Nobel , Kadın ve Başörtü

  • GİRİŞ08.10.2011 09:09
  • GÜNCELLEME08.10.2011 09:09

Sanki Nobel Barış ödülü’nü verenler bunu düşünmüşler! Dünyada her geçen gün huzursuzluk ve kaos dalgası halkalar halinde genişleyerek insanların içine ve dış dünyasına daha fazla yayılıyor. Dalga halkalarının kaotik varlığı hepimizi kuşatıyor. Bu nedenle etnik çatışmalar, kabile savaşları, mafya ticaret ve çatışmaları, yoz dinsel çatışmalar, daha mükemmel katil makine ve insanların yetişmesi…

Bunu gördükçe barışın bedenlerimize ve ruhlarımıza yapışan huzursuzluğu kaldırmak için daha fazla aciliyet kazandığını görüyoruz. Barış, her şeyin çözümünü içinde taşıyan bir efsuna dönüşüyor. Geleceğimizı, çocuklarımızı, gezegenimizi ve varlığımızı ayakta tutacak tek yol gözüküyor.

Dünyamızda, bölgemizde ve ülkemizde barış ekmek ve su gibi mübarek bir varlığa dönüyor! Kadın, barış ve başörtü yan yana duran, iç içe geçen ve el ele tutuşan varlığın üç boyutu. Üç kadına verildi Nobel Barışı. Üçünün ortak özelliği var, üçü de ortak sorunlara ortak bölgelere ve ortak çözümlere hitap ediyor. Liberya, Liberya ve Yemen. Liberyalı iki kadından biri iktidardayken diğeri de buna karşı savaşırken barışta buluştular. Barış için egemenlerin “yok et” ve gerillaların “savaş” dilini bırakarak bir araya geldiler. Kadın dilinden barışa vardılar. Belki de rollerini bir an olsun birbirlerine terk ederek düşündüler. Cumhurbaşkanı kadın gerilla oldu, gerilla kadın cumhurbaşkanı. Kölenin efendiye efendinin köleye dönüşüm hikayesi! Öteki dünyanın ufuklarında kaynaşmak. Aslında farksız olmadıklarını anladılar böylelikle. Gerilla egemenin diliyle ne kadar iç içe olduğunu, egemen de gerillanın diliyle ne kadar yan yana durduğunu fark etti. İnsan öldürmenin iki pozisyondaki algılamada da kötü bir şey olduğunu anladılar. İnsan katletmenin hiçbir şeye değmeyeceğini yer değişim pozisyonlarında algıladılar. Barış, öldürmeden daha faydalı ve daha mutluluk verici geldi onlara. Yalanlar üzerine kurulu bütün öldürme gerekçelerine son vererek barışın ortak dünyasında kucaklaştılar.

Yemenli kadın da barış için varlığını ortaya koydu. Onun deneyimi daha farklı. Yemen’de insan hakları için mücadele etti. Demokrasi için çalıştı ve insanca yaşamın yollarını aradı. İlk defa İslam dünyasında bir kadın, başörtüsüyle beraber Nobel barış ödülünü alıyor. Çok büyük bir gelişme bu! Çünkü başörtüsü, Fransa başta olmak üzere Batı dünyasında farklı kültüre ve yaşam tarzına karşı son dönemde büyük bir şüphe var: Şüpheden öte İslamifobia olgusuna yol açacak derecede olumsuz bir dalga yayılıyor. Başörtülü bir Müslüman kadının Nobel Barışı alması, İslamifobiayı aşma çabasında olan iradenin önemli bir göstergesi. İslam ve batı ilişkileri için ya da Batı ve İslam barışının geleceği için önemli bir jest! İslami yaşam tarzına karşı korkuyla yaklaşma tutumunun ön yargılarıyla hesaplaşmanın bir sembolizasyonu. Tevekkül Karman, bu açıdan önemli bir algılamayı temsil ediyor.

Üç kadın barışı kadın kimliklerinden yola çıkarak mı buldular? Yoksa barış, kadın kimliğinde mi kendisini ortaya koydu bu yıl? Kadın varlığı anaçlılığı, sevgililiği, yarlığı, dostluğu, Leylalığı, Züleyhalığı, Haticeliği ve Fatmalılığı içinde taşıdığı için mi barışa yol verdi? Erkeklerin yönettiği ve yine çoğunlukla erkeklerin bir birini katlettiği savaşlarda kadınlar ve çocuklar bu ölümlerin kıyılarında sahile vuruyor!

Nobel Barış ödülü demokrasi için mücadele eden, etnik çatışmalara dur diyen ve bunun için varlığını ortaya koyan kadınlara verildi. Gerilla geçmişinden barışa yol bulan bir kadın, egemenlerin savaş çığırtkanlığından barışın yol haritasını çizmiş bir kadın, işkence ve katliamların içinden geçen bir toplumda “söz demokrasinin” diyen bir kadın.

Doç. Dr. Ergün Yıldırım - Haber7

drergun@hotmail.com

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat