Dünya Kupası başladığından beri Batıdaki bazı medya organlarının İslam ve Müslümanlar ile ilgili yayınladığı ırkçı ve ayrımcı haberler çok tartışıldı.

Bunlar arasında Almanya’daki bazı medya organlarının yayınladıkları haberler medyanın İslam düşmanlığını yaymak ve normalleştirmekteki rolü açısından derslerde okutulacak cinstendi.

Öncelikle muhafazakâr Welt televizyonu Faslı oyuncuların maç sonrası şehadet parmaklarını kaldırarak verdikleri pozu Faslı oyuncular DEAŞ’ın sembolü ile poz verdi diyerek haberleştirdi.

Faslı oyuncuları DEAŞ sempatizanı olarak ilan eden gazetenin bu tutumunun ne kadar sorunlu olduğu ayan beyan ortada.

İslamiyet’in ve Müslümanların bir sembolü olan şehadet parmağı terörizmle özdeşleştirilmesi milyonlarca Müslümanın da kriminalize edilmesi manasına geliyor.

Diğer taraftan böyle bir haberin yayınlanmasının iki sebebi olabilir. Ya Welt televizyonu editörleri şehadet parmağının tüm Müslümanların bir sembolü olduğundan bihaber ya da biliyorlar ama FAS milli takımını karalamak için bilinçli olarak bu haberi yayınladılar.

Yani ya cehalet söz konusu ya da kötü niyet.

Hadi hüsnü zan gösterelim ve bu bir cehalet örneği diyelim.

Ama cehalet söz konusu olsa bile bunun mazur görülecek bir tarafı yok zira 6 milyon Müslümana ev sahipliği yapan Almanya’da bir basın kuruluşunun Müslümanlarla ilgili bu kadar dünyadan bihaber olması o medya kuruluşunda Müslümanların istihdam edilmesini engelleyen ciddi bir kurumsal ırkçılığa işaret etmekte.

Başka meşhur bir Alman medya kuruluşu olan Der Spigel ise apaçık bir cehalet örneği olan bir habere imza attı.

Der Spiegel her maç sonrası şükür secdesi yapan faslı oyuncuları haberleştirirken seyircinin önünde bir şükran ifadesi olarak diz çöktüler diye verdi.

Milyarlarca dolarlık değeri olan bir medya kuruluşunun düştüğü gülünç hale bakar mısınız.?

Ama esas ses getiren habere güya sol tandanslı olan TAZ gazetesi imza attı.

TAZ gazetesi FAS milli takımının her maç sonrası Filistin bayrağı ile poz vermesini anti-semitizmle ilişkilendirdi.

Eskiden bunlar İsrail’i eleştirmeyi anti-semitik ilan ederek İsrail’in insan haklarını ihlallerinin üstünü örtmeye çalışıyorlardı.

Bugün bir adım öteye geçmiş durumdalar. Filistin’e destek vermek, Filistin bayrağı açmak anti-semitizmle özdeşleştirilerek kriminalize ediliyor.