Fazıl Say'a acımak için 8 neden
- GİRİŞ27.08.2010 11:03
- GÜNCELLEME27.08.2010 11:03
“Beş N Bir K”da Cüneyt Özdemir’in sorularına cevap verirken (CNN Türk) sıkıntılı bir eda tavrında..
Sanki açıklama yapmıyor, “lütfediyor.”
Tavırları, bakışı, konuşması… “Rıhtımlar Üzerinden” Marlon Brando tripleriyle “cool” tavır sergiliyor Say… Argo deyimle “artist” yani.
Bu programda “Türkiye’nin karanlık(!) geleceğini” konuştu durdu. Tehdit savurdu. Milyonlarca insanı ekrandan küçümsedi.
“Küçük dağları kim yarattı?” diye sorsan, eliyle kendini gösterecek kadar “egoist.”
*
Fazıl Say’a acımak için nedenlerim çok… Bir kaçını paylaşmak istiyorum:
-Dört yaşındayken Mithat Fenmen’den aldığı piyano derslerinde sevgiyi içeren bir öğrenim sürecine girmiş, ama sevgiyi başkalarıyla paylaşmayı öğrenememiş olduğu için…
-Özel Statü olarak nitelenen hızlandırılmış yoğun eğitim çerçevesinde, piyano kompozisyon çalışmalarının yanı sıra sosyal eğitim almamış olduğu için…
-Armoni, kontrpuan, form bilgisi, analiz, enstrümantasyon, orkestrasyon, antik modlar, Tür Müziği makamsal ve ritmik sesler caz armoni donanımları kazanmış, ancak insan davranışları üzerinde bir donanıma sahip olamadığı için…
-Özel burslarla Uluslararası Avrupa Birliği’nin düzenlediği Avrupa Piyano Yarışması’nda kazandığı ödülü alırken, ülkemizdeki müzisyenlerin kendisi kadar şanslı olmadığını düşünemediği için…
-New York’ta yapılan kıtalarası yarışmada dünya birinciliği almış olması, hatta kariyerini bu şehirde sürdürmesi gerekirken, tiksindiği bu ülkeye döndüğü için…
-Konçertorların sayısını giderek arttırırken, insan sayısını arttırmak gibi bir çabaya girmediği için…
-“Antik Anadolu Modları,” “Nasreddin Hoca’nın dansları”ndan (Türk Dansları) eserlerini piyano tuşlarına dökerken, bu ülkenin gerçek insanlarını anlama çabasına girmediği için…
-Tutarsızlıkta sınır tanımadığı için… Mesela, “Türkiye ortaçağ karanlığına kayıyor. Ben çağdaş uygarlık düzeyini amaçlayan bir kültürün insanıyım… Günün birinde karanlık güçler Cumhuriyetimize ve ulusal değerlere hayat hakkı tanımazsa, onlara teslim olacak değiliz” (Suddeutsche Zeitung Gazetesi) derken öte yandan, “Babakan’ı da, eşini de tanıyorum. Gayet makul insanlar. Emine Erdoğan, parlayan gözlere sahip. Sevgi saçan bir insan” (Balçiçek Pamir, Sabah Gazetesi) dediği için…
*
Evet bütün bunlar için Fazıl Say’a acıyorum. Ama o kimseye “acıyor” mu?
Hayır! Annesine bile…
Annesi Gürgün Say’ın yazdığı satırlara bakalım:
“Bir tek kişiyle güzel ilişki kuramaz… Çakingen içine kapanık, karamsar, müzik dışında hiçbir sorunu çözmek için uğraşmaz. Annesine acımasız.” (Müziğin Doruğuna Fazıl Say Yolculuğu)
*
Fazıl Say müziği ile gündeme gelmeli. Başarılarıyla ses getirmeli.
“Yavşak ve karanlık dünya” edebiyatı yaptığı müddet içinde ancak kendini korkutur.
Davut Şahin - Haber 7
davutsahinn@gmail.com
Yorumlar13