Bir milyon taşeron işçisinin gözü kulağı TBMM’de

  • GİRİŞ02.06.2014 12:01
  • GÜNCELLEME02.06.2014 12:01

Kamu işyerlerinde çalışan taşeron(alt işveren)  işçilerinin kadro bekleyişlerine cevap verecek düzenleme yasa teklifinde yer almadı. Ancak özellikle kamu taşeron işçilerinin sorunlarının çözümüne yönelik düzenlemelerin önemli  bir kısmı teklifte düzenlendi.  

30.05.2014 tarihinde TBMM’ye sunulan Torba Yasa Tasarısı çok farklı konularda düzenleme yaptığı için bu yazımda sadece taşeron ilişkisine yönelik düzenlemeleri değerlendireceğim. Torba yasanın genel gerekçesinde taşeron işçilerinin hak kayıplarını gidermek, ücretlerini garantiye almak, kamu kurum ve kuruluşlarınca iş mevzuatına aykırı yapılan uygulamaları engellemek, kamu işyerlerinde taşeronluk ilişkisini sınırlandırmak, taşeron işçilerinin hak kayıplarını sosyal hukuk devleti olmanın gereklerine uygun olarak ortadan kaldırmak ifadeleri yer aldı .

Yukarıda yer alan Genel Gerekçelere dikkatinizi çekmek istiyorum. Kanun teklifinde kamunun yasal düzenlemelere aykırı taşeron ilişkisi kurduğu, sosyal devlet ilkesinden uzaklaştığı açık bir şekilde yer almıştır. Bu tespitin yer almasını olumlu gördüğümü, bugüne kadar yapılan eleştirilerin doğru kabul edilmesinin önemli bir adım olduğunun altını çizmek gerekiyor. Umarım bu adımlar sıklaşır ve sadece acı olaylardan sonra hatırlanmaz.

Yasaya Aykırı Taşeron Sözleşmesiyle Ucuz İşçi Çalıştırılamayacak

Kanunda aranan taşeron sözleşmesine aykırı bir şekilde ucuz işçi çalıştırmak amacıyla taşeronluk ilişkisi kurulduğu bilinmektedir. Bu sözleşmelerin ortaya çıkardığı hak kayıplarını gidermek için mahkemeler verdikleri kararlarda sözleşmenin kanuna aykırı olarak kurulduğu tarihten itibaren asıl işverenin emsal işçisinin ücretinin ödenmesine karar veriyordu. Torba yasada yer alan 4857 Sayılı İş Kanunu’nun 2. Maddesinde yer alan sekizinci fıkra mahkeme kararlarına uygun bir şekilde değiştirildi. Bu hükme göre işverenler kanunun aradığı şartlara aykırı taşeron ilişkisi kurduğu zaman bu ilişkinin başladığı tarihten itibaren emsal işçisinin ücreti ve sosyal hakları üzerinden ücret ödemek zorunda kalacak. Emsal işçi toplu iş sözleşmesi kapsamında ise o işçinin ücret ve sosyal hakları üzerinden ödeme yapılacak.

Sekizinci fıkranın yeniden düzenlemesi olumlu bir hüküm içermesine karşın eski fıkrada yer alan üç önemli sınırlamanın yer almadığı görülmektedir. Bunlardan birincisi “Asıl işverenin işçilerinin alt işveren tarafından işe alınarak çalıştırılmaya devam ettirilmesi suretiyle hakları kısıtlanamaz” ikincisi “daha önce o işyerinde çalıştırılan kimse ile alt işveren ilişkisi kurulamaz”, üçüncüsü “ İşletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işler dışında asıl iş bölünerek alt işverene verilemez”. Bu üç hükmün fıkradan çıkarılmış olması yeni tartışmaları gündeme getirecektir.

Özel sektör işyerlerinde yaşanan en temel sorunlardan biri işverenlerin çalıştırdıkları  işçilerle anlaşıp, şirket kurdurmakta ve işyerindeki asıl işleri taşeronlaştırdığı işçilerine yaptırmaktadır. Bu uygulamayla işyerleri küçültülerek yasal yükümlülüklerden işverenler kurtulmakta, sendikal örgütlenme engellenmekte, kayıtdışılık yaygınlaştırılmaktadır. Asıl işin bölünmesini engelleyen hükmün madde de yer almaması, asıl işverenin işçileriyle taşeronluk ilişkisi kurmasını yasaklayan hüküm çıkarılması alt işveren ilişkisinin amacına aykırı bir şekilde kullanılmasını yaygınlaştıracaktır. 

 Asıl İşveren, Taşeron veya Vekillerine Ayrı Ayrı İdari Para Cezası Uygulanacak

4857 Sayılı İş Kanunu’nun 98 maddesi hem başlık hem de içerik olarak değiştirildi.  Alt işverenliğin iş kanununa aykırı olarak kullanılması durumunda asıl işveren ve alt işveren veya bunların işveren vekillerine ayrı ayrı olmak üzere idari para cezası uygulanacak. Bu ceza her bir işçi için 2 bin lira olarak belirlendi. 

Taşeron ilişkisini kanuni zemine çekmek açısından caydırıcı olarak görülen bu hüküm, aykırılığın devamına ilişkin cezai hükmü içermemesinden dolayı uygulamada istismar edilmeye müsaittir. Çünkü bir kez ödenen cezalar sisteme aykırılığı ortadan kaldırmıyor.

Taşeron İşçilerin Kıdem Tazminatından Kamu İşvereni Sorumlu

Taşeron ilişkisinde en sorunlu alanlardan olan kıdem tazminatına ilişkin düzenleme de teklifte yer aldı. Buna göre alt işverenin değişip değişmediğine bakılmaksızın aralıksız olarak aynı kamu kurum veya kuruluşa ait işyerlerinde çalışmış olanların bu şekildeki çalışma sürelerine ilişkin kıdem tazminatına esas hizmet süreleri aynı kamu kurum veya kuruluşuna ait işyerlerinde geçen toplam çalışma süreleri esas alınarak tespit edilecek.

Taşeron işçilerinin hak ettiği kıdem tazminatları, ilgili kamu kurum ve kuruluşu tarafından doğrudan işçinin banka hesabına aktarılacak. Belgeleri alan kamu kurum ve kuruluşları gerekli incelemeleri yaptıktan sonra söz konusu taşeron işçisinin kamu kurum ve kuruluşlarında geçen hizmet süresine isabet eden kıdem tazminatı tutarını taşeron işçisinin banka hesabına aktaracaklar. Bu ödeme her kamu kurum ve kuruluşunun kendi bütçesinde yer alan bütçe kaleminden ödeneğin yetip yetmediğine bakılmaksızın yapılacak.

Kamuda Taşeron İlişkisi Sınırlı Olacak

Yasa teklifinde gerek yardımcı işlerde gerekse asıl işin bir bölümünde hizmet alım ihalelerine çıkılmasında İş Kanunu’nun taşeronlukla ilgili düzenlemelerinin esas alınması ve  idarenin yeterli nitelik ve sayıda personelinin olmaması halinde ihaleye çıkılabilmesi şartı getiriliyor. Bu düzenlemenin tek istisnası danışmanlık hizmetleri olacak.  Ayrıca, personel çalıştırılmasına dayalı ihalelerin yapılabileceği yardımcı işleri belirleme yetkisi Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Hazine Müsteşarlığı ve Devlet Personel Başkanlığının görüşü ve Maliye Bakanlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulu’na veriliyor. 

Kamu Taşeron İşçisinin Toplu İş Sözleşmesinden Doğan Fark Kadar İdarece Fiyat Farkı Ödenecek

Kamudan iş alan taşeron işverenlerle yapılan toplu pazarlık görüşmelerinin en sıkıntılı kısmı ücret ve sosyal yardımlardaki artışlarda yaşanıyordu. Çünkü ihale düşük ücretler esas alınarak sonlandırıldığından, ihaleden sonra işçiler sendikaya üye olduğunda işçilik maliyetlerini karşılayacak kaynak olmadığından görüşmeler uyuşmazlıkla sonlandırılmaktaydı. Bu problemi gidermek için Torba Yasaya Teklifine bir hüküm konuldu.

 Torba Yasa Teklifinde yer alan hükme göre Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu’nun kapsamında bulunan işyerlerinde kurulan İş Kanunu’nda tanımlanan asıl işveren- taşeron ilişkisinde, taşeron işveren ile işçilerini kapsayan toplu pazarlık süreci; asıl işverenin üye olması ve alt işverenin yetkilendirmesi kaydıyla, ilgili kamu işveren sendikası tarafından Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu hükümlerine göre toplu pazarlık süreci yürütülecek ve sonuçlandırılacak. İmzalanan toplu iş sözleşmelerine göre belirlenen ücret ve sosyal haklardan kaynaklanan bedel artışı kadar idarece fiyat farkı ödenecek. Kamu işveren sendikaları tarafından yürütülmeyen ve sonuçlandırılmayan toplu iş sözleşmeleri için fiyat farkı ödenmeyecek. 

Kamu’da Taşeron Sözleşmeleri Üç Yıl Olacak

İhale sürelerinin kısa tutulması, işçilerin bir yılı doldurmadan işten çıkarılması gibi nedenlerle taşeron işçileri yıllık izin, kıdem tazminatı gibi haklarını kullanamıyordu. Torba Yasa Teklifi’nde bu konuda da düzenleme yer aldı.

Hizmet alımı yoluyla gerçekleştirilen,  süreklilik arz eden hizmetlerin teminine yönelik sözleşmelerin üç yıllık yapılmasına ilişkin düzenleme teklifte yer alıyor. Ancak zorunlu hallerde ilgili idarenin üst yöneticisinin kararıyla sözleşme suresi gerekçesi gösterilmek şartıyla kısaltılabilecek. 

İhale sürelerinin üç yıl olarak düzenlenmesi ihale süresinden kaynaklanan kamu taşeron işçilerinin hak kayıplarını azaltacak, ancak özel sektör işyerlerinde aynı sorun devam edecek.

sayimyorgun@gmail.com

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat