Vatan hanini deseler de geri dönüşü olmayan yol

  • GİRİŞ08.06.2012 06:16
  • GÜNCELLEME08.06.2012 06:16

Kılıçdaroğlu-Erdoğan görüşmesi ülkemizi yıllardır bir cehennem ortamına sokan terör döneminin biteceği umudunu taşıyabilmemiz için simgesel olarak önem taşıyor. Zira eğer bu buluşmadan pozitif ve sürdürülebilir bir yaklaşım çıkarsa, ülke nüfusunun yaklaşık %75'lik bölümünü temsil eden iki parti liderinin bir Centilmenler Anlaşması yaptığını düşünebiliriz. Her iki partinin de terör noktasında ortak duyarlılıkları paylaştıklarını ifade etmesi bize önümüzdeki dönemde terörle mücadele konusunda atılacak birçok adımın da siyaseten istismar edilmeyeceğini müjdeleyebilir. Öyle umalım.

Görüşme öncesi Başbakan Erdoğan'ın 'siyasette küslük olmaz' ve CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun 'maksat üzüm yemekse ve sorunu çözmekte kararlıysa, biz varız' ifadeleri bu görüşmenin her iki taraf açısından da beklendiğinin bir göstergesi. Nitekim, bu ülkede partiler arası basit bir görüşmenin bile ne kadar zor şartlar altında gerçekleştirildiği düşünülürse uzlaşmacı siyaset bakımından çok önemli bir adım atıldığı rahatlıkla söylenebilir. 2009 yılında Deniz Baykal'ın Erdoğan'ın görüşme talebini ancak 'odada kameralar varken' görüşebileceğini söyleyerek bir anlamda reddetmesi, çatışmacı bir yaklaşımdı. Nitekim Başbakan Erdoğan da o şartlar altında görüşme talebini geri çekmiş ve gündem uzun süre kimin haklı olduğu konusunda takılı kalmıştı. Bugün görüşme talebinin CHP kanadından gelmesi ve sonrasındaki olumlu ortam bu bakımdan çok değerli. Lakin bazı zorluklar var ve bunları da değerlendirmek gerekiyor.

1- Türkiye'nin 30 yılına mal olan bu çok önemli sorun sadece terörden ibaret olmadığı gibi, tarafları da hükümete karşı sadece teröristlerden ve destekçilerinden oluşmuyor. Dallı budaklı büyük bir sorun paketiyle karşı karşıyayız ve bu koca paketin sadece terör boyutu bile sınırlar ötesi uzantıları olan, küresel bir siyaset satrancının öncü hamlelerinden ibaret. Sorun büyümeye devam edecek ve eski paradigmalar çerçevesinde konuya bakan hiç kimsenin başarılı olması ihtimali yok. PKK kendisini ilga etse bile dağlarda küçük ve dağınık PKK türevleri, şehirlerde silahlı muhalif gruplar, sokaklarda ise hoşnutsuz ve öfkeli kitleler olacak. Bu bakımdan Meclis'te oluşturulacak Toplumsal Mutabakat Komisyonu'nun farklı uzmanlık alanlarından gelen ve karşı tarafa en ağır hasarı verdirecek savaşçı vekillerden değil, uzlaşma kültürünün temsilcisi olan vekillerin katkısıyla kurulması gerekiyor. Kısaca üye seçimi biraz özen istiyor.

Yazının devamını özgün kaynağından okumak için tıklayınız
Deniz Ülke Arıboğn / Akşam

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat