’ dönmüştü. Anlattığım iman hakikatlarını bütün ruhuyla mezcediyor ve arada bir soru soruyordu.

“Vefatına bir hafta kala: ‘Doktor bey,’ dedi. ‘Ben ölürken ne söylemeliyim?’

‘Senin durumun çok özel’ dedim. ‘Kelime-i Şehadet sana uzun gelir. O anı fark edince ‘Muhammed’ (s.a.v.) sana yeter.’

“O, haliyle tebessüm ederek yine başını salladı. Çok ıstırabı olduğu için Serap’a sürekli morfin yapıyor ve O’nu uyutmaya çalışıyorduk. Ben, bir iş seyahati sebebiyle bir müddet ziyaretine gidemedim. Dönüşümde annesi telefon ederek: ‘Serap, bir haftadır morfin yaptırmıyor’ dedi. ‘Sabahlara kadar inliyor ve çok ıstırap çekiyor.’ Hemen eve gittim ve iğne yaptırmamasının sebebini sordum. Aldığım cevabı hala unutamıyor ve hatırladıkça ürperiyorum. ‘Ya morfinin tesiriyle ölüme uykuda yakalanır ve son nefeste ‘Muhammed’ diyemezsem?

“İşte Serap, böyle bir hanımdı. Bu arada benden istihareye yatmamı ve eğer birkaç gün daha ömrü varsa, son günü uyanık kalacak şekilde morfin yaptırılmasını rica etti. Ben hiç adetim olmadığı halde Cuma gününe rastlayan o gece istihareye yattım ve Serap’ın acizliği hürmetine sandığım Salı gününe kadar yaşayacağına dair işaret sezdim.

“Ertesi gün O’na: ‘Hiç korkma!’ dedim. ‘İğneyi vurdurabilirsin.’

“Ve Serap bir veda niteliği taşıyan bu görüşmemizde son sorusunu da sordu: ‘Doktor bey… Azrail bana nasıl görünecek?’

“’Kızım’ dedim. ‘O bir melek değil mi? Hiç merak etme, sana yakışıklı bir prens gibi gelecektir.’

“Salı günü Serap’ın ağırlaştığı haberini alınca hemen eve gittim. Ancak vefatına yetişememiştim. Ailesi tam manasıyla perişandı. Sadece kendisine uzun müddet bakan dindar bir hanım akrabası ayaktaydı ve beni görünce yanıma gelerek, ‘Doktor bey, biliyor musunuz, bu evde biraz önce bir mucize yaşandı!’ dedi ve devam etti: ‘Serap, bir saat kadar önce oksijen cihazını attı ve ‘yataktan kalkması imkansız’ denmesine rağmen kalkarak abdest aldı, iki rekat namaz kıldı. Bütün ev halkı hayretten dolup kaldık. Ve Kelime-i Şehadet getirerek vefat etmeden biraz önce de: ‘Doktor bey’e söyleyin,’ dedi. Azrail, O’nun söylediğinden de güzelmiş!”

*

Bu mübarek Ramazan ayı hürmetine bizler de inşallah böyle bir “imanla” kabire gireriz.

Ve bu güzel “anı”yı bizlere kazandıran güzel insan Onk. Dr. Haluk Nurbaki’yi de burada rahmet ve minnetle anıyorum.

 Davut Şahin -
davutsahinn@gmail.com

Yorumlar4

  • Ferhat 14 yıl önce Şikayet Et
    Allah Razı Olsun. Dr. Haluk Nurbakiye ve Serap Hn. Allah rahmet etsin. Davud bey Allah razı olsun.
    Cevapla
  • İsmail ÖNGEL 14 yıl önce Şikayet Et
    İbretlik. ibretlik bir olay dr.haluk Nurbakiye ve Serapa Allah rahmet etsin davut beye de çok teşekkür ederim yazılarını severek okuyorum
    Cevapla
  • mustafa akgül 14 yıl önce Şikayet Et
    sırlar. dünyasına iyi senaryo olur.
    Cevapla
  • ibrahim ganidagli 14 yıl önce Şikayet Et
    cok etkileyici. gecenin bu saatinde, daha dogrusu sabahin 4 bucugunda tam sahuru yiyip yatacakken bu yaziyi okuyup uzun dusuncelere dalmama sebep oldu. Allah hepimize kolay ve hayirli olumler nasip eylesin insallah.
    Cevapla
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat