Türk Birliği — Daha Büyük Bir Geleceğin Anahtarı
- GİRİŞ08.11.2025 09:17
- GÜNCELLEME08.11.2025 09:17
Muhteşem Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılışından bu yana, Türkiye uzun ve çoğu zaman zorlu bir yoldan geçti — yalnızlık, sıkıntı ve yeniden doğuşun izleriyle dolu bir yol. Yüzyıllar boyunca dünya çapında liderlik yapan, kültürel parlaklığıyla insanlığı aydınlatan bu millet, Cumhuriyet’in ilk yıllarında ruhsal ve tarihî müttefiklerinin sırt çevirdiği bir dünyada yolunu bulmaya çalıştı.
En hassas dönemlerinde bu milleti bir arada tutan vizyon, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün vizyonuydu. Tüm zorluklara rağmen Türkiye’nin birliğini, kimliğini ve egemenliğini korudu. Ancak ülke uzun yıllar boyunca ekonomik sıkıntılar, enflasyon ve sınırlı kalkınmayla mücadele etti.
1990’lı yılların başında İstanbul’a yaptığım bir ziyareti hâlâ hatırlıyorum. Uçağımız orada bir saatliğine durdu. Havalimanında bir kahve aldım. Kasiyere yüz dolar verdim, bana milyonlarca Türk Lirası para üstü verdi. Londra’daki bir arkadaşımı arayıp şakayla dedim ki: “İstanbul’da milyoner oldum!”
O günler, zayıf ekonomi ve yetersiz altyapıyla mücadele eden bir Türkiye’nin yansımasıydı — küçük havaalanları, eski yollar ve mütevazı ulaşım sistemleriyle. Ama o günden bugüne tanık olduğumuz dönüşüm gerçekten olağanüstü.
Bugün Türkiye, dünyanın en gelişmiş ve en dinamik ülkelerinden biri konumunda. Karayolları, demiryolları, havaalanları ve özellikle İstanbul’un Avrupa ve Asya yakalarını birbirine bağlayan köprüler, dünya standartlarının çok üzerinde. Bu yeniden doğuş tesadüf değil — vizyonun, liderliğin ve direncin bir sonucudur.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’yi yeniden dünya sahnesine çıkaran dönüştürücü bir rol üstlenmiştir. Yıllara dayanan liderliği sayesinde Türkiye, Amerika Birleşik Devletleri, Birleşik Krallık, Avrupa, Arap dünyası, Asya, Çin ve Rusya nezdinde küresel öneme sahip bir ülke hâline gelmiştir. Türkiye’nin askerî gücü, teknolojik ilerlemesi ve dengeli dış politikası, onu yeniden saygı duyulan stratejik bir güç konumuna getirmiştir.
Ancak bugün, her zamankinden daha fazla, Türk milleti birliğini korumalıdır. Fikir ayrılıkları demokrasinin güzelliğidir, fakat asla bölünmeye dönüşmemelidir. Siyasi tartışmalar sağlıklı, saygılı ve medeni demokrasinin sınırları içinde kalmalıdır.
Gerçek tehlike, ayrılıktır. İç bölünmeler derinleşirse, dış güçler bundan yararlanabilir — İstanbul’u Anadolu’dan, halkı ortak kaderinden ayırmaya çalışabilirler. Böyle bir bölünme, nesillerin emekleriyle yeniden inşa edilen bu büyük milleti zayıflatır.
Benim her Türk kardeşime, her görüşten, her bölgeden, her inançtan insanımıza mesajım şudur:
Birlik olun. Birliğinizi koruyun. Demokrasinizi yaşatın. Ve büyüklüğe doğru yürüyüşünüzü sürdürün.
Türkiye daima Doğu ile Batı arasında bir köprü olarak kalsın — sadece coğrafyada değil, bilgelikte, kültürde ve insanlık ruhunda da.
Yorumlar3