Deli saçması bir dizi: Deli Saraylı
- GİRİŞ05.10.2010 09:32
- GÜNCELLEME05.10.2010 09:32
“Deli Saraylı”yı (Show TV) izlediğimde sükut-u hayale uğradım.
Perran Kutman ve Çetin Tekindor’un oyunculuklarına sözüm yok. Onlar profesyonel.
Ancak bu dizide oynamayı kabul ederken senaryoyu acaba okumadılar mı diye düşündüm.
Tarihi gerçeklerden çok uzak… Basit espriler serpiştirilmiş, ucuz bir senaryo
Hele dizinin yazarı Gani Müjde ise orada durup düşünmek lazım.
*
Yine Perran Kutman’ın başrolünü oynadığı “Hayat Bilgisi” dizisinin repliklerini hatırlayın.
“Hocam” diyen talebelere “Hoca camide!” diye alay ediyor, okuldaki din dersi öğretmenine gece kulübünde içki içirtiyordu.
*
Gani Müjde, “Deli Saraylı’nin senaryosunu “akıllıca” yazmamış.
1920’nin İstanbul’u… Osmanlı’nın başkenti işgal edilmiş… Dizide İstanbul’un “elitleri” tatlı hayat sürüyor. İşgalci İngiliz kuvvetlerine karşı Deli Saraylı ve Hüsrev Binbaşı’ya istihbarat görevi veriliyor. Bir konak tutuluyor ve güya “yabancı bir cemiyet hayatı” kuruyor ekip.
İşte dizide “esprinin” temel kaynağı burada başlıyor. Onlar “yabancı” oldukları için bol bol pot kırıyor…
Yani: birkaç espri için Osmanlı tarihi katlediliyor.
*
Bu dizide, bir Osmanlı Paşasının İngiliz subayına uşaklık ettiği sahne kabul edilebilir mi?
Bu dizide, bir İngiliz subayının bir Osmanlı kadınına “sulanması” kabul edilebilir mi?
Bu dizide, bir İttihat Terakki’cinin “kadın kılığına” girerek güya istihbarat topladığı sahne kabul edilebilir mi?
Bu dizide, “vatanseverlik teması” böylesine sulandırılarak verilebilir mi?
Bu dizide, Padişah vatan haini olarak gösterilebilir mi?
Dediğim gibi: birkaç espri uğruna Osmanlı tarihi bu kadar katledilir mi?
*
Acaba aynı sahneleri İngilizler çekse idi bizim tavrımız ne olurdu?
Diplomatik tepki gösterir, nota üstüne nota verir, ihtimal, İngiliz elçiliğin önüne siyah bir çelenk koyardık.
*
Zaten o dönemler Osmanlı Devleti için zor yıllar… Batılı devletler Osmanlı devletini tasfiye etmek için vargüçlerini ortaya koymuş. Yani 1000 yıllık bir hesaplaşma sözkonusu.
Dizide Padişah İngilizler’e vatanı satan bir kişi olarak gösteriliyor ama İngiliz kayıtlarına göre hiç de öyle değil.
Gerçekte dönemin Padişahı Sultan Vahidettin, İngiliz arşivlerine göre yaptırım gücü ve iç meselelerde oldukça etkili bir kişilik olarak kaydedilmiş.
Gücün nasıl kullanılması gerektiğini gayet iyi bilen, suskun, temkinli ama hafife alınabilecek bir adam olmadığı raporlara geçilmiş (İngiliz Yıllık Rapolarında Türkiye 1920). Yani vatanı sattığı filan yok.
Raporun bir metninde “Bir gram gerçek, binlere ton teoriye bedeldir” deniyor.
Ne yazık ki, bu dizide “teori” adına binlerce gerçek katlediliyor.
*
Gani Müjde’ye sesleniyorum:
Bu ülkeye bir iyilk yapmak istiyorsa, kalemini bıraksın.
Yok eğer kalemini bırakmamakta ısrar ederse, bari “karikatür” çizmeye -kaldığı yerden- devam etsin!
Davut Şahin - Haber 7
davutsahinn@gmail.com
Yorumlar9