Cemaatlerin dünyayla İmtihanı: Hep lokma, hep hırka

  • GİRİŞ01.08.2018 09:15
  • GÜNCELLEME01.08.2018 09:15

Cemaatler de imtihanlardan geçer. Hem de büyük imtihanlardan... Çünkü etkileri insan bireyinden çok daha fazla. Bütün toplumu etkiliyorlar. Cemaatler, tek parti döneminde siyasi baskı ve zulüm imtihanlarından geçtiler. Nitekim bazı cemaat liderleri tutuklandı, bazıları da ipe çekildi. Kimisi de sürgün hayatı yaşadı. Nakşi Şeyhi Esad Erbilli idam edildi, Said Nursi bütün hayatını hapis ve sürgünle geçirdi. Tabii ki bunlara tabii olan cemaatler de aynı kaderi paylaştılar. Dergahlar kapatıldı, sohbetlere baskın yapıldı ve zikir halkaları en büyük suç sayıldı. Dönemin gazeteleri tarikat kelimesini hakaret imgesi olarak kullandı. Şeyh, mürit, tarikat, Nurcu gibi tarikat ve cemaat kelimeleri üzerinden ötekileştirme dili üretildi.

Siyasi baskı ve yanlış modernleşme politikalarıyla cemaatler ve tarikatlar bu imtihanlardan geçerek günümüze geldiler. Artık sohbetleri, yurtları, yayınları ve hizmetleri Anadolu’dan dünyaya yayılıyor. Devlet katında kabul görmeye başlıyorlar. Muhafazakâr iktidarla gelen din özgürlükleri onlara önemli kapılar açtı. Ancak bu defa da başka imtihanlar ortaya çıktı. Yeni imtihan alanlarında dünya malına kapılmak, güç elde etmek ve devlet içinde boy göstermek var. Makam ve mal için, devlet içi güç edinme tutkusu için yalanlar söyleyen, her çeşit iftiralar atabilen garip müritler türedi. Güç ve makamın kudreti altında ezilen, onun sevdasına katılarak cemaat ruhunu kabile dayanışmasına çeviren davranışlar boy gösterdi. Kardeşini kendisine tercih etmek yerine, kendisini ne pahasına olursa olsun önde tutan bir müritlik çıktı. Kardeş deyince bütün Müslümanlar yerine sadece kendi cemaatinde olanı kabul eden bir mürit profili doğdu. Hizmet için dayanışma ruhu güç ve menfaate çevrildi. Bir lokma, bir hırka yerine her lokma ve bütün her aldı.

Cemaat liderleri ve şeyhler büyümelerini kendilerinden menkul saydılar. Benliğin kötülük oyunlarından arınma yolu olan sufilik, bazıları için benlikleri azdıran bir araca dönüştü. Şişen egolar, mehdi inancıyla buluştu. Kendisini mehdi ilan edenler oldu. Peşinde gelen, verdiği karar karşısında kendisini feda eden ve her sözü emir telakki edildiğini görmenin sarhoşluğuyla enaniyet davasının altında kaldı. Benlik davasıyla imtihanı kaybeden oldular.

Şeyhlikten şahlığa hevese kapıldı bazıları. İmam-ı Rabbani’nin “siyaset ve riyaset seyr-ü sülükte aşılması gereken bir lekedir” sözü kulak ardı edildi. Siyaset de riyaset de sadece bize yakışır dendi. Bizim adamların hakkıdır hevesine girildi. Siyaset ve riyasetin hizmetler önünde engel olmasına karşı verilen mücadele, yerini siyasete ve riyasete talip olma bıraktı. Tarikatlar ve cemaatler birer siyasi lobiye dönüştü. Vekil çıkarma peşine düşenler oldu bile. Siyasetle imtihanda kaybedenlerdir bunlar.

