Yargı ve medya ilişkilerini düzeltmek mümkün mü?

  • GİRİŞ31.10.2013 10:46
  • GÜNCELLEME31.10.2013 10:46

Bu zor projenin başarısı karşılıklı olarak iyi niyete ve uluslararası kalitede yasal düzenlemelere bağlı.

Tam da AB İlerleme Raporu'nun tartışıldığı günlerde bir grup yargı ve medya mensubu ile birlikte Almanya ve Hollanda'daydık. Adalet Bakanlığı Strateji Geliştirme Daire Başkanlığı'nın “Yargı - Medya İlişkilerinin Geliştirilmesi” adlı AB eşleştirme projesi kapsamında çeşitli yargı merkezlerine ziyaretlerde bulunduk.

Projenin amacı, yargı ve medya arasındaki ilişkileri güçlendirerek daha sağlıklı bilgi akışını sağlamak. Adalet Bakanlığı, HSYK, Uluslararası Hukuki İşbirliği Alman Vakfı (IRZ) ve Uluslararası Hukuki İşbirliği Merkezi (CILC) gibi kurumların yürüttüğü projeye, Medya Derneği de önemli bir destek veriyor.

Projenin ilk hedefi, Türkiye'nin çeşitli adliyelerinde basın sözcülüğü kurumunu yerleştirmek. Bu basın sözcülerinin görevi medyayı doğru bir şekilde bilgilendirmek olacak. 2 yıl sonunda 200'e yakın basın sözcüsünün görevlendirilmesi bekleniyor. İkinci ve daha önemli hedefi ise medya ve yargı mensuplarını bir araya getirerek, çalışma koşullarını daha iyi tanımalarına ve daha şeffaf, daha anlayışlı bir çalışma kültürünün oluşmasına yardımcı olmak.

Her ne kadar son yıllarda bir takım ciddi iyileşmeler olsa da, Türkiye'de yargı ve medya ilişkilerinde hala önemli sorunlar bulunmakta. Kapalı bir sistem kültürüne sahip olan Türk yargısı, medya ile ilişkilerinde oldukça mesafeli. Basın savcıları, TCK'nın ilgili maddelerine dayanarak çok sayıda gazeteciye dava açabiliyor. Medya ise ilgi çekmek uğruna mağdur ve sanık haklarını ihlal edici yayınlar yapabiliyor.

Almanya ve Hollanda, yargı medya ilişkilerinde ciddi mesafeler almış.

Örneğin bizde basına dava açan, ceza veren basın savcı ve hakimleri onlarda basını bilgilendirmekle görevli. “Hakim sadece kararlarıyla konuşur” kapalı anlayışı yerine, daha basın mensupları soru sormadan önce dava süreci ve kararları hakkında bilgilendirmeyi hedefleyen proaktif bir politika yürütüyorlar.

Mahkemeler sosyal medyayı aktif olarak kullanıyor. Kararlar Twitter'dan aktif olarak paylaşılıyor. Hollanda mahkemelerinde sanığın veya mağdurun yüzünü göstermediğiniz sürece salondan canlı yayın yapmanız bile mümkün.

Medya ise kendi içinde bir sorumlu yayıncılık kültürü geliştirmiş. Gazeteciler adalet mensuplarını bir hasım olarak görmüyor, hakim ve savcıların çalışma alanlarını yakından tanıyor, sanığın ve mağdurun haklarına da saygı gösteriyor. Bu alandaki düzenlemeler ise sadece yasalarla değil, zamanla oturmuş bir takım kültürel kodlarla gerçekleştirilmiş.

Almanya ve Hollanda'da yapılan ziyaretlerde İstanbul Cumhuriyet başsavcısı Turan Çolakkadı, Ankara Cumhuriyet başsavcısı Fethi Şimşek, İzmir Cumhuriyet başsavcısı Hüseyin Baş, ve Adalet Bakanlığı müsteşar yardımcısı Kenan Özdemir'in olması bakanlığın bu projeye verdiği önemin bir işareti. Bu ziyaretlere basın mensuplarının da katılması ve yargı mensuplarına önerilerini sunması ise Adalet Bakanlığı için önemli bir zenginlik.

2 yıl sürecek olan bu proje sonunda umarım Türk yargısı ve medyası adına daha yüksek standartlarda bir çalışma ortamı oluşur. Çünkü toplum olarak buna çok ama çok ihtiyacımız olduğu kesin.

Deniz Ergürel - Haber 7
Medya Derneği Genel Sekreteri
Twitter: @denizergurel
Blog: www.denizergurel.net
E-posta: ergurel.deniz@gmail.com

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat