Ertuğrul Özkök ruhunu sattı mı?
- GİRİŞ16.10.2010 11:44
- GÜNCELLEME16.10.2010 11:44
Abbas Güçlü, Genç Bakış programında yılların gazetecisi Ertuğrul Özkök’ü konuk etti. Mikrofonu sokağa tuttu. Soru, “Ertuğrul Özkök’ü tanıyor musunuz?”
Bakın sokaktaki vatandaş Özkök’ü nasıl biri olarak tanımlıyor:
“Duayen.”
“Eski Kara Kuvvetleri Komutanı.”
“İşadamı.”
“Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Başkanı.”
“Bakan.”
“Yazılarını yakışıklı buluyorum.”
“Bursa’nın teknik direktörü.”
“Kültür Bakanı.”
Ve: “Renksiz.” (Kanal D)
*
20 yıldır Hürriyet Gazetesi’nin Genel Yayın Yönetmenliğini üstlenen Ertuğrul Özkök’ü kimse doğru dürüst tanıyamamış. Yıllardır boşa kalem sallamış.
Özkök, “her şey” gibi görünüyor.
Ama bir gazetenin “yayın yönetmeni” gibi görünememiş.
*
Programın ilerleyen saatlerinde Aydın Adnan Menderes Üniversitesi öğrencilerinin sorularına cevap veriyor Özkök.
Kürt sorunundan söz eden bir kız öğrenci Özkök’e “Kaç para aylık aldığınızı merak ediyorum, ruhunuzu kaça sattınız” diye sormasın mı?
Protesto alkışları beraberinde geldi.
Özkök’ün yüzünün kızardığı ekranlardan bile belli oldu. Türk/Kürt sorunu üzerine konuşmayı yeğledi.
“Ruhunuzu kaça sattınız” sorusunu “teğet” geçti.
*
Hürriyet gazetesi’nin başını çektiği “kartel medyası”nın artık eski gücü yok.
“Üst düzey general”lerden aldıkları talimatları manşetlerine taşıyan “satılık kalemler” başka yerlere savruldu.
Geçmişte iktidar devirip, hükumet kuranlar, pijamalarıyla başbakan karşılayan patronlar şimdi nerede?
*
Manşetlerle millete düzen getirmeye çalışanları ara ki bulasın.
Ancak yeri gelmişken bir dönem “Allah’ın cezası bir patrondum” (Haber 24) diyen Dinç Bilgin’in itiraflarını burada hatırlatmakta fayda var:
Şöyle diyordu:
“…Eskiden gazete patronlarının en büyük problemi kağıt ithalatıydı. Hükumetler, ara sıra kağıda fon koyarlar, gümrük vergilerini yükseltirlerdi. Bu yüzden Gazete Sahipleri Sendikası olarak bizler de sık sık başbakanlarla konuşmaya Ankara’ya giderdik. Bir defasında, Aydın Doğan sendika başkanı, ben de yardımcısı olarak, gene Ankara’ya gittik. Ben bir şeyi tuttururum ve devamlı söylerim, ‘Gazete sahipleri başbakanlarla memleket meselelerini konuşabilirlra ama asla akşeli işler konuşmamalılar’ diye… Bunu Süleyman Bey’e (Demirel) de söyledim. Süleyman Bey sırtıma şöyle bir vurdu, ‘Dinç, akçeli konularda müzakere etmek için sen bu kapıdan daha çook gireceksin’ dedi. Haklı da çıktı. Ben sade gazete sahibi olarak kalamadım. Gazetecilik dışında işlere de girdim. Oysa, ‘gazete sahipleri başbakanlarla akçeli işler konuşmamalılar’ diyebilmek için benim siyasetçi karşısında güçlü olmam ve sadece gazetecilik yapmam lazımdı.” (Neşe Düzel, Taraf)
*
Dinç Bilgin’i şimdiki gençler bilir mi? O da unutulan medya patronlarından.
Ama bu sözleri, “bir dönem medyası”nı mükemmel özetliyor.
*
Keser döndü, sap döndü. Şimdi hesap döndü. Hürriyet gazetesinde taşlar yerinden oynadı. Yazarlar başka yerlere savruldu. Özkök dışında.
Kuşku yok ki, Ertuğrul Özkök hem yazılı medyada hem de internet medyasında en çok tartışılan isim.
Ancak eski gücünün kalmadığının o da farkında. Bu yüzden yazılarında “magazinsel” temaları çok işlemeye başladı.
Yani “kurt kocadı.”
*
Ancak şu var ki, dün Bab-ı Ali’de “kalemini ve ruhunu satanlar” nasıl unutulduysa, bu gün medyada güce tapınıp “ruhunu satanlar” da gelecekte unutulmaya mahkûmdur.
Davut Şahin
davutsahinn@gmail.com
Yorumlar12