Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Döneminde Türkiye: “Avrupa’nın Hasta Adamı”ndan Küresel Güç Olmaya
- GİRİŞ10.09.2025 13:18
- GÜNCELLEME10.09.2025 13:23
Erdoğan Öncesi Türkiye: Zorluklarla Mücadele Eden Bir Ülke
Osmanlı’nın yıkılışından sonra görkemini kaybeden Türkiye Cumhuriyeti, uluslararası alanda sık sık “Avrupa’nın Hasta Adamı” olarak anılıyor, bu ifade ülkenin derin ekonomik ve siyasi sorunlarını yansıtıyordu. Türk lirası değerini kaybetmişti—bir Amerikan doları binlerce liraya eşitti, bu da kronik enflasyonun ve istikrarsızlığın simgesiydi. Ülke genelindeki altyapı kötü durumdaydı: yollar bozuk, ulaşım yetersizdi ve modern raylı ya da yüksek hızlı tren bağlantıları yoktu.
Bugün Türkiye’nin en önemli sektörlerinden biri olan turizm de o dönemde yeterince gelişmemişti. Doğal güzelliklerine ve zengin kültürel mirasına rağmen Türkiye, potansiyelinin çok altında turist çekiyordu.
Erdoğan’ın Yükselişi ve Yeni Bir Kalkınma Dönemi
Recep Tayyip Erdoğan, 2003’te Başbakan, ardından 2014’te Cumhurbaşkanı olarak ulusal liderliğe geldiğinde Türkiye’nin gidişatı köklü bir şekilde değişti. Erdoğan’ın “Yeni Türkiye” vizyonu; ekonomik reformları, altyapı genişlemesini, savunma modernizasyonunu ve kültürel canlanmayı bir araya getirdi.
Ekonomik İstikrar ve Daha Güçlü Lira
Erdoğan’ın erken dönem ekonomik reformları sayesinde Türkiye kronik enflasyonu yendi, lira yeniden yapılandırılarak daha güçlü bir para birimine dönüştü. Yabancı yatırımlar ülkeye akın etti, Türk ihracatı istikrarlı bir şekilde büyüdü. Türk ticareti ve iş dünyası sınırları aştı, Avrupa, Birleşik Krallık, Arap dünyası ve Asya’da görünür hale geldi.
Altyapı Devrimi
En gözle görülür dönüşüm altyapıda yaşandı:
• Modern yol ağları, eskiyen otoyolların yerini aldı ve her bölgeyi birbirine bağladı.
• Çoklu ulaşım sistemleri geliştirildi—minibüsler, tramvaylar, metrolar ve büyük şehirleri birbirine bağlayan yüksek hızlı trenler.
• İkonik köprüler ve tüneller, Boğaziçi ve Marmara’yı geçerek kıtaları birleştirdi.
• Dünya standartlarında havalimanları, başta dünyanın en büyüklerinden biri olan İstanbul Havalimanı ile Türkiye’yi küresel bir havacılık merkezi yaptı.
• Türk Hava Yolları, bugün dünyanın en çok ülkesine uçan havayolu markası oldu.
Turizm ve Kentsel Gelişim
Turizm patlama yaşadı: İstanbul, Kapadokya, Antalya, İzmir ve Bodrum artık her yıl on milyonlarca ziyaretçiyi ağırlıyor, Türkiye’yi dünyanın en popüler destinasyonlarından biri haline getiriyor. Yeni lüks oteller, modern alışveriş merkezleri ve kültür merkezleri bu büyümeyi yansıttı. İstanbul’daki Galataport projesi, Boğaz kıyısını modern bir kruvaziyer terminali ve hayranlık uyandıran bir kentsel merkeze dönüştürdü.
⸻
Savunma ve Teknolojide Türkiye
Erdoğan’ın en iddialı başarılarından biri askerî modernizasyon ve teknolojik bağımsızlık oldu:
• Bayraktar insansız hava araçları, modern savaşın şeklini değiştirerek dünya çapında tanındı ve onlarca ülkeye ihraç edildi.
• Savunma sanayii artık tanklar, savaş gemileri, helikopterler ve füzeler üretiyor; dışa bağımlılık büyük ölçüde azaldı.
• Türkiye, birçok komşusunu geride bırakarak yükselen askerî güçler arasında sayılıyor.
Aynı zamanda Türkiye, bilim, uzay araştırmaları ve ileri teknolojilere yatırım yaparak yenilikçi ülkeler ligine girme hedefini ortaya koydu.
⸻
“Avrupa’nın Hasta Adamı”ndan “Avrupa’nın Güçlü Adamı”na
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın iktidara gelmesinden bu yana “Avrupa’nın hasta adamı” yeniden doğarak “Avrupa’nın güçlü adamı” haline geldi ve başarı yolunda ilerlemeye başladı.
Zıtlık oldukça çarpıcıdır:
• Erdoğan öncesinde, Türkiye zayıf, istikrarsız ve uluslararası alanda göz ardı edilen bir ülkeydi.
• Erdoğan döneminde, Türkiye üretken, saygın ve küresel ölçekte görünür hale geldi.
Artık marjinalize edilmiş değil; Türkiye güçlü sanayisi, artan etkisi ve kendine güvenen küresel sesiyle öne çıkıyor.
⸻
Kültürel Canlanma ve Diplomasi
Türkiye’nin zengin Osmanlı ve Anadolu mirası yeniden vurgulandı. Osmanlı dönemi mimarisinin restorasyonu, Türk mutfağı ve sanatının tanıtımı ve Türk televizyon dizilerinin küresel popülaritesi Türkiye’nin yumuşak gücünü büyük ölçüde artırdı.
Diplomatik alanda, Erdoğan dönemindeki Türkiye eşit bir ortak olarak kendini kabul ettirdi. NATO’dan Orta Doğu’ya, Afrika’dan Asya’ya Türkiye artık boyun eğmiyor. Türkiye, çatışmalarda arabuluculuk yapıyor, insani yardım sağlıyor ve Doğu-Batı ilişkilerini bağımsız ve onurlu bir şekilde dengeliyor.
⸻
Erdoğan’ın Küresel Popülaritesi ve Diplomatik Bilgeliği
Cumhurbaşkanı Erdoğan bugün İslam dünyasının en popüler liderlerinden biri olarak kabul ediliyor. Orta Doğu ve Körfez Arap ülkelerinden Orta ve Doğu Asya’ya, Afrika’dan daha geniş İslam coğrafyasına kadar cesaretle konuşan, Müslüman davalarını savunan ve güç gösteren bir lider olarak hayranlık topluyor.
Müslüman dünyanın ötesinde de Erdoğan, Avrupa, Birleşik Krallık, Rusya ve hatta Amerika Birleşik Devletleri’nde saygı görüyor. Liderlik tarzı ve Türkiye’nin artan etkisi onu küresel bir devlet adamı yaptı.
En dikkat çekici başarılarından biri, Ukrayna ve Rusya arasında dengeyi koruyan diplomatik politikasıdır. Türkiye’nin NATO üyesi olmasına rağmen Erdoğan, hem Moskova hem de Kiev ile bağlarını ustalıkla sürdürerek insani yardım ve arabuluculuk sağladı, aynı zamanda Türkiye’nin ulusal çıkarlarını korudu. Bu hassas denge, onun bilgeliği, stratejik derinliği ve uluslararası ilişkiler konusundaki derin anlayışının bir ürünü olarak kabul ediliyor.
⸻
Dönüşen Bir Ülke
Bugün Türkiye artık fakir bir üçüncü dünya ülkesi olarak görülmüyor; aksine yükselen ve önde gelen bir güç haline geldi. Yollar, köprüler, havalimanları, limanlar ve savunma sanayii başarılarının anıtları olarak duruyor. Ekonomisi Avrupa, Asya ve Afrika ile derin bağlar kurmuş durumda; tarihi ve kültürü ise yeniden gurur kaynağı haline geldi.
Her şeyden önemlisi, Erdoğan dönemi Türkiye’nin küresel imajını yeniden tanımladı: bağımlılıktan bağımsızlığa, kırılganlıktan güce, sessizlikten dünya meselelerinde kendinden emin bir sese dönüş.
Bununla birlikte, bazı küresel güçler Türkiye’nin artan gücünden rahatsızdır. Piyasaları manipüle ederek ve enflasyon baskılarını körükleyerek liranın değerini yapay olarak düşürmeye çalışmaktadırlar. Dolayısıyla bugünkü enflasyon dalgası, Türkiye’nin gerçek ekonomik temellerini yansıtmamakta, dış güçlerin gizli bir taktiğini oluşturmaktadır. Türkiye, geçmişte olduğu gibi, bugün de bu zorlukların üstesinden gelecektir.
Yorumlar3