Kapitalizm ve sekülerleşme trendleri cemaatleri kuşatıyor. Moderniteyle gelen en büyük imtihanlar… Bu dünyevileşme nedeniyle hizmet ruhundan kopan dayanışma tarzları doğuyor. İslam’ın dayanışma ruhu bu defa holdinge, paraya, lobiye ve güce dönüşüyor. Dayanışma manasını kaybediyor ve salt ritüeller ve giysilerle varlık gösteriyor. Öz kan kaybediliyor, deformasyon yayılıyor. Cemaat, millete ruh verme kabiliyetini kaybediyor. Kaybeden sadece şeyh, lider, mürit ya da mümin olmaz. Kaybeden millet olur. Çünkü millete mana ve ruh veren kudret cemaatlerdedir. Onlar imtihanı kaybettikçe milletler de kaybeder.

Bugün kaybedenler de var kazananlar da. Ancak kaybedenlerin çoğunlukta olduğu gözüküyor. İnsanı dünyaya tapmaktan koruyan ve ona ruh kazandıran yapılar olmaktan çıkıp dünya peşine takılan ve onun için güce dönüşen mikro iktidar alanlarına dönüştükçe de bu kayıplar daha devam edecek. Her gün yeni bir batıni, sapkın ve dünyaya uçkur bağlamış bir adam ve onun peşinde gidenlerin etrafa saçılan rüsvaylıklarıyla karşılaşacağız. Bunlar kaybedilen imtihandan etrafa saçılan rüsvaylıklar… Kimse de cemaatlerin kaybetmesine sevinmesin! Çünkü kaybeden hepimiziz aslında. Mahalle, çevre, toplum, Müslümanlar…

Yorumlar7

  • vatandaş 5 yıl önce Şikayet Et
    evet merkezlerine kuran ve sünneti koymayanlar yoldan sapmaya mahkumdurlar
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Furkan 5 yıl önce Şikayet Et
    Ben de bir tarikat mensubu olarak sonuna kadar katılıyorum bu yorumlara...Farzlerı doğru dürüst yaomayan haramlardan canı pahasına kaçınmayan ama dervişlik taslayan bir sürü insan türedi...Kur'an'a ve sünnete dönmek şart...Sırf dünyalık toplamak için veya övgüye mazhar olmak için dervişlik taklitleri yapılıyor...Rabbimiz Kur'an'da aşılmaması gereken sınırları çok net belirlemiş...Ama hala şeyhlerin dedikleri yorumlanarak bu sınırlar deliniyor... Fetöcülerin örtü sınırını delmeleri gibi...
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Akif EKER 5 yıl önce Şikayet Et
    Güzel bir yaklaşım.
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • zeki 5 yıl önce Şikayet Et
    çok güzel bir yazı gerçekten zaman cemaat zamanı ama cemaatlarda ihlasla yalnız Allah için hizmet etmeli. Din hizmetinde Allah için hizmet edenler olmazsa gençliğin durum çok kötü ve sadece diyanet bu hizmete ulaşması tek başına mümkün değil.Risale nur gibi eserlere ihtiyaç var. yoksa cemaatlara düşmanlık hiçbir fayda vermez.hangimiz evimizde çocuğumuza islam terbiyesi verebiliyoz kendimizi kurtaramamışız bile .onun için yalnız Allah için hizmet edip siyasetten uzuk olup, devletle barışık hizmet gruplarını destekleyelim.
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • Selamet 5 yıl önce Şikayet Et
    Kur'an ve hadise ihiyaç var...Risale bunların yerini asla tutamaz...Yok, Risale ayetlerin günümüze dönük yorumu şeklinde açıklamalar da son derece tehlikeli... Nahl Suresinde Rabbimiz, Efendimiz sav'i ayetleri açıklasın diye gönderdiğini söyler...Yani hadisler Kur'an'ı açıklar...Risale okunmasın demiyorum ama bir çok nurcunun dediği gibi kutsal bir kaymakmış gibi, olmazsa olmaz şeklinde kabul etmek dinden değildir...
    Toplam 3 beğeni
  • ATİLLA ÖZMERCAN 5 yıl önce Şikayet Et
    çok doğru tepitler
    Cevapla Toplam 2 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat