Komşuda pişen bize düşmesin de

  • GİRİŞ27.01.2010 10:23
  • GÜNCELLEME27.01.2010 10:23

Neden böyle bir başlığa gereksinim duydum diye sorar iseniz: Konumuz Yunanistan ve ülkede yaşanan kriz.

Hatırlarsak Aralık ayında global piyasalarda Dubai sendromuna tanık olmuştuk. Panik haline geçen piyasalar da hızlı bir dalgalanma yaşanmıştı.

 Aynı durum tekrar mı ediyor yoksa bu seferki gerçekmi? Soruları hemen ardından komşu ülkeyi nasıl etkilecek düşüncesi ilgi alanı oldu.

Şimdi biraz durumu inceleyerek kararsızlığı ortadan kaldırmaya çalışalım. En son yaşanan Dubai olayından sonra direk aklımıza tamam sıcak para musluğunun tıkanacak galiba düşüncesini yerleştirmişti.

Dubai sonrası diğer arap ülkelerinde de aynı durumlar ortaya çıkacak ve bu türkiye ye para girişinde azalmaya yol açacak konuları ortaya atıldı ama başka bir durum daha vardı ki Arap ülkelerinin dışa kapalı bir ekonomide yaşadıklarını hesaba katmamıştık.

Dışa kapalı bir ekonomiye sahip bir ülkede yatırıma kalksanız paranız batsa o ülke de sarsıntı pek olmaz olsa olsa iş gücü daralması gerçekleşir.

Ama şimdi konu Yunanistan ve Avrupa Birliği üyesi olupta en çok dış borca sahip bir ülkeden bahsediyoruz.

Tamam arkasında AB olabilir ECB(Avrupa Merkez Bankası) yardım dan bahsedebilir. AB deki ekonomik durumu göz önüne aldığımızda ilk dört büyük ülkesinin 15 trl dolarlık dış borcu ABD dış borcu ile hemen hemen aynı fakat ABD ye olan geri dönüşler ve borcun hafifleme oranın azalabilmesi daha kolay.

Bununla beraber AB bankalarının dışarıya verdikleri borçların geri dönüşünün şu dönemde muhtemel olmaması sorun teşkil etmektedir.

Bu açıdan bakınca da Yunanistan olayının ileride daha da büyüyebileceği ve diğer ülkelere yayılabileceği düşünülüyor.

Hatta 1999'dan beri ikinci büyük düşüşü yaşayabileceği önemli bir hedge fon yöneticisi tarafından öne sürülmesi EURO bölgesinde ciddi kayıpların oluşmasına çanak tuttu.

Bakıldığında Avrupalı analistlere görede bu durum, 2009 sonunda dolar karşısındaki 1.4300 düzeyinden yüzde 12 düşüşü ifade ediyor.

Euro dolar karşısında güçlü değer kaybını 1999 senesinde yüzde 14 ile yaşamıştı. Ortaya çıkan bu büyük yüzdelere göre yatırımcı davranışınında şekilleneceği aşikar.

Komşumuz tüm Avrupa ülkelerini sarsa dursun bizede sıçrar mı bunu düşünmek gerek. Avrupa ya açılış noktası olan Türkiye de gerek ihracat dengesinde gerek yabancıların işlem hacmindeki değişebilecek oranlar ile etkilenebilir.

Bunu onlemek yine MB ve çıkarılabilecek kanunlarla ülkeye giren paranın nasıl durdurulabileceğini bulmakla başlıyacaktır. Bakıldığında 2004- 2007 senelerinde bankalara olan rağbet artık bitti. Bunu biliyoruz.

Hatta bir Yunan Bankasının ülkemizde iş yapması ve bu bankanın Türk Ticaret Kanunu'na ve BDDK ya bağlı olması endişeleri ve devlet güvencesi sayesinde durdurulabilir ve ya bir dönem Fortis Bank'ın yaşadığı sorunlar göz önüne alınıp bu konuda çalışmalara hazırlık yapılabilir.

Gelen paranın yani sıcak paranın ülkede kalmasını sağlamanın bir diğer yoluda gayrimenkule teşvik edici paketleri sunmaktır.

Bununla beraber konunun netleşmesi ile döviz kredilerinde Euro bazlı orta vadeli kredi almaya teşvik edici paketler sunulabilir.

Eğer biz 2010 Kültür başkenti olarak iyi bir reklam yapacak isek bunu kesinlikle ekonominin sağlamlığı üzerine durularak yapılması gerektiğini düşünüyorum.

Daha öncede dediğimiz gibi gelişmekte olan ülkeler yine gözde ve bizim rakiplerimiz çok güçlü onların önüne geçebilmek için her türlü desteği sağlamak gerekebilir.

Yabancı yatırımcılara bu ülkenin cazibesini her daim anlatabilmek ve uzak doğu sermayesinin bize yaklaşmasını sağlamalıyız.

Peki ya yatırımcılar bu durumu nasıl değerlendirebilir. Bu konuda danışman destekli çalışarak eğer Euro bazlı kazançları var ise kayıplarını para piyasalarında hareket ederek koruyabileceklerdir.

Global piyasalara baktığımızda bir çok kişi ve kuruluş bu şekilde hem kazanç amaçlı işlemlere hemde kendi bütçelerini korumalarında büyük yardımlar görmüşlerdir.

Deniz LENGER
TeleTRADE Türkiye Danışmanı

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